1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.05.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Aydın Üstünel13 Mayıs 2005
https://p.dw.com/p/Abqc

Alman ve Avrupa basınında bugün yer alan değerlendirmelerde, AB Anayasası’nın Almanya’daki Federal Meclis’te ezici bir çoğunlukla kabul edilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Abdullah Öcalan’ın Türkiye’de adil yargılanmadığına dair aldığı karar öne çıkan konular.

Alman gazetelerinin haber sütunlarında geniş yer ayrılan Öcalan kararı ile ilgili, Münih’te çıkan Süddeutsche Zeitung adlı gazetede yer alan yorumun başlığı “Ankara için çetin karar”. Gazetenin yorumu kısaca şöyle:

“Türkiye, AB’nin kapısını çalıyor. Bu nedenle Erdoğan hükümeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını görmezlikten gelemez. Kürt gerilla örgütü PKK’nın liderinin hayat boyu demir parmaklıklar ardından çıkamayacağı bugünden belli olsa bile, Ankara hükümeti Öcalan gibi bir terör sorumlusuna adil yargılanma fırsatı vermek zorunda. Strasbourg’lu yargıçlar da zaten kararın değil, sadece yargılanma sürecinin adil olmadığı yönünde eleştiri getirdiler. Ankara hükümeti, bu kararın sonuçlarının bilincinde. Fakat bunu Türkiye’de herkese anlatmakta zorluk çekecektir. Strasbourg’da alınan karar, Türkiye’de AB’ye şüpheli yaklaşımın arttığı bir döneme denk düşüyor. Türk kamuoyunda yavaş yavaş AB’nin, Ankara’nın yoluna taş koymak için elinden geleni yaptığı izlenimi uyanıyor. Bu yüzden Avrupa karşıtları, Öcalan kararını kendi politikalarına alet etmeye çalışacaktır. Milliyetçiler şimdiden harekete geçti, CHP de fırsatçı bir tavırla arkalarından koşturuyor. AKP iktidarı Öcalan vakasını, seleflerinden devraldı. Ve şimdi kabaran duyguları yatıştırmak zorunda. Radikal uçların hortlatmaya çalışacağı Kürt krizinin yeniden patlak vermesi, Türkiye’nin AB şansını tehlikeye sokacaktır. AB de bu yüzden Strasbourg’dan çıkan karara uyması için Ankara’ya zaman tanımalıdır. Zaten Öcalan’ın yeniden yargılanmasını belli bir tarihe bağlamayan yargıçlar da bu yönde hareket ediyor gibi gözüküyor.”

Avusturya’da çıkan solcu liberal Der Standard adlı gazete ise “Erdoğan’ın işi şimdi zor” başlığı dikkat çekiyor. Gazetenin yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Türkiye şimdi suçlamaları haksız çıkartmak için son gücüyle çaba sarfetmeli. Büyük bir siyasi zaferle başlayan AB yolunda, Erdoğan hükümeti için zorlu bir etap geliyor. Artık bol vaatler bir işe yaramayacak, hele üyelik müzakereleri başladıktan sonra ağızdan çıkanların somut ilerlemelere dönüşmesi gerekecek. İşleri uzatmak yetmez, Brüksel sonuç görmek isteyecektir. Var olan sorunların ışığında bu sürecin ne kadar zorlu olacağını herkes görebiliyor. Avusturya’da da endişe yaratan, Türkiye’nin üyelik müzakerelerine başlamasının otomatikman üyeliğe garanti olması diye birşey söz konusu değil.”

AB Anayasası dün Alman Federal Meclisi’nde yapılan oylamada 569’a karşı 594 oyla kabul edildi. Essen’da çıkan Westdeutsche Allgemeine Zeitung kararı şöyle yorumluyor:

“Anayasa, Avrupa Parlamentosu’nu Demokratlar’ın dilediği kadar olmasa da güçlendiriyor. Metin, “Avrupa” fikrini ve ideallerini altın harflerle olmasa bile kağıda geçiriyor ve Avrupa geleneğini sürdürüyor. Brüksel’de yapılan politika, anayasa yürürlüğe girdiği takdirde bir gün içinde etkili ve şeffaf olmayacak, ancak bugünkünden daha güçlü olacağı kesin. Anayasa’nın yürürlüğe girmemesi ise Avrupa için ağır bir darbe olacaktır. Fransızlar da Almanya örneğini izleyip “Oui”, yani “evet” dedikleri takdirde, bu yolda önemli bir engel aşılmış sayılacak.”

Fransa’nın başkenti Paris’te çıkan Libération gazetesi ise Federal Meclis’ten çıkan karar ile 29 Mayıs’ta Fransa’da yapılacak referandumu karşılaştırıyor:

“Anayasa metnini onaylama işini milletvekillerine bırakan zavallı Almanlar! Bir referandumun gücü tartışılmaz. Anayasa metni halkın oyuna sunulacağı için ülkede, tutkulu bir tartışma ortamı hakim, herkes konuyla haşır neşir oluyor. Sonunda Avrupa kabuğundan çıkıp, asıl siyasi doğasını gösteriyor ve hareketleniyor.”

Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild’in konuyla ilgili şu yorumu şöyle:

“Pek kimse farketmese de dün Almanya için büyük bir gündü. Federal Meclis, Anayasa’ya verdiği onay ile Federal Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana en önemli kararlarından birini aldı. Bu karar aynı zamanda da en doğru kararlardan biriydi. II. Dünya Savaşı’nın bitişinden 60 yıl sonra Avrupa’nın, eksikleri olmasına rağmen, ortak bir Anayasa yolunda hızla ilerlemesi bir mucize ve tüm vatandaşlar için bir armağan. Avrupa Birliği’nin temellerini atan isimler, sınır kontrolleri olmadan para bozdurma ihtiyacı duymadan ülkeden ülkeye seyahat edilebileceğini sanırız rüyalarında bile görmemiştir. Bugün hayal kurabiliriz. Barış içindeki kıtadan günün birinde belki de “Avrupa Birleşik Devletleri” doğabilir.”