1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

23.01.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar23 Ocak 2006
https://p.dw.com/p/Abnj

Alman basınında İran’ın nükleer programı ve İsrail’in askeri operasyon tehdidi, ayrıca Kosovalı Arnavutlar’ın lideri İbrahim Rugova’nın ölümü ile ortaya çıkan durum ağırlıklı olarak ele alınıyor. Ayrıca Orhan Pamuk davasının akıbeti ve Mehmet Ali Ağca’nın yeniden tutuklanması de göze çarpan diğer konu başlıkları.

Süddeutsche Zeitung gazetesinin birinci sayfadan verdiği haberde, Türk adalet makamlarının, Orhan Pamuk hakkında “Türklüğü aşağılamak” suçundan açtığı davayı düşürdüğü yer alıyor. Haberde, Alman Yayıncılar Birliği’nin Barış Ödülü’ne layık görülen Pamuk’un yargılanmasının Avrupalı politikacılar tarafından eleştirildiğine ve kararın Türkiye’nin reformları ne ölçüde ciddiye aldığının bir göstergesi olarak değerlendirildiğine dikkat çekiliyor.

Yine Süddeutsche Zeitung gazetesinde, Kai Strittmatter imzalı haberde ise Mehmet Ali Ağca’nın yeniden cezaevine konulmasıyla ilgili Türk medyasının rolüne değiniliyor. İç sayfadaki “Türk Medyası Hükümeti Eleştiriyor” başlıklı yazıda, hem Türk yazılı basınında hem de elektronik medyada Papa suikatçısı Ağca’nın serbest bırakılmasının eleştirildiğine işaret ediliyor. Gazeteci Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nın kısa bir yaşam öyküsüne de yer verilen yazıda, İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan’ın tahliye kararı veren makamların şimdi hesap vermesi gerektiği yolundaki açıklamaları aktarılıyor. Ayrıca, Ağca’nın avukatının bu davada hukukun değil, basının kazandığı ve basının müvekkilini linç ettiği yönündeki sözlerine yer veriliyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin birinci sayfada ön haberini verdiği ve ekonomi bölümünde ayrıntılarına girdiği, Türkiye’ye ilişkin ekonomik rapor niteliğindeki analizinde şöyle deniyor:

“Bütçe politikaları ve kararlı özelleştirmeler, Türkiye’ye cumhuriyetin kuruluşundan bu yana en iyi dönemi yaşattırıyor. Ülke etkileyici bir ekonomik büyüme kaydediyor. Uluslararası Para Fonu’ndan kaynaklanan ve AB’ye üyelik süreci ile beslenen reformların Türkiye’ye şimdiye kadar hiç tanımadığı bir siyasi istikrar ve ekonomik zenginlik kazandırıyor. Ekonomi hızla büyüyor, kamu finansmanı hızla iyileşiyor ve toplam ekonomik gelişme göstergeleri bugüne kadar olmadığı ölçüde iyi. Riskleri ise harcama bilançolarındaki açıklar ve gelir dağılımındaki büyük eşitsizlik oluşturuyor.”

Kosovalı Arnavutlar’ın lideri İbrahim Rugova’nın Cumartesi günü ölmesi ve liderlik konusunda doğan boşluk, Alman ve Avrupa basınında haber ve yorumlarla ele alınıyor bugün. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, “Kosovalı Arnavutlar birlik sergiliyorlar” başlıklı haberinde, Kosova’nın siyasi geleceği için tüm siyasi partilerin birlikte tavır alacağına ilişkin ortak deklerasyonu yayınlıyor. Haberin hemen yanıbaşındaki yorumda ise özetle şu görüşlere yer veriliyor:

“İbrahim Rugova’nın yerine kimin geçeceği konusunda önümüzdeki günlerde birçok isim ortaya atılacak. Ama önemli olan, bu isimlerden çok iktidar mücadelesinin nasıl verilecek olması. Kosova’daki demokratik sistem güçlü mü, değil mi, bu ortaya çıkacak. Öte yandan, Sırbistan’ın eyaleti konumundaki Kosova’nın geleceğine yönelik Sırbistan ile Şubat ayında görüşmeler gündemde. Kosova’nın bağımsızlığı konusunda Rugova’nın inatçı tavrı dolayısıyla şimdi bir şans doğduğuna dikkat çekenler de var. Ama bunların da Rugova’nın sunduğundan daha iyi bir siyasi çözüm sunamayacağı aşikar.”

Süddeutsche Zeitung gazetesinde yine aynı konuya ilişkin yorum, “Kosova’da heyecanlı bekleyiş” başlığıyla aktarılıyor. Yorumda özetle şu satırları okuyoruz:

“Her iki tarafın da gönüllü isteğiyle Kosova’nın Belgrad’tan bağımsızlığını ilan etmesi nihai siyasi hedef olarak duruyor. Ama Rugova’dan sonraki iktidar mücadelesinin çok uzun sürmesi ya da şiddet içermesi durumunda, bu hedefe ulaşma sürecinde geri tepmeler yaşanması kaçınılmaz olacaktır.”

Son olarak İran’ın nükleer programı kapsamındaki anlaşmazlığa ilişkin olarak Münih’te yayımlanan Abendzeitung gazetesinden seçtiğimiz yoruma yer veriyoruz:

“İsrail ve Alman gizli servislerinin tahminlerine bakılacak olursa, İran bir yıl içerisinde atom bombası üretecek. Ve Fransa’nın terörist saldırılara atom bombasıyla karşılık vereceği yönündeki açıklamaları kapsamındaki senaryo, bir nükleer çatışmayı insanın aklına getiriyor. Böyle senaryoların inanılır gerekçeleri yok aslında. Zira, ABD’nin İran’a müdahale için ne isteği ne de gücü bulunuyor. Bu da göz önünde tutulacak olursa, bölgedeki anlaşmazlık daha da büyümeden, soruna bir an önce diplomatik yoldan çözüm bulunmasında hayır görünüyor.”