1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.12.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Seda Serdar11 Aralık 2006
https://p.dw.com/p/Abk4

Alman basınında bugün yer verilen konular arasında Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkileri ve Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Orhan Pamuk ile yapılan röportaj dikkat çekiyor.

Die Zeit gazetesinin internet sitesinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkileri hakkında şunlar yazıyor:

“Eğer Dışişleri Bakanları toplantısında Ankara’nın Avrupa Birliği’ne üyelik müzakerelerinin yavaşlatılması konusunda bir fikir birliğine varılamazsa, hafta sonuna doğru gerçekleştirilecek olan ve hükümet liderlerinin katılacağı zirvede ciddi bir tartışmanın olması söz konusu. Birçok üye, Kıbrıs anlaşmazlığı nedeniyle, sert bir tutum sergilenmesi taraftarı.”

Süddeutsche Zeitung ise şunları yazıyor:

“Koalisyon içerisinde Türkiye yüzünden tartışma çıktı. Anlaşmazlık, Ankara’dan Perşembe günü gelen, bir liman ve bir havaalanını açmayı öneren yeni teklifden kaynaklanıyor. Türkiye böylece Avrupa Birliği ile müzakerelerde baskıyı azaltmayı umuyor. Türkiye’nin Gümrük Birliği Antlaşması’nı Kıbrıs’ı da dahil edecek şekilde genişletmeyi reddetmesi, Perşembe günü başlayacak olan Avrupa Birliği Zirvesi’nin en önemli konusu olacak. Avrupa Birliği içerisinde ise halen büyük bir fikir ayrılığı söz konusu.”

Stuttgarter Zeitung’un yorumu da şöyle:

“Sosyal Demokratlara göre, Başbakan koalisyonun karara varmış olduğu bu hassas konuda yoldan çıkmak üzere. Bu çok dar bir yol. Avrupa Birliği içerisinde çelişen çıkarların ve koalisyon ortaklarının çatışan beklentileri arasında var olan, sorumluluklar içeren, dar bir yol. Koalisyon ortakları da kendi içerisinde bir fikir birliği sağlayabilmiş değil. Stoiber ve Schäuble’nin açıklamaları bunu kanıtlıyor. Merkel ve Dışişleri Bakanı ileride sorunları kulisde çözme konusunda aldıkları tavsiyeleri herhalde kulak ardı etmezler. Çünkü aynı dille konuşmadıkları sürece, Almanya’nın uluslararası platformda istediği rolü oynaması mümkün olmayacak.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da da Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Orhan Pamuk’un, verdiği röportaj dikkat çekiyor. Pamuk, siyaset, yaşam ve aile hayatı hakkında şunları söylüyor:

“Türkiye’den gelen tepkiler yeni bir şey değil. Bana bugün saldıran insanlar, bunu 15, 20 yıl önce de yapmış olan insanlar. Hakkımda yazdıklarını ilk defa okumuyorum. Hem kişisel hem de ulusal kimlikleri hep bir icat olarak görmeye çalıştım. Yaşamımız boyunca kişiliğimiz, sürekli bir yeniden oluşum içerisinde. Bazı tekrarlar olsa da biz sürekli aynı insan olarak kalmıyoruz ve ilginç olan da bu değişim aslında. Nobel ödülüne sahip biri olarak siyasi saçmalıklarla daha fazla uğraşmak istemiyorum. Bazen sinirlenip çenemi tutamıyorum, ancak dünyaya kültürel bir pencereden bakmayı tercih ediyorum. Ben çok yavaş yazıyorum. Bir kitap üzerinde yıllar boyunca günde sekiz saat çalışabiliyorum. Ailem yan tarafta olabilir, ancak çalışma odasında tamamen yalnızım. Bu yalnızlık, topluma karşı bir sorumsuzluğun işareti. Çocuğunun üşütmesiyle ilgilenen biri, o an için roman yazamaz. Bu kulağa acımasız geliyor ama bu yaratıcılık için gerekli bir koşul. İyi bir baba olduğumu düşünüyorum, çalışma masasında oturduğum zamanların dışında.”