1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1609 Pressechau 1

16 Eylül 2010

Bugünkü Alman gazeteleri farklı konuları ele alıyor. Türkiye'de anayasa referandumunun yolaçacağı sonuçlar ve Alman iç politikasındaki gelişmeler basının yorum konuları arasında.

https://p.dw.com/p/PDDa

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, Türkiye'deki iki önemli gelişmeyi, anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin sonuçlarını ve Türkiye'nin Hrant Dink davasında mahkum olmasını irdeliyor. Yorum şöyle:

"80'li yılların eski generalleri ömür boyu özgür olmayacaklarını bir süredir tahmin ediyorlardı. Kenan Evren 2009 yılı Haziran ayında, hâkim karşısına çıkmaktansa, kendisini öldüreceğini açıklamıştı. Türk adaleti 93 yaşındaki Evren'in kendisine zarar vermemesi için, onu korumalı, dikkat etmeli. Çünkü Evren ve işkencelerin yapıldığı cezaevleri ile idam mangalarında görev yapan yardımcıları hakkında açılacak davalar, Türkiye'de sadece bir tabunun daha yıkılmasını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye'de demokrasiyi de ileriye taşıyacak. Şu günlerde dikkate değer bir gelişme daha var. Ankara hükümeti Türk-Ermeni gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinde sorumluluk payı olduğunu resmen kabul etmiş oldu. Adalet Bakanlığı 2007 yılında öldürülen Dink'in devlet tarafından yeterince korunamadığı konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararı temyiz etme hakkından vazgeçiyor. Bu, Türk toplumunun eski ve yeni travmaları atlatabilmesinde yardımcı olacaktır."

Märkische Oderzeitung ise Filistin'le İsrail'in başlattığı doğrudan görüşmelerin ikinci turunu ele alıyor. Gazete yorumunda Washington yönetiminin müzakerelerde oynadığı rolü irdeliyor:

"Washington yönetiminin Tahran'la yaşadığı sorunda İsrail'e ihtiyaç duyması nedeniyle, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Filistinliler'le yürütülen müzakerelerde sürekli olarak Obama'ya meydan okuyor. İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini boşaltması talebi, uzun süredir dile getirilmiyor. Bu koşullarda nasıl olup da ayakta kalabilecek, sürekliliği olabilecek bir Filistin devletinin kurulacağı, Obama'nın sırrı olarak kalacak. ABD'nin Suudi Arabistan'a silah satması ise şu soruyu akıllara getirdi: ABD Başkanı Barack Obama, Nobel Barış Ödülü'nü niçin aldı?"

Almanya'nın en ünlü bulvar gazetesi Bild bugünkü yorumunda, göçmenleri hedef alan açıklamalarıyla haftalardır gündemde olan Thilo Sarrazin'in, Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliği görevinden istifa etme kararını değerlendiriyor. Gazete, Sarrazin konusunda hükümet ve Cumhurbaşkanı'nın bir dizi hata yaptığı görüyünü savunuyor:

"Cumhurbaşkanı için Thilo Sarrazin kâbus olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Sarrarzin'in tartışmalı kitabı piyasaya çıktıktan sonra, bunu eleştirenlerin tarafında yeralmıştı. Bundan kısa bir süre sonra ise Sarrazin'in görevden alınmasını isteyen Merkez Bankası'nın talebini inceleyecek partiler üstü bir hakimin görev üstlenmesi gerekiyordu. Bu ilk hataydı. Cumhurbaşkanı, Sarrazin konusunda kötü üç çözümden, en az kötü olanınının bulunmasını başardı: Sarrazin'in kendi isteğiyle istifa etmesini. Ancak görülüyor ki bu sürece de Merkez Bankası tamamen dâhil değildi. Bu da ikinci hataydı. Merkez Bankası bu konuda buyrukları yerine getiren bir konumdaydı. Federal hükümet ve Cumhurbaşkanı da bu konuda tamamen suçsuz değil. Eleştirileriyle gündeme gelen Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi Sarrazin'in böyle hızlı bir biçimde biletinin kesilmesinin kötü olduğu, her geçen gün daha iyi görülüyor. Bunu yapanlar haklı olarak hasar gördü."

Saarbrücker Zeitung bugünkü yorumunda, Federal Meclis'te hükümetle muhalefeti karşı karşıya getiren bütçe görüşmelerini ele alıyor. Gazete Başbakan Angela Merkel'in oturumda etkileyici bir performans sergilediğine dikkat çekiyor:

"Angela Merkel yeni bir başlangıç sözünü akıllıca davranarak ağzına almadı. Buna rağmen bitkin durumdaki koalisyona ivme kazandırmayı istiyor gibi görünüyor. Başbakan'ın meclisteki dünkü konuşmasında, bilindik yapısından farklı olarak çok tutkulu, heyecanlı bir konuşma yapması, Sol Parti sıralarında oturanları bile şaşkınlığa uğrattı. Peki şimdi herşey farklı mı olacak? Belki de hayır. Ancak Hrıstiyan Birlik-Hür Demokrat koalisyonu en azından durumlarının ciddiyetini kavradı. Uçurumun kenarında duran da, bu tehlikeden kurtulmak için mücadele etmeye başlar."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa