1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.02.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Cem Sey13 Şubat 2007

Bugünkü Alman basının yorum sayfalarında geniş yer ayrılan konular şöyle: Almanya’daki sol örgüt Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun önde gelen üyelerinden Brigitte Mohnhaupt’un serbest bırakılması, Amerika Birleşik Devletleri’yle İran arasındaki ilişkiler ve Kosova sorunu.

https://p.dw.com/p/AbjN

Bild gazetesi “Dokuz kişinin katili Brigitte Mohnhaupt bizler gibi yaşayabilir, alış veriş edebilir, gezintiye çıkabilir mi?” diye sorduktan sonra şöyle devam ediyor: “Stuttgart Yüksek Mahkemesi ‘evet!’ diyor. Halk adına! Ama bizler, halk, bu kadar çok insanın canına kıyan bir kadını affetmekte zorlanıyoruz. Yargıçların kararı hukuka uygun olabilir, ama adil değil!”

Financial Times Deutschland ise kararın hukuk devletinin temel ilkelerine uyduğunu yazıyor: “Hukuk devleti kimsenin varlığına son verme hakkını kendinde görmez ve bu nedenle de, ömür boyu hapis cezası alan bir katile de, belirli önkoşullar yerine geldiyse, ikinci bir şans tanır. Bu, adı geçenin para hırsıyla kavrulan bir soyguncu mu, yoksa ideolojik nedenlerle hareket eden bir terörist mi olduğundan bağımsızdır.”

Süddeutsche Zeitung gazetesi de Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun domuzlar sistemi olarak adlandırdığı sistemin mütevazi ve affedici olduğunu kanıtladığını belirtiyor: “Bu tahliyeler, devletin teröristlere bundan sonra da, hukuk düzeni dışında bırakılacak ‘düşmanlar’ değil, suçlu muamelesi yapacağı umudunu veriyor.”

Frankfurter Rundschau ise şimdi Cumhurbaşkanı’nın da bir başka mahkumu affederek, devletin yumuşak davranabileceğini kanıtlamasını talep ediyor ve kurban yakınlarının bu durumu, “serbest kalan suçluların, tutukluyken yapmayı reddettiklerini yaparak, açıkça pişmanlıklarını duyurmaları” koşuluyla kabullenebileceği umudunu dile getiriyor.

Handelsblatt gazetesiyse en fütursuz rakiplerini tekrar serbest bırakarak, demokrasinin üstünlüğünü ortaya koyduğunu ifade ediyor, ama haksızlığı ortadan kaldıramayacağını da buna ekliyor.

Bugünkü yorumunda Frankfurter Allgemeine Zeitung, 2003 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Collin Powel’ın Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu Birleşmiş Milletler’de kanıtlamaya çalışmış olmasının, Washington’un gizli servislerinin elindeki bilgilerin ne kadar güvenilir olduğu yolunda kuşkulara neden olduğunu vurguluyor: “Bu, şimdi Bağdat’ta açıklanan ve İran’da üretilen silahların, molla rejiminin en üst düzeyli temsilcilerinin de teşvikiyle, Irak’ta birçok Amerikan askerinin yaşamına malolduğunu gösteren kanıtlar için de geçerli. Bunun bir roketatar ya da bombanın gösterilmesiyle kanıtlanıp kanıtlanamayacağı da başka bir konu.”

Neues Deutschland gazetesiyse Tahran’ı eleştiriyor: “Atom programında direnen Tahran, Amerika Birleşik Devletleri’ne sadece, devamlı yeni nükleer silahlar geliştirmek için bahane sağlıyor. Bu da, Devlet Başkanı’nın aptalca ve saldırgan laflarının yanısıra, İran’ın en büyük günahı.“

Tageszeitung gazetesiyse bugün Kosova’yı ele alıyor. Miloşeviç’in Kosova’da barbarca bir düzen kurduğunu, buna karşılık Kosova Arnavutlarının da NATO bombardımanının koruması altında 200 bin Sırpı sürdüğünü anlatan gazete, şimdi bağımsız olduğu öne sürülen, fakat aslında Birleşmiş Milletler ya da Avrupa Birliği korumasında olacak bir devlet kurulacağını belirtiyor. Gazete yorumunu şöyle tamamlıyor: “Şiddet sarmalını yabancı askerlerin varlığı frenliyor. Ama şiddetin nedenleri ortadan kaldırılmadıkça, Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırpların vatandaşlığı da geçici olacak.“