1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1803 Presseschau 1

18 Mart 2011

Bugünkü Alman gazetelerinin ağırlıklı konularını Japonya’daki nükleer felaketin tehlikeli bir boyuta ulaşmasıyla uluslararası toplumun Libya’daki gelişmeler karşısındaki tavrı oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/10brh

Südkurier gazetesi, Japonya’da Fukuşima Dayiçi Nükleer Santrali’ndeki sızıntının sadece Fukuşima’yı değil, bütün ülkeyi tehdit ettiğine dikkat çekiyor:

“Bu dram nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Japonya Fukuşima’dan sonra eskisi gibi olmayacaktır. Deprem, tsunami ve şimdi de nükleer trajedi, geleneksel yapısı itibariyle kendisini dünyaya kapalı kalmaya meyilli bir toplumun başına geldi. Japonlar şimdi başkalarının yardımına muhtaç olduklarının farkına vardılar. ABD Fukuşima’daki çalışmalara katılmak üzere uzmanlar yolluyor. Japonya’nın ezeli düşmanlarından Rusya bile ülkeye itfaiye ekipleri gönderiyor. Japonlar bu derin felaketi yaşarken, felaket anında yalnız bırakılmayacaklarını da öğreniyorlar. En azından bu, insanları cesaretlendiriyor.”

Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung ise bugünkü sayısında, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dün yaptığı hükümet açıklamasını ve 7 nükleer santrali geçici olarak devre dışı bırakma kararını ele alıyor:

“Başbakan’ın hükümet açıklaması, koalisyonun nükleer enerji konusundaki bölünmüşlüğünü yansıtıyor. Merkel, eski nükleer santrallerin yeniden faaliyete geçip geçmeyeceği konusunu açık bıraktı. Ancak burada kesin olan nokta, yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre Almanların yüzde 81’inin, hükümetin nükleer santraller konusunda izlediği politikada yaptığı değişikliği inandırıcı bulmadığı.”

Neue Osnabrücker Zeitung Japonya’daki deprem, tsunami ve nükleer felaketin, uluslararası kamuoyunun dikkatinin Libya’nın uzaklaşmasına neden olduğu tespitinde bulunuyor:

“Japonya’daki dram, Libya’daki toplu katliamın dünya kamuoyunun dikkatinden uzaklaşmasına neden oldu. Libya lideri Muammer Kaddafi, deprem, tsunami ve nükleer felaketin yaşandığı şu günlerden, dünyadaki büyük güçlerin protestosu olmaksızın, ülkesindeki isyancılara sert biçimde müdahale etmekte yararlandı."

Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel ise yorumunda, Almanya’nın Libya lideri Muammer Kaddafi’nin isyancılara havadan saldırmasının önlenmesi amacıyla BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı uçuş yasağı kararına karşı çıkmasını masaya yatırıyor:

“Almanya’nın uçuş yasağı konusunda sergilediği çekingenliğin arkasında, hiç de insani olmayan düşünceler saklı. Libya’daki muhalefet konusunda yeterli bilgiye sahip olunmadığı, bu olayların arkasındaki kişilerin bilinmediği ve İslamcı grupların desteklenmesinin kesinlikle istenmediği belirtiliyor. Libya diktatörünün Almanya’nın uçuş yasağı konusundaki tavrını açık seçik övmesine acaba şaşan oldu mu?”

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung ise yorumunda, uluslararası toplumun Libya konusunda şimdiye dek izlediği politikayı eleştirerek şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Batı, özellikle de ABD ve tabi ki Almanya, Arap ülkelerindeki devrim kargaşasında ikinci kez aynı hatayı yapıyor: Batı'nın kararsız ve mütereddit tavrı, demokrasi isteyenlere zarar veriyor. Reform yanlıları kendilerini ihanete uğramış ve gözden çıkarılmış hissediyor. Önce yurtdışında Mübarek ve arkadaşlarına karşı somut bir muhalefet ortaya çıkmıyor. Ardından da Batı tamamen kendisinden kaynaklanan, çelişkili bir durumun içine düşüyor. Politikacılar Arap ülkeleri ile ilişkiler konusunda önemli bir noktayı dikkate almalı: Şimdi artık yanlış ve doğru taraf var. Şimdiye dek taraf tercihi yapamamış olanların hiçbir özürü, bahanesi olamaz.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Ahmet Günaltay