1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

15.12.2003 - Alman basınından özetler

Derleyen: Tuba Tuncak15 Aralık 2003
https://p.dw.com/p/AbwK

Alman basınında bugün devrik Irak lideri Saddam Hüseyin’in yakalanması ile ilgili haber ve yorumlar öne çıkıyor. Bir diğer konu ise AB’nin sonuç alınamayan Brüskel zirvesi...

Financial Times Almanya, Saddam Hüseyin’in yakalanmasını şu şekilde yorumluyor:

”Tarihin en büyük kovalamacası bitti: Dört ay önce devrilen Irak lideri Saddam Hüseyin yakalandı ve işlediği suçlar nedeniyle mahkeme önüne çıkarılacak. Savaşta kahramanca ölmek ya da intihar etmek yerine tek bir kurşun atılmadan teslim oldu. Saddam’ın yaşlı ve yorgun bir adam görüntüsü çizen fotoğrafları bir gün iktidara döneceğini uman yandaşları için bir darbe. Direnişçiler, uğruna kendi yaşamlarını hiçe saydıkları rol modellerini kaybetti. Buna rağmen eski diktatörün yakalanmasının, ülkedeki güvenlik durumunu kısa vadede düzelteceği beklenmemeli. Çünkü büyük çaplı çatışmaların bitmesinden sonraki 6 ay içinde bir çok bağımsız direniş grubu kuruldu. Artı, Irak’ta ABD’ye karşı cihad yürüten uluslararası teroristlerin sayısı da git gide artıyor."

Ulusal gazetelerden Frankfurter Allgemeine Zeitung’un konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

”Geçmişin hayaleti artık geri dönemez. Barışma süreci başlayabilir, çünkü işgal güçlerine saldıran eski rejim kalıntıları liderlerini kaybetti. Direnişin kaynak kaybedeceği umudu doğdu. Bunun dışında, Saddam Hüseyin’in anlatacakları merakla bekleniyor. Tabii mahkeme önünde vereceği ifadeler kamuya açıklanırsa."

Die Welt gazetesi de Saddam Hüseyin’in yakalanmasının tarihe geçeceğini belirtiyor. Gazete Saddam Hüseyin’in yakalandıktan sonra çekilden fotoğraflarının direnişi zayıflatacağını savunuyor. Yorum şöyle sürüyor:

”Saddam yandaşları liderlerini, para ve fikir kaynaklarını yitirdi. Pek çok Iraklı ancak şimdi, eli kanlı hükümdarın geri dönmeyeceğine inandı. Irak bugün yeniden kurulma sürecine girdi. Ve bu durum, tüm bölgeyi etkileyecek. Amerikalılar önemli bir başarıya imza attılar. Başkan Bush da bu sayede muhtemelern bir sonraki seçimleri kazanacak.”

Der Tagesspiegel devrik liderin yakalanma haberini Amerikalılar ve Iraklılar'ın uzun süredir beklediklerini belirtiyor. Yorum şöyle sürüyor:

”Saddam’ı öyle yaşlanmış, saçı başına karışmış ağız kontrolü yapılırken görenler şaşkınlıklarını gizleyemedi. Dünyanın süper gücü ABD’yi altı aydır aciz ve yardıma muhtaç gösteren direnişin başı aynı kişi olabilir mi? Saddam yandaşları için artık savaşa devam etmenin anlamı kalmadı. Diğer Iraklılar ise artık korkmalarına gerek kalmadan yeni Irak’ın kuruluşunu destekleyebilriler.”

Berliner Zeitung da yorumunda aynı konuya temas ediyor:

”Saddam’ın kendisinin intihar saldırlarını organize ettiği gerçekçi değil. Görünen o ki Saddam bunu yapmaya uzun süredir muktedir değil. Öte yandan işgal güçlerine, yabancı yardım örgütlerine ve sivil yönetime yönelik saldırların biteceğine inanmak ilüzyon olur. Hatta saldırılar gelecek haftalarda daha da şiddetlenebilir. Başkan George Bush ise seçmenlerine dün Irak’ta herşeyin kötü gitmediğini gösterme fırsatı buldu. Bu da kendisine ikinci kez başkanlık yolunun açıldığı anlamına geliyor."

Düsseldorf’ta yayınlanan Handelsblatt olayın psikolojik etkisinin tarif edilemez boyutta olduğunu yazıyor. "Amerikalılar, Saddam yandaşlarının demoralize olacağı umudunu besleyebilir. Direnişçiler ise kızgınlık içinde bir kez daha terör eylemi düzneleyebilir” denen yorumda, direnişin uzun dönemde mali ve ayni kaynak kaybına uğradığı belirtiliyor. Gazete, bunun yanında Irak’ın yeniden imarının Amerikalılar'ın gücünü aştığını yazıyor. Yorumda, ”Irak güvenli bir geleceğe ancak genişletilmiş, uluslararası bir koalisyon sayesinde yol alabilir” deniyor.

Bild gazetesi sabır ve çabanın sonunda meyve verdiğini belirtiyor. Gazetenin yorumunda Amerikalılar'ın bu zaferi hak ettikleri vurgulanıyor. Kölnische Rundschau ise satırlarında ”Saddam Hüseyin hangi mahkemede hangi hukuka göre yargılanacak?” sorusunu yöneltiyor.

Bugünkü gazetelerde öne çıkan bir diğer konu ise başarısızlıkla sonuçlanan AB zirvesi. Avrupa basınında bu durum ”AB üzerinde kara bulutlar” şeklinde niteleniyor. Yorumlarda, Avrupa Anayasası hakkındaki görüşmelerde uzlaşma sağlanamaasının suçu büyük oranda Polonya ve İspanya’ya yükleniyor. Süddeutsche Zeitung’un konuyla ilgili yorumu şöyle:

”Önümüzdeki aylarda İspanya ve Polonya yollarından döndürülmeye çalışılmalı. Bu başarılsa bile kıtada, 'çekirdek Avrupa' kavramı hakkındaki tartışmanın sürmesi bekleniyor. Bazı ülkeler daha fazla egemenlik isteğinden vazgeçmezler ise birbirleri ile uyumlu ülkelere küçük bir grup içinde ilerlemekten başka seçenek kalmıyor. Özellikle de savunma politikası ve dış politika alanlarında. Schröder ve Chirac bunu hafta sonu açık açık dile getirdiler. Polonya ve İspanya’nın ilerlemeye karşı çıkma hakkı tabii ki var. Ancak diğer ülkelerin yerinde saymasına neden olma hakkını kimse onlara vermiyor.”

Neue Osnabrücker Zeitung, AB‘nin yeni üyelerle daha demokratik, daha işler hale getirmeyeceğini savunuyor. Gazete, 25 üyeli Avrupa kurumlarının bir süre sonra anlamını yitireceğini yazıyor. Yorumda, AB’nin sadece bir serbest ticaret bölgesi, yani ekonomik topluluk olma niteliğine geri mi döneceği, sorusu yöneltiliyor.

Rheinische Post’un Brüskel Zirvesi ile ilgili yorumu ise daha iyimser ve "Avrupa Anayasası müzakereleri sona ermedi, sadece kesildi. Birlik buna benzer sorunları daha önce de yaşadı ve aştı. 25 egemen ulus, on yıllarca yaşayacak temel ilkeleri görüşüyor” yorumunu yapıyor. Gazete, Polonya ve İspanya’nın kendilerine göre haklı olduklarını belirtiyor, ancak tüm Avrupa uyum projesinin tehlikeye attıklarını da ekliyor.