Avrupa basınından özetler

Amerikan güvenlik makamlarının Amerikan haber ajansı Associated Press’i gizlice dinledikleri yönündeki iddialara ilişkin olarak sağ liberal İspanyol gazetesi El Mundo şu görüşleri yorum köşesine taşımış:

“Amerikan medya kuruluşları Beyaz Saray ile Başsavcılığın, Associated Press haber ajansında çalışan 100 kadar gazetecinin gizlice dinlenmesinin sorumluluğunu üstlenmesini talep ettiler. Her ne kadar bu konuda ABD'deki hukuksal düzenlemeler çok açık değilse de, buna rağmen adalet makamlarının soruşturma açması isteniyor. Zira gazetecilerin rastgele ve mahkeme kararı olmadan gizlice dinlenmesine önayak olmak, açıktan görevin kötüye kullanılması demektir. Haber alma özgürlüğünü sürekli savuna gelmiş olan ABD Başkanı Barack Obama prensiplerine sadık kalmalı ve konunun açıklığa kavuşmasını sağlamalıdır.”

Muhafazakâr Avusturya gazetesi Die Presse’nin aynı konudaki yorumu, “Değişim rüzgârlarının sonu” başlığını taşıyor:

“Başkan Obama’nın bundan 6 ay önceki seçim zaferinin değişim atmosferi kül oldu gitti; silâh yasalarının sertleştirilmesine ilişkin girişimleri ise şimdilik rafa kalkmış durumda, ayrıca göç düzenlemelerinin reformunda da ilerleme kaydedilemiyor. Aslında Başkan Obama’nın ikinci görev döneminde hareket serbestisi epeyce artmış olması gerekirken, dış politikada da hiçbir şeyde değişim olmuyor. Suriye konusunda dünya kamuoyu Washington'dan bir işaret bekliyor. Başkan Obama, kötü şöhretli tutuklu kampı Guantanomo'nin kapatılmasını yeniden talep ederken de neredeyse çaresiz bir görünüm içindeydi. Gerçekte George W. Bush'un halefi Başkan Obama -bazı hususlarda onunki kadar olmasa da- bir anlamda Bush'un politikalarını sürdürüyor; insan hakları örgütlerinin eleştirdiği üzere, başkasının sırtından geçinenler arasındaki mücadelede gittikçe büyüyor.”

Lüksemburg gazetesi Luxemburger Wort'un aynı konudaki yorumunda da, Başkan Obama'nın liderlik vasıflarını kaybettiği öne sürülüyor:

“Başkan Obama'nın el attığı neredeyse her şey başarısızlıkla sonuçlanıyor. Şu sıralarda Suriye anlaşmazlığı daha önceki ulusal başkaldırı havasından, her an patlamaya hazır bölgesel anlaşmazlığa dönüşme eğiliminde. Hükümet bu büyük konularda ilerleme sağlayacağına, ‘talî konular' arasında kendini kaybediyor ve gerçek olan ya da olmayan birtakım skandallara adı karışıyor: Örneğin Libya'ya bağlı Bingazi'de Amerikan Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıyı engellemede yaşanan hatalar, vergi dairlerinin tek taraflı olarak muhafazakâr kuruluşlara karşı girişimlerde bulunmaları ve son olarak Adalet Bakanlığı'nın adının karıştığı, Associeted Press'teki telekulak skandalı… . Bu gelişmeler yaşanırken ‘dünyanın en kudretli adamının' öncelikli görevleri belirleyemediği ve haddinden fazla tedbirli davrandığı gibi bir izlenim doğuyor. Başkan Obama'nın liderlik ve iletişim kurmadaki takdire şayan üstün vasıfları, görünen o ki kaybolmaya yüz tutmuş durumda.”

Amerikalı ünlü film sanatçısı Angelina Jolie'nin kansere yakalanma riskine karşı göğüslerini aldırması geniş yankı uyandırdı. Hollanda gazetesi NRC'nin yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Amerikan eğlence endüstrisinin bir yıldızda en ufak bir kırışıklığa bile tahammülü yokken, bir yıldızın kanser yüzünden göğüslerini aldırmış olması bir dezavantaj olarak algılanıyor. O sektörde kozmetik bir göğüs büyütme iyi bir haberdir, ama yeniden (silikon) göğüs oluşturmak kötüdür. Amerikan eğlence endüstrisi, popüler bir film sanatçısının korkulan bir hastalığı akıllara getiren ve bunun ötesinde Hollywood perspektifinden bakıldığında, bir kadının uğrayabileceği en kötü deformasyon anlamına gelen bu durumla seyirciyi karşı karşıya getirmemeyi yeğliyor. Bakalım Angeline Jolie hızlı bir biçimde büyük bir film projesi teklifi alabilecek mi? Aslında Angeline Jolie hastalığını kamuoyundan saklayabilirdi. Ama onun bu “tıbbî kararını' tüm dünyaya açıklaması cesur bir davranış.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay