1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.03.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Cem Sey13 Mart 2007

Bugünkü basın özetlerinin ilk konusu radikal İslamcıların Almanya’ya yönelik saldırı tehditleri. Ardından Sudan’ın Darfur bölgesinde yaşanan trajedi ve Fransa’daki seçimlere değiniyoruz.

https://p.dw.com/p/Abj3

Frankfurter Rundschau gazetesi, Hilafet’in Sesi adıyla gönderilen bir tehdit videosunun Almanya’dan gönderilmiş olabileceği iddiasının altını çiziyor ve belki de fazla ciddiye alınmaması gerektiğini ekliyor. “Fakat” diyor gazete ardından, “bu, uluslararası İslamcıların bu ülkede de yeşerebileceğini gösteren rahatsız edici bir bilgi. Bu tür videoların Afganistan’daki Alman askerleri için oluşturacağı tehdit kısıtlı olabilir. Ama Almanya için bu durum tehlikeli.”

Tagesspiegel gazetesi de şunları yazıyor: “Bu ülkenin, kendi topraklarında bir saldırıyla karşılaşabileceği şeklindeki korkunç düşünceyle yaşaması gerekli. Ve ilk saldırının, son saldırı olmayabileceği düşüncesiyle. Alman ordusunun Afganistan’da Taliban’ı ve müttefiklerini durdurmak, ülkede anarşiye son vermek ve kendi güvenliğini sağlayabilmek için savaşması gerekebileceği düşüncesine de Almanya’nın katlanması gerekecek. Hafta sonu gelen tehdit videoları Alman askerlerine daha sık saldırmaları için Afganistan’dali terör gruplarına işaret veriyor.“

Süddeutsche Zeitung bugün Sudan’ın Darfur bölgesinde yaşanan trajediye değiniyor ve şu yorumu yapıyor: “Uluslararası topluluğun değişiklik yaparak bir kere de kendi tavırlarının analizini yapması gerekli. Çünkü şimdiye kadar büyük güçlerin çıkarları Darfur’a yapılabilecek her türlü yardımı engelledi. Güvenlik Konseyi’nin kararlı davranması ve Sudan’daki rejimi, ülkeye bir barış gücünün girmesine izin vermesi için zorlaması lazım. Yeni yeni raporların artık kimseye bir yararı yok.“

Tageszeitung gazetesi de aynı konuyu ele alıyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor: “İnsanlığa karşı işlenen bu tür suçlardan duyulan rahatsızlıkların aktif protestoya dönüştürülmesinin Almanya’da hala zor olduğu görülüyor. Alman kamuoyunun bazı kesimlerinde dünya sermayesinin komploları hakkında seve seve spekülasyon yapılıyor. Ama kitlesel sürgünleri, kitlesel cinsel tacizleri ve kitlesel cinayetleri görmek ve suçlulara karşı müdahelede bulunmayı talep etmekten çekiniliyor. Belli ki bu suçların, bazılarına göre hala bu dünyanın bir parşası olmadığı anlaşılan Afrika’da gerçekleşmesi halinde bu daha da geçerli.“

Berliner Zeitung ise Fransa’daki devlet başkanlığı seçimlerini ve Jacques Chirac’ın bir daha aday olmayacağını açıklamasını şöyle yorumluyor: “Şimdi sorun, onun halefinin rahatsızlık vermeye, vatandaşlarına hoş olmayan gerçeklerden bahsetmeye ve buna göre davranmaya cesaret edip edemeyeceği. Seçim kampanyasında zaman zaman açık konuştular. Seçmenlerin kötü haber verenlere sevinçle karşılık vermediği gözönüne alınırsa bu kayda değer bir tavır. Hem muhafazakar Sarkozy, hem de sosyalist Royal, vatandaşların daha fazla çalışması ve ülkenin borç yükünü azaltması gerektiğini söyledi. Fransızlar da birşeylerin değişmesi gerektiğini hissediyor. Şimdi devlet başkanlarının ‚elveda’ demesi onları üzüyorsa, bu biraz da, bunun sadece Chirac’la değil, onun beslediği, her şeyin yolunda olduğu inancıyla da vedalaşmak anlamına geldiğini farkettiklerinden.“