1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

20.09.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Semra Maden-Balamir20 Eylül 2004
https://p.dw.com/p/AbtK

Bugünkü basın turumuzda Türk Ceza Kanunu tasarısı ile ilgili son gelişmeler ve bu kapsamda Avrupa Birliği’nin tepkileri ile Almanya’nın Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde dün yapılan eyalet seçimleri öne çıkıyor.

Almanya’nın Hamburg kentinde yayımlanan Financial Times Deutschland gazetesinde yer alan yorumda Türk Ceza Kanunu tasarısı ve Avrupa Birliği’ne yansıması konu alınıyor:

"... Başbakan Erdoğan, yeni yasa tasarısıyla ilgili tartışmaları, „iç mesele“ deyip, dışardan müdahaleyi kabul etmemekte haklı olabilir. Ancak Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmek istiyorsa, böyle bir lükse sahip değil. Zira Avrupa Birliği’nin tek özelliği, ortak pazardan ibaret değil, aksine ortak değer ve fikirleri paylaşan bir birlik özelliğini taşıyor. Bireylerin haklarını koruyan çağdaş bir ceza hukuku bu yüzden kaçınılmaz. Avrupa Birliği Komisyonu, 6 Ekim’de Türkiye ile üyelik müzakerelerinin devamına ilişkin karar verecek. Adalet ve Kalkınma Partisi ise, zinayı suç sayan maddeyi de içeren yasa tasarısından vazgeçmek istemiyor. Avrupa Birliği durumu olduğu gibi kabullenirse, değerler konusunda pazarlık edildiğine ilişkin yanlış sinyal vermiş olur. Türk Ceza Kanunu tasarısı bir sonuca bağlanmadan, müzakereler başlatılmamalı. Avrupa Komisyonu‘nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Verheugen’in de dediği gibi, 'Türkiye’de, gerçeklerin gün ışığına çıkma vakti' geldi."

Berlin’de yayımlanan Tageszeitung’da ise konuyla ilgili şu yorum yer alıyor:

"Sonuçta, çıkan tartışmalar, Avrupa Birliği bünyesinde, Türkiye’nin üyeliği ile ilgili fikir ayrılığından, Türkiye açısından bakacak olursak da profesyonel yaklaşımın eksikliğinden kaynaklanıyor. Avrupa Komisyonu‘nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günther Verheugen‘ın, kararın Türkiye lehine olması için, ciddi çaba sarfetmesi gerekiyor, zira Komisyon içinde, Türkiye’nin üyeliğine karşı olanların sayısı çok fazla. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, Verheugen’i böyle bir anda sırtından vurması, hayalkırıklığına uğratmış olmalı. Öte yandan, Avrupa Birliği’nin değişik cephelerinden gelen eleştiriler ve yapılan açıklamalar karşısında, Başbakan Erdoğan öfkelenip,
öfkesini belli etmesi için daha kötü bir zaman seçemezdi.“

Almanya’nın Düsseldorf kentinde yayımlanan Handelsblatt gazetesinin yorumu ise şöyle:

"Herşey tam yolunda giderken, Türkiye’nin, Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerinin başlatılması sadece formaliteye bakarken, Başbakan Erdoğan’ın yaptığına bakın! Zinayı suç kapsamına alan, Türk Ceza Kanunu tasarısıyla, Türkiye Hükümeti Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olanların ekmeğine yağ sürüyor, destekleyenleri ise şaşkınlığa düşürüyor...”

Almanya’nın Münih kentinde yayımlanan Süddeutsche Zeitung’da Alexander Hagelüken imzasını taşıyan haber “Avrupa Birliği Türkiye’ye baskısını artırıyor” başlığını taşıyor. Haberde, Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Verheugen’in, Türk Ceza Kanunu tasarısının şimdilik dondurulmasıyla ilgili, Türkiye’ye süre tanıdığı aksi takdirde, yasa tasarısı bir sonuca bağlanmadan, Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin yapılamayacağı yazıyor. „Gerçeğin gün ışığına çıkma vakti geldi. Avrupa değerleri konusunda, pazarlık edilemez“ diyen Verheugen, Türkiye‘nin, hukuk
devleti olduğunu ve insan haklarının korunduğunu, ancak reform yoluyla kanıtlayabileceğini vurguladı. Alman Hristiyan Birlik Partisi’nden, Avrupa Parlamentosu milletvekili Elmar Brok, yaptığı açıklamada Verheugen’in tutumunu eleştirerek „Türkiye’nin AB üyeliğine hazır olmadığını ya farkedemedi ya da, daha sonra büyük bir uzlaşma sergileyebilmek adına şu anki tavrı takınıyor“ dedi. Elmar Brok, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan partisinin, Türkiye’deki son gelişmeleri örnek gösterip, bu tutumuyla ne kadar haklı olduğunu savundu. Öte yandan Hristiyan Demokrat Birlik Partisi ‘nde, Türkiye’nin AB üyeliği müzakerelerinin başlatılması gerektiğini savunanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Eski Savunma Bakanı Volker Rühe ve Dış İşleri Sözcüsü Ruprecht Polenz’ten sonra, Hamburg Belediye Başkanı Ole von Beust de, müzakerelerin başlatılmasından yana olduğunu söyledi.

Alman gazetelerindeki yorumlarda bugün öne çıkan bir başka konu da Almanya’nın Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde yapılan seçimlerin sonuçları. Brandenburg eyaletinde, Sosyal Demokrat Parti oyların çoğunu alırken, Saksonya eyaletinde, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi büyük yenilgiye uğradı. Her iki eyalette göze çarpan gelişme ise, sosyalistlere ve aşırı sağcılara verilen oylardaki büyük artış. Frankfurter Allgemeine Zeitung’da konuyla ilgili şu satırlar yer alıyor:

"Reel sosyalizmin çökmesinden 15 yıl sonra, eski Doğu Almanya ilüzyonunun hala devam etmesi, hiç kimseyi şaşırtmamalı... İstihdam piyasasındaki reformlarla ilgili tartışmaların yaşandığı şu günlerde, Demokratik Sosyalist Parti adı altında faaliyet gösteren orijinali dururken, ne diye sosyaldemokratlardan oluşan kopyası seçilsin? Üstelik aşırı sağcı Alman Halk Birliği Partisi’ne oy vererek, protesto etme imkanı varken?“

Berlin’de yayımlanan Tageszeitung’da yer alan yorumda ise konuyla ilgili şu yorum yer alıyor:

"...Seçimlerin en düşündürücü yanı, Alman Halk Birliği partisinin Brandenburg eyaletinde sağladığı başarı. Zira bu 'sağcıların seçildiği, fakat tekrar seçilmediği“ kuralının geçerliliğini ortadan kaldırıyor. Sadece afişlerinden ve sanal olarak bildiğimiz aşırı sağcı Alman Halk Birliği Partisi, parlamentoya girmeyi başardı. Bu ilgisizliğin ve yaşananlardan ders alamamanın bariz göstergesi.“