1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

14 Ekim 2013

Moskova'da aşırı sağcıların çıkardığı olaylar ve 2013 Dünya Açlık Endeksi, bugünkü Alman basınında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/19zRO
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Pazar günü 25 yaşındaki bir gencin ölümü nedeniyle düzenlenen protesto, kısa sürede ırkçı bir gösteriye dönüşmüş, protestocular göçmenlerin yoğun olarak çalıştığı bir pazar yerine hücum etmişti. Cinayet zanlısının Orta Asya veya Kafkasya kökenli bir göçmen olduğu tahmin ediliyor. Die Welt gazetesi olayları şöyle değerlendiriyor:

"Böyle eylemler kısa vadede memnuniyetsiz bir kesimi teselli edebilir, ama uzun vadede sadece yabancı düşmanlığını tetikler. Devlet, tüm Rus vatandaşlarını geçmiş zaferlerle gurur duyması gereken bir ulus olduğuna inandırmaya çalışıyor. Ama Ruslar, ülkelerinde modern bir toplumun gurur duyması gereken şeylerin eksik olduğunun farkında: İşlevini gören bir devlet ve ekonomik güç. İstekler ve gerçekler arasındaki bu çatlaktan, insanları yurtdışına göçe ya da milliyetçiliğe sürükleyen bir kimlik sorunu ortaya çıkıyor. Rusya’da toplu şiddet olaylarını engellemenin yolu demokratik bir devlet kurulmasından geçiyor, bir Potemkin köyü kurulmasından değil."

Frankfurter Rundschau gazetesinin aynı konuya ilişkin yorumunda da şu satırları okuyoruz:

"Öfke ve nefret, Putin'in Rusyasında patlayıcı madde özelliği taşıyan tipik bir karışım. Burada, üst düzey politikacılar bile aynı klişelere hizmet ettiği için dizginlenemeyen ilkel bir yabancı düşmanlığı, yoksul bölgelerden zengin bölgelere doğru bir göç akını ve devlet kurumlarına güvenmemenin bir karışımı söz konusu. Rus yönetimi, her zaman yaptığı şeyi yine yapacaktır: Yani uzun vadede yeni bir ateş çıkmasını engellemek yerine telaşla mevcut yangını söndürecektir. Bir devlet, kökeni ne olursa olsun her vatandaşın resmi makamlara ve böylece birbirlerine güven duymasını sağlamalıdır."

Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung ise Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü’nün açıkladığı 2013 Dünya Açlık Endeksi’ni yorum sütunlarına taşıyor:

"Avrupalıların içini kemiren acı, televizyondaki Afrika görüntülerinin hatırlattığı uzak bir geçmişten ibaret değil. Zira Kızıl Haç’ın alarm veren raporlarına göre, mali kriz, Avrupa’ya açlığı geri getiriyor. Açlık zaten çok kısa bir süreliğine uzaklaştırılmıştı. Zira 20’nci yüzyıla gelinceye kadar Avrupalılar açtı. Hem de sık sık tarihin akışına yön veren böyle güçlü bir kıtada. 1789 yılında Fransa’daki Bastille Hapishanesi’ne hücum edenler karnı aç, işsiz zanaatkârlar topluluğuydu... O nedenle hangi siyasi parti kombinasyonundan oluşursa oluşsun, kurulacak yeni Alman hükümetinin, artık dengesiz kamu bütçesinin ürkütücü hayaleti tarafından yönlendirilmesine son vermesi gerekir. Zira açlığın ürkütücü hayaleti, çok daha korkutucu olabilir."

Basın turumuzu Mainz’da yayımlanan Allgemeine Zeitung’un aynı konuya ilişkin yorumu ile noktalıyoruz:

"Dünyadaki her sekiz kişiden bir aç. Bu Tanrı’nın eseri değil, isteği de değil. Zira gezegenimiz bugün üzerinde yaşayan insanların iki - üç katının, hatta daha bile fazlasının karnını doyurabilecek durumda. Çünkü insanlık, bir gıda maddesinin nasıl üreticileceğine daha önce şimdi olduğu kadar hakim olmamıştı. Daha önce insanlar, şimdi olduğu gibi hızlı ve kapsamlı bir şekilde açlıkla mücadele eden insanlara ulaşabilecek durumda değildi. İyi de niye tüm bunlara rağmen dünyada bu kadar çok insan hâlâ aç ve bu sebeple de ölüyor? Bunun en temel sebeplerinden birisi, yeni yüzyılda da devam eden savaşlar. Milyonlarca insan evlerinden kaçıp hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bir başka temel sebep ise biz insanlığın doğayı katletmesi. Ormanları yakıp yıkıp, denizlerde acımasızca aşırı avlanıp dere ve nehirleri zehirlememiz. Bu şekilde kendini savunacak durumda olmayan temel yaşam kaynağına zarar veriyoruz. Peki bu kadar zengin bir dünyada her sekiz kişiden birinin açlıktan ölmemesi için ne yapmalı? Öncelikle her gün yaşanan bu felaketin bizden çok uzakta olmadığının farkına varmalıyız. Bu aslında çok yakınımızda. Çünkü o felaket, bizzat kendimiziz. Engelleyebilecekken savaşlara izin veren, en azından sebep olan, aramızdaki hırstan gözü dönmüşleri durduracağımıza onlara yol açan biziz."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Hülya Schenk