1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

15.09.2011 - Alman basınından özetler

15 Eylül 2011

Türkiye’nin Ortadoğu’daki konumu ve Euro Bölgesi’ndeki borç krizi, bugünün Alman basınında öne çıkan yorum konuları…

https://p.dw.com/p/12ZQZ

Frankfurter Allgemeine Zeitung, uzun ve zorlu müzakerelerin ardından NATO füze savunma sistemi çerçevesinde Türkiye’ye kurulması kararlaştırılan Amerikan radar sistemini ele alıyor:

“İşin siyasî açıdan önemli üç boyutu var: Birincisi, Türkiye’ye kurulacak Amerikan radar sistemi, 2009’dan bu yana İsrail’in Negev Çölü’nde bulunan sistem ile aynı. İsrail’dekiyle aynı veri tabanına sahip olacak ve İsrail sistemi ile Amerika’daki veri işlem merkezi üzerinden, teknik açıdansa doğrudan bağlantıda bulunacak. İkincisi, Ankara ile Washington arasındaki anlaşma zorlu müzakerelerin ardından geldi. Bunda İsrail ile bu paralellik büyük rol oynadı. İran'ın potansiyel tehdit olarak adlandırılması konusunda da tartışıldı, sonuçta proje kapsamında hiçbir ülke ya da bölgenin adı anılmıyor. Üçüncüsü: Anlaşmaya varılmadan önceki haftalarda müzakereler, Türkiye’ye ait karadaki hava savunma sistemlerinin modernizasyonu konusuna yoğunlaştı…Ankara, Fransız sisteminin yanında  Rus S-300 ve hatta Çin sistemini de seçenek olarak gündeme getirip Amerika ve NATO’ya baskı yapmaya çalıştı. Washington ve NATO ise buna karşılık verilerin bloke edilmesi ve Türkiye’yi NATO hava savunma entegrasyonundan çıkarma tehdidinde bulundu. Bu üç boyut ilişkilerdeki tansiyonu ve Ortadoğu’daki sorunlu ortamın etkin bir askerî işbirliğinin önüne çıkardığı engelleri gösteriyor. Aynı zamanda anlaşmadan başka çıkar yol bırakmayan karşılıklı bağımlılığın da bir göstergesi.”

Berlin’de yayımlanan “Junge Welt” gazetesi ise Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’daki Arap Birliği toplantısında verdiği mesajları ve Türkiye-İsrail ilişkilerini konu alıyor:

“Arap dünyasındaki devrimlerin radikal hal alması Batı metropolleri gibi Ankara'nın da işine gelmez. Erdoğan’ın, Mısır ve Tunus’tan sonra üçüncü durak olarak Batılı ülkelerin askerî müdahaleyle yendiği Libya’yı seçmesi de tuhaf bir devrim anlayışının göstergesi. Türkiye, Suriye’deki Baas rejimine karşı son derece düşmanca bir tutum takınmış durumda. Ve bu, Batı üzerindeki askerî müdahale baskısını hafifletiyor. Erdoğan İsrail konusunda kullandığı tehditkâr söylemiyle Arap kitlelerin takdirini kazanıyor. Gazze gemisinin denize açılmasının Ankara tarafından engellenmesi, bunun gerçekten de sadece söylemden ibaret olduğunu gösteriyor.”

Rheinische Post gazetesi ise Euro Bölgesi’ndeki malî krizi konu alıyor ve Yunanistan’ı kurtarmak için zamanın daraldığını, cesur ve katı bir tasarruf planının bile ülkeyi iflastan kurtarabileceğine artık inanılmadığını belirtiyor:

“Yunanistan muhtemelen AB ve IMF'nin koşullarını da yerine getiremeyecek. Kulağa ne kadar sert gelirse gelsin, kontrollü iflastan başka yol kalmayacak gibi görünüyor. Bunu Fransa ve Almanya liderleri de biliyor. İflası geciktirmeye çalışmalarının nedeni, böyle bir çözüm için gerekli araçların henüz bulunmaması. Ekim başındaki ikinci kurtarma paketi bekleniyor. Borçların belli bir miktarının silinmesi yeniden nefes alabilecek ortam yaratacak. Piyasalar, Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkması gibi radikal çözümlerin bir şey getirmeyeceğini nihayet anlamalı. Bu, Yunanistan’ı yeniden kaosa sürükler, sermaye kaçışına neden olur ve piyasalar İrlanda, İspanya ya da Portekiz gibi diğer adayları sınamaya başlar. Euro karşıtlarının hoşuna gitsin ya da gitmesin: Yunanistan kaderine terk edilemez.”

Frankfurter Rundschau gazetesi ise, Çin Başbakanı Ven Ciabao’nun malî kriz karşısında Euro Bölgesi’ne yardım teklifini ele alıyor:

“Çin dünyanın kurtarıcısı rolüne soyunmuş durumda. Yardım teklifine karşı Avrupa ve borsaların müteşekkirliği Pekin’in göğsünü kabartıyor. Avrupa ve Amerika’nın vahim durumunun Çin’in avantajına olduğu ise söylenemez. Çin’deki ekonomik büyüme hâlâ büyük ölçüde sanayi ülkelerindeki satın alma gücüne bağlı. Ve Pekin dış politikada ne kadar güçlü olursa olsun, içteki sorunlara karşı bir o kadar zayıf.”

Oldenburg kentinde yayımlanan Nordwest-Zeitung'un yorumu ise şöyle:

“Batılı ülkeler bu ticarete ne ölçüde dahil olacaklarını çok iyi düşünmeli. İnsan haklarından iklim politikalarına ve Çin’in jeopolitik hedeflerine, siyasî çizgide mesafeli durmayı gerektirecek yeterince konu var. Ama aynı zamanda Batı, kararlı bir şekilde süper güçlüğe oynayan bu dev ülkeyi ne durdurabilir, ne de görmezden gelebilir. Avrupa, önündeki zorlu ödevi görmeli. ‘Sarı tehlike’den bahsedip durmanın artık bir yararı yok. Avrupa’nın ekonomik açıdan güçlü ve siyasî açıdan kararlı bir duruş sergilemesi gerek. Ancak o zaman müzakerelerde güçlü konuma geçer.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay