1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.05.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Murat Çelikkafa11 Mayıs 2004
https://p.dw.com/p/Abul

Bugünkü Alman ve Avrupa basınında ağırlıklı olarak yine Irak’taki işkence skandalı yer alıyor. Türkiye’nin AB üyeliği, Çeçenistan’daki gelişmeler ve Almanya’nın büyüyen bütçe açığı, gazetelerde ön plana çıkan diğer yorum konuları...

Önce Alman basınından alıntılara yer veriyor ve başkent Berlin’de yayımlanan Die Welt’in yorum sütununa göz atıyoruz:

”Koalisyon güçlerine mensup bazı askerlerin Iraklılar’a uyguladığı işkencelerden dolayı özür dileyenler keravanına İngiltere Başbakanı Tony Blair de katıldı. Ancak görünen o ki, Irak Savaşı nedeniyle işgal güçlerinin büyük oranda itibar yitirebileceği gerçeği, koalisyon devletlerine mensup pekçok yetkili tarafından gözardı edilmiş. Özür dilemek elbette güzel birşey. Ama sorumluları cezalandırmak çok daha yerinde bir davranış olurdu.”

Irak’taki durumun işgal güçlerinin itibar kaybetmesine neden olduğunu savunan bir başka gazete Saarbrücker Zeitung’da şu satırları okuyoruz:

”Bush, Blair, Rumsfeld ve Hoon istedikleri kadar özür dilesin... Ne derece samimi oldukları konusunda güçlü şüphelerin doğabileceği ihtimalini mutlaka hesaba katmak zorundalar. İnsanlar George Bush ve Tony Blair’in nedametine niçin güvensinler ki? Sözümona dünyayı güzelleştirmeyi kendine vazife edinen bu ikilinin politik amaçlarına ulaşmak için her türlü yalan dolanına daha önce de defaatle şahit olundu. Savaş nedeni olarak gösterilen, ama nedense bir türlü varlığı ispat edilemeyen Irak’taki kitle imha silahları konusu, bu örneklerden sadece biri. Son işkence skandalının ardındaki asıl skandal ise Bush ve Blair’in geçmişten bir türlü ders almamaları ya da almak istememeleri!”

Konu, Avrupa basınında da geniş bir şekilde ele alınıyor. Paris’te çıkan muhafazak Fransız gazetesi Le Figaro, Irak’ta olup bitenlerin, sadece bir ülkenin sorunu olmaktan çıktığını ve tüm dünyayı ilgilendirdiğini vurguladığı yorumunda şu görüşleri dile getiriyor:

”Öncelikle BM ve NATO’nun da dahil olduğu yeni bir stratejinin saptanması gerekiyor. Ayrıca Irak’ın tam bağımsızlığı için bir an önce dengeli bir geçiş süreci başlatılmalı. Tabi bunun için henüz geç kalınmadı ise... Hangi akımı temsil ederse etsin, radikal grupların Irak’ta zafer kazanması, gerek bölge gerekse Avrupa açısından vahim sonuçlara neden olabilir. Yani Bağdat’ta durumun normale dönmesi, aslında bizim de çıkarımıza olur.”

Irak’la ilgili son yorum, İspanyol El Mundo gazetesinden. Amerikan Başkanı Bush için ”kör” ifadesini kullanan gazete, işkence olaylarıyle El Kaide’ye ucuz yollu propaganda imkanı sağlandığını savunuyor:

”Bush’un körlüğü konusunda bir açıklama bulmak gerçekten de çok zor. Kendisine bilgi vermeyen, Dışişleri Bakanı Powell ile neredeyse hasım haline gelen ve partisi Cumhuriyetçiler safından çok az destek gören Savunma Bakanı Rumsfeld’i, Başkan Bush buna rağmen övmekten geri kalmıyor. Tabi bunun ardında seçim hesapları yatıyor. Oysa, Irak misyonunu şu aşamada kurtarabilecek yegane şey, Rumsfeld’i azletmek olurdu. Arap medyasında her geçen gün yeni işkence görüntüleri yayınlanıyor. Bu ise yeni sempatizan kazanma yolunda El Kaide için bulunmaz bir propaganda fırsatından başka bir şey değil.”

Türkiye’nin AB üyeliği sürecini ele alan sol liberal Avusturya gazetesi Der Standart da bu konuda pekçok soru işaretinin mevcut olduğunu belirtiyor:

”AB’nin Boğaz’a kadar genişlemesini savunanlar, sadece üyeliğin gündeme gelmesiyle bile Türkiye’de yapılan reformları saymakla bitiremiyor. Ancak Joschka Fischer gibi gerçek bir Avrupa vizyonuna sahip kişiler, bu tür küçük hesaplara takılıp kalmıyor. Polonya konusunda gösterilen başarı, Türkiye için de geçerli olabilir. Fischer ve onun gibi düşünenler için euro'ları saymaktan çok konunun stratejik boyutu önem taşıyor: Modern bir Müslümanlık anlayışına sahip ülkenin Birlik ortağı yapılmasının İslam dünyası üzerinde de büyük bir etkisi olacaktır: Hilalin altında demokrasinin yeşermesinin yanında istikrarsızlığın yol açabileceği tehlikelere karşı da bir tampon vazifesi görecektir. Ancak bu olumlu ve barışçıl düşünce pekçok soru işaretini de beraberinde getiriyor.”

Alman Frankfurter Rundschau gazetesi ise Çeçenistan’da Devlet Başkanı Ahmed Kadirov’un öldürülmesi sonrasında ortaya çıkan yeni durumu değerlendirdiği yorumunda şu tesbiti yapıyor:

”Burada sözkonusu olan bir diğer unsur da Avrupa’nın önemli bir partneri konumundaki Rusya’nın rolü. Avrupa’daki kurumların suskunluğu ve kişiler arasında varolan dostluk, Çeçenistan savaşı üzerindeki ipoteğe ister istemez Batı’yı da dahil ediyor.”

Almanya’nın büyüyen bütçe açığı nedeniyle zor durumda kalan ve koltuğunu kaybedebileceği öne sürülen Federal Maliye Bakanı Hans Eichel ile ilgili bir değerlendirme yapan Stuttgarter Nachrichten gazetesi, Başbakan Schröder’in bakanına verdiği desteği şöyle yorumluyor:

”Hans Eichel için nihayet güzel bir haber: Hükümet sözcüsüne bakılırsa, Başbakan Schröder, Eichel’in arkasında duruyor. Ya da önünde... Her neyse! Ancak Berlin’de şu anda hiç kimse, Hans Eichel’in yılsonuna kadar Maliye Bakanlığı koltuğunda oturabileceğine ilişkin bir kuruşluk bahse dahi girmeye cesaret edemiyor. Siyasi vaadlerin son kullanma tarihleri, günler yerine artık saatlerle sınırlı. Bu nedenle, bütçedeki açığın netlik kazancağı önümüzdeki Perşembe günü Eichel için ak koyun kara koyun belli olacak.”