1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.08.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Tuba Grimmelijkhizen11 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/Abtj

Bugün Alman ve Avrupa basınından sizler için derlediğimiz yorumlarda, İstanbul’daki saldırılar, Almanya’da başlayan 2. Mutasaddık davası ve Libya’nın, La Belle diskosunda hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödeme kararı öne çıkıyor.

Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi, İstanbul’da düzenlenen saldırları şu şekilde yorumluyor:

“İstanbul’daki saldırlar, radikal güçlerin Türkiye’deki büyük dönüşümün önü keserek Avrupa‘ya terör korkusunu yaymaya yönelik yeni bir girişimi. Hem Kürt hem de İslamcı fanatiklerin olayın sorumluluğunu üstlenmeleri ise korkunç. Ancak ne PKK’ın devamı niteliğindeki küçük bir örgüt ne de El Kaide, Türkiye’nin İslami geleneğini koruyarak Batı’ya açılma sürecini tehlikeye atamaz.”

Münchner Merkür ise, Ankara hükümetinin saldırıların sorumluluğunu PKK‘ya yıkmak istediğini öne sürüyor. Gazete, İspanya’da Aznar hükümetinin Mart ayındaki tren saldırlarında sorumluluğu, ETA‘ya yıkmaya çalıştığını kaydediyor. Yorumda çok geçmeden söz konusu saldırların arkasında El Kaide’nin olduğunun ortaya çıktığını hatırlatılıyor.

Frankfurter Rundschau gazetesinde Gerd Höhler imzası ile çıkan makalede ise PKK/KONGRA GEL‘in Haziran başında Türkiye’ye karşı ateşkesi bozduğunu açıklamasının, bu örgütten şüphelenilmesine yol açtığı belritiliyor. Yazıda Türkiye’deki Kürtelere tanınan haklar arttıkça militan örgütlerin ayakta kalma şansının azalacağı savunuluyor.

Braunschweiger Zeitung ise konuya başka bir açıdan yaklaşıyor. Yorum şöyle:

“Zaman, Avrupa devletlerinin Türkiye’ye yaklaşması ve şiddete karşı mücadelede Ankara ile işbirliği yapmasını gerektiriyor. İstanbul’da patlayan bombalar aslında Avrupa‘ya yönelikti.”

Muhafazakar İspanyol gazetesi ABC‘nin yorumuna göz atıyoruz.

“Saldırıların Kürt eylemcilerce mi işlendiği yoksa bu işte El Kaide parmağı mı olduğu henüz belirsiz. Bu iki grubun da ortak çıkarı, Batı’nın Ortadoğu’daki en yakın mütetfikini istikrarsızlığa sürüklemek.”

Almanya’da dün başlayan 2.Mutasaddık davası da basında geniş yer tutuyor. Alman Yargıtayı, 11 Eylül saldırılarına karışmakla suçlanan Münir El Mutasaddık hakkındaki ilk davada verilen 15 yıl hapis kararını, delil yetersizliğinden bozmuştu. ABD ise davanın akıbeti açısından önemli bir tanığın, El Kaide zanlısı Yemenli Remzi Binelşibih'in ifade vermesine müsade etmediğini açıkladı. Neue Osnabrücker Zeitung’un yorumu:

“Mutasaddık davası, adalet tarihine geçecek bir ironiye sahip. Münir El Mutasaddık, 11 Eylül saldırları ile ilgili dünya genelindeki ilk davada, sorumluların dahil olduğu Hamburg terör hücresini desteklemekten suçlu bulunmuştu. Ancak ABD, adli yardım yapmayı reddettiği için karar, Yargıtay’dan döndü. Şimdi de aynı sebepten ötürü, Mutasaddık’ın mahkeme salonunu özgürce terk etme şansı oldukça yüksek.”

Die Welt gazetesinin yorumunda ise ABD’nin, önemli tanıkların ifade vermesi yerine, bu tanıkların ifadelerinden filtre edilerek hazırlanmış protokolleri göndermek istediği belirtiliyor. Yorumda, ” Alman devletinin adaleti arama çabasına karşın ABD adaleti kendisine göre tanımlıyor. Ancak bu durum, neticede Almanya’da gerçeklikten çok uzak bir hükmün verilmesine sebep olabilir." deniyor.

Rus gazetesi Kommersant’ın yorumuna kulak veriyoruz:

”Mutasaddık davası, radikal İslamcılık fenomenini anlamak açısından büyük önem taşıyor. Mutasaddık örneği, iyi bir aileden gelen çalışkan, sportif bir üniversite öğrencisinin neden cihad savaşçısı haline geldiğini anlamak açısından yardımcı olabilir.”

Libya‘nın, 1986 yılında Almanya’nın başkenti Berlin’de La Belle adlı diskoya yapılan terör saldırının kurbanlarına 35 milyon dolar tazminat ödeme kararı hem Alman hem de Avrupa basınında geniş yer tutuyor.

Financial Times Deutschland gazetesi Muammer Kaddafi’nin ödeyeceği tazminatın, kendisi açısından iyi bir yatırım olacağını savunuyor. Kaddafi’nin ülkesinin modernleşmesi için açacağı ihalelerden Alman şirketlerinin de iyi kazanç elde eldebileceği belirtiliyor. Berliner Zeitung gazetesindeki yorumda ise artık yaşlanan Libya liderinin, ileride yerine geçecek varisinee sorunsuz bir ülke bırakmak istediği tahmininde bulunuluyor.

İtalyan gazetesi Corriere della Sera’nın yorumuna kulak veriyoruz:

”Kurban ailelerinin bu karar için 20 yıl beklemeleri gerekti. Almanya, la belle olayaı nedeniyle Libya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasına karşı çıkıyordu. Varılan uzlaşı, bu direnci ortadan kaldrırak Berlin -Trablus arasındaki ticaret ilişkilerinin yeniden düzenlenmesine yol açacak. Anlaşma, uluslararası politika alanında da büyük etki yaratacak.”

Fransız ekonomi gazetesi Les Echos’un yorumu ise ABD Merkez Bankası’nın aldığı faiz arttırma kararı hakkında:

“Amerikan Merkez Bankası’nın Başkanı Alan Greenspan, net olmayan açıklamaları ile ünlüydü, şimdi ise kartlarını açık oynamayı tercih ediyor. Çünkü sıkı para politikası söz konusu olduğunda oluşabilecek zararı en aza indirgemek ancak bu şekilde mümkün. Diğer yandan bu yöntem, bazı riskleri de beraberinde getiriyor ABD’deki bazı ekonomi uzmanları, ücret artışı ile beraber enflasyonun da hız kazanacağı, bunun da sıkı para politikasının önemini daha da arttıracağı uyarısında bulunuyor.”

Fransız gazetesi Le Telegramme ise ABD Başkanı Bush’un CIA başkanlığı için Cumhuriyetçi politikacı Porter Goss’u öngörmesini değerlrndiriyor. Yorum şöyle:

“Goss’u pek çok sorun bekliyor. Hala kimse İslamcı teroristlerin neredeki Amerikan hedeflerine nasıl ve ne zaman saldırlacağını bilmiyor. Goss’un ilk görevi, yaşanması muhtemel bu tür bir olayın, Kasım ayındaki başkanlık seçimlerinden önce meydana gelemsini engellemek.”