1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.04.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar21 Nisan 2004
https://p.dw.com/p/Abuz

Almanya ve dünya basınında bugün özellikle İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın Avrupa anayasası konusunda ülkesinde yaptırmak istediği halkoylaması konusu ağırlık olarak ele alınıyor. Bunun yanısıra, dış basından, İspanya’nın Irak’tan asker çekme planları kapsamındaki yorum ve başlıklara da değineceğiz.

Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi, İngiltere’de yapılması planlanan refanduma ilişkin olarak, bu çıkışıyla İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın zaman kazandığına işaret ederek şu görüşlere yer veriyor:

”İngiltere’nin çıkışına diğer ülkelerden bu kadar tepki gelmesinin temelinde, politikacıların kendi halklarından korkması yatıyor. Birliğin merkezi Brüksel’in, politikacıların, özellikle bilgi sahibi olmayan toplumsal kesimleri etkilemede başarılı olduklarının bilincinde olması gerekir. Bundan çıkarılacak sonuç, anayasanın oluşturulmasında ve diğer temel konularda Avrupa’nın ikna çalışmalarına hız vermesi gerektiğidir.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Avrupa anayasasının İngiltere için fazla bir şey değiştirmeyeceği, bu yüzden bu konuda halkoylamasına başvurulmasının anlamsız olacağı yönündeki görüşlerinden Blair’ın ansızın çarketmesinin kuşkulu olduğuna değiniyor. Gazete, İngiltere Başbakanı’nın bu çıkışıyla, Kara Avrupası’na hep temkinli bakan İngiliz çevrelerinin popülizmine daha fazla direnmek istemediğini gösterdiğini ve bu çıkışın temelinde aslında, kendi politik geleceğini teminat altına almanın bulunduğunu vurguluyor.

Reutlinger General Anzeiger gazetesi de Blair’ın bu çıkışıyla, İngiliz toplumunda yeşermeye başlayan Irak-Savaşı karşıtı tepkileri önlemek ve kendi siyasi geleceğini kurtarmak hedefinin bulunduğu görüşünü savunuyor ve girişimin kurnazca paketlenmiş bir hamle olduğuna dikkat çekiyor.

Dortmund’ta yayımlanan Ruhrnachrichten adlı gazetenin yorumunda konuya ilişkin şu satırları okuyoruz:

”Sonunda eli boş kalacak olan sadece Blair değil, formel olarak birleşmiş, ama ortak oyun kurallarını uygulamada yeteneksiz, dünya politikaları açısından önemsizliği devam eden Avrupa da aynı konumda olacaktır. Gelecek için umut vaadetmeyen bir perspektif bu. Burada kamuoyunu ikna için daha yapılacak çok şey var.”

Belçika’da yayımlanan De Standaard gazetesi, Alman gazetelerinin yorumlarını toparlar nitelikte. Şu satırları okuyoruz gazetede:

”İngiltere Başbakanı Tony Blair’e göre, AB anayasası konusunda yapılacak halkoylaması, İngiltere’nin birlik içindeki belirleyici konumunun devam etmesi, ya da siyasi arena dışına itilmesi konusunu belirleyecek. Blair’ın referandum zamanlamasının bugüne denk düşmesinin tek nedeni ise, bunu yapmadığı takdirde çok sayıda seçmeni karşısına alacağından çekinmesidir. Böyle bir tepki, Haziran’da yapılacak Avrupa Parlamentosu ve 2005’te yapılması planlanan paralamento seçimlerinde Blair’a büyük sorunlar yaratabilecektir.”

Paris’te yayımlanan Le Croix, Avrupa anayasasasının kabulü gibi önemli bir konuda halkların görüşüne başvurmanın doğal olduğuna dikkat çekiyor, ancak Avrupa yanlısı görüşleriyle tanınan Tony Blair’ın bugüne kadar hep ‘referandum kararı almam’ dediğini de anımsatıyor ve ekliyor:

”Görüşünü taktiksel nedenlerle değiştiriyor. Avrupa anayasası konusunda muhalefetteki muhafazakarların oy hanesine son anda puan yazılmasını ve onların konuyu Avrupa seçimleri öncesinde öne çıkartmasını engellemek istiyor. Blair, olası refandumun hemen değil, yakın bir süre içinde yapılmasını öngörüyor. Bu durumda Avrupa anayasası konusundaki mücadele de iyice hız kazanıyor. Birliğe bağlı ülkelerin şimdi artık anayasanın halkoylamasıyla mı, yoksa paralamento kararıyla mı kabul edileceğine bir an önce karar vermeleri gerekiyor."

Konu değiştiriyoruz ve Irak konusuna geçiyoruz...İspanya’nın Irak’tan asker çekme kararını ve İtalya’nın buna tepkisini yorumuna konu alan Hollanda’nın sosyaldemokrat eğilimli ‘Volkskrant’ gazetesi, İtalya’da hem sağcı Berlusconi hükümetinin, hem de merkez sol muhalefetin Irak’ta durumun aslında ne kadar hassas olduğunu şimdi daha iyi kavradıklarını belirtiyor. Ancak, İtalya’nın da İspanya gibi Irak’ta asker bulundurmasına ve ülkenin büyük bir bölümünün geçen yıl savaşa karşı tavır almasına karşın, asker çekmek sözkonusu olduğunda merkez-sol muhalefetin bile isteksiz davrandığına dikkat çekiyor ve sol muhalefet liderlerinin şu sözleriyle yorumunu noktalıyor: İtalya, Avrupa ve dünya adına kendilerini ateşe atan erkekli kadınlı bu askerlere karşı sadakatli olmamız ve sadakat duygusunun da öncelik taşıması gerekiyor.”

Il Messaggero gazetesi, ‘Irak gibi içsavaş eşiğine gelmiş bir ülkede, aslında Amerikan askeri gücü düzeyinde, ama farklı siyasi hedefleri olan bir Avrupa Askeri Gücü’ne gereksinim olduğunu açıkça dile getirebilecek, cesaretli bir kişi var mı’ sorusuyla yorumuna giriyor ve şöyle devam ediyor:

”Bu bir düş değil, Avrupa’nın 1951 yılından bu yana tartıştığı siyasi bir hipotez bu. Ama ortak bir dış politika geliştirilmedikçe böyle bir hedefe nasıl ulaşılabilir? Bu hedefe ulaşılamamasının asıl nedeni ise, Avrupa ülkelerinin hemen hepsinde, özellikle Avrupa’nın büyük ülkelerinde, dünya politikalarının sadece iç politika perspektifinden bakılarak geliştirilmesinden kaynaklandığını da burada vurgulamak gerekiyor.”