14.03.2007 - Alman basınından özetler...

Die Welt gazetesi Birleşmiş Milletler’in dünya nüfusunun 2050 yılına kadar gelişme beklentilerini ele alıyor: “Yüzyılın ortasında sanayi ülkelerinde çocuk başına iki emekli düşecek. Bu, toplumsal vce ekonomik nedenlerden kabul edilemez ve olanaklı olduğu kadar yumuşatılması gereken bir durum. Bu nedenle nüfusu daha artan ülkelerden göç almanın bir alternatifi yok. Ama göç politikasının istihdam piyasasının gereksinimlerine uyumunun sağlanması da bir o kadar önem kazanıyor.”

Süddeutsche Zeitung, Kuzey Kore’yle süren nükleer pazarlıkta dört yıl önce bulunulan noktaya yeniden gelindiğini savunuyor: “Arada kaybedilen dört yıl var. Bu arada Kuzey Kore plutonyum programını ilerletti ve bir atom bombası denedi. Sabrını kanıtladı ve zamanı akıllıca kendi yararına kullandı. Atom krizinin barışçı bir son bulması için şimdi Batı’nın sabrını kanıtlaması lazım.”

Tageszeitung, Almanya’daki yabancılar yasasında yapılması üzerinde koalisyon hükümetinin anlaştığı ve göçmen örgütlerinin şiddetli tepkilerine neden olan değişiklikleri yorumluyor: “Amaç sadece baskıyı artırmak ve Almanya’yı sığınmacılar için çekici olmaktan çıkarmak. Koalisyonun açık şekilde bu kararın, hiçbir zaman sınırdışı edemeyeceğimiz insanlarla ilgili olduğunu söylemesi gerekirdi. Yoksa zaten çoktan gitmiş olurlardı.”

Frankfurter Allgmeine Zeitung ise şu yorumu yapıyor: “Seçenekler sınır dışı etmek veya burada kalmalarına izin vermek değil. Daha çok, geçim yardımı alanları, kendi geçimlerini kendilerinin sağlamasına teşvik etmek amaçlanıyor. Bu da, çalışarak kendi durumlarını ve toplumdaki perspektiflerini iyileştirebilirlerse olur.“

Berliner Zeitung ise aynı konuda şunları yazıyor: “Almanya bu şekilde gerçekleri reddeden bir yabancılar politikasına dönüş yapıyor. Devletlerin giderek artan ölçüde göçmenlerin de bilgisine muhtaç olduğu globalleşen bir dünyada büyük koalisyon göçün önüne daha başka engeller koyuyor. Yanlış yola giriyor.“

Tagesspiegel ise bugün Avrupa’ya kurulması planlanan füze savunma sistemini ve bunun Rusya’da yarattığı rahatsızlığı şöyle değerlendiriyor: “Füze savunma planlarını, Başbakan Angela Merkel’in yaptığı gibi hemen NATO’nun sorunu ilan etmek kurnazca bir fikir. Bu şekilde zaman kazanılabilir ve tüm taraflar bir kere daha düşünebilir. Ama tartışmaya da çok ihtiyaç var. En nihayetinde bu konu, silahsızlanma ve silah kontrolü konusunda yapılmış olan önemli anlaşmaları etkileyecek. Hedef belli: Büyük emek harcanarak ulaşılan anlaşmaların hiçbiri tehlikeye atılamaz. Konuşmak, silahlanmaktan iyidir.”