1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.03.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Attila Azrak11 Mart 2004
https://p.dw.com/p/AbvP

Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa Birliği’ne 1 Mayıs’ta üye olacak ülkeler hakkında hazırladığı rapor ve yankılarıyla İran’ın nükleer enerji programını elen alan değerlendirmeler bugünkü Alman gazetelerin de yer alan başlıca konular...

Münih’te yayınlanan "Süddeutsche Zeitung" gazetesi, Avrupa Parlamentosu’nun 1 Mayıs 2004 tarihinde birliğe üye olacak ülkelerin bu süreçte vardığı aşamayı değerlendiren raporun sürpriz içermediğini öne sürüyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

"Raporda birçok çözülmemiş sorundan bahsedilirken, Avrupa Birliği uyum yasalarının uygulamaya geçirilmediği, ziraat sektörüne verilen sübvansiyonların doğru dağıtılmadığı, üretim çiftliklerinde hijyenik sorunlar yaşandığı ve rüşvetin önlenemediği, raporda anılan sorunlardan yalnızca birkaçı. Bu eleştirilerin hepsi de yerinde, yine de temelde Avrupa Birliği’nin genişlemesine karşı bir çıkış değil. Nitekim, Fransa ve Avrupa İstikrar Kriterleri‘ni yerine getirmediği için ortak para birimi Euro’yu ortadan kaldırmak da kimsenin aklına gelmiyor."

Aynı konuya değinen "Stuttgarter Nachrichten" gazetesi ise paniğe gerek olmadığının altını çiziyor. Yorum kısaca şöyle:

”Rüşvet, yolsuzluk, insan ticareti, basına sansür vesaire... Avrupa Parlamentosu’nun 1 Mayıs 2004’te birliğe üye olacak ülkeler hakkında hazırladığı uzman raporunda yer alan eleştiriler saymakla bitmiyor. Yine de birliğin genişlemesine yedi hafta kala ortaya çıkan bu durum paniğe kapılmayı da gerektirmiyor. Parlamentonun üye olacak ülkelere verdiği karnenin asıl hedefi, bu ülkeleri eğitmek: Estonya’dan Kıbrıs’a dek bu 10 ülkeye bu raporla açıkları gösterilmek isteniyor. Brüksel, Doğu Avrupa’da üretilen menşei belirsiz gıda ürünlerine yasak koyduğu zaman, işte o zaman bu raporda yer alan uyarılara somut bir önlem eklenmiş olacaktır."

Avrupa Birliği’yle ilgili bir başka yorum da Danimarka’nın büyük gazetelerinden birinde, "Berlingske Tidende" gazetesinde gözümüze çarptı. Kopenhag’da yayınlanan gazete, Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerine yer verdiği yorumda, Aralık ayında Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye görüşme tarihi vereceği yönünde önemli işaretler bulunduğuna değiniyor. Yorumda şu satırlar yer alıyor:

”Avrupa Birliği içinde Türkiye’nin birliğe üyeliğinin gündeme alınması konusunda eğilimler bulunuyor. Açık söylemek gerekirse, Türkiye’nin üyeliği önünde prensip olarak hiçbir engel bulunmuyor. Karşı gelenlerin ileri sürdüğü, Türkiye’nin islam ülkesi olduğu ve başka bir kültüre ait olduğu yönündeki iddialar, geçerli olamaz. Avrupa Birliği hiçbir zaman bir Hristiyan projesi değildi ve olmayacak da. Türkiye ise demokratik bir İslam ülkesi olarak az bulunur bir örnek. Her şey yolunda giderse, o zaman Türkiye batılı Avrupa ile islam dünyası arasında bir bağ oluşturmaya adaydır.”

Bugünkü gazetelerde yayınlanan yorumlarda ele alınan bir başka konuysa, İran’ın nükleer programıyla ilişkili endişeler. Bonn’da yayınlanan "General Anzeiger" gazetesi, İran’ın nükleer silahları kısıtlama anlaşmasıyla ilgili şu satırlara yer vermiş:

”İran’da dini lider kadrosunun gelecekte de atom bombası imal etmek isteği yönündeki işaretler artıyor. Geçtiğimiz sonbaharda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı uzmanlarının şartlı denetimlerine izin veren Tahran yönetimi, son parlamento seçimlerinden sonra güçlenince, tavrını da sertleştirdi. Avrupalılar, Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’a yaptırım uygulanmasının bu kez önüne geçebildiler, ancak İran’da uranyum üretiminin askerlerin elinde olmasının getirdiği endişeler, Avrupa’nın da yakında sabrının taşmasına neden olabilecektir.”

"Frankfurter Rundschau" gazetesiyse aynı konuyla ilgili yorumunda şunları yazıyor:

”Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndaki İranlı diplomatın, Avrupa Birliği’nden bu konuda daha çok destek beklediğini söylemesi, Tahran yönetiminin büyük siyasi bağlantıları anlamadığını gösteriyor. Ajansın, İran’a karşı ılımlı bir karar alması Avrupa Birliği’nin desteğiyle oldu. ABD köteği gösterirken, Avrupa, Tahran yönetimine karşı iyi sözler sarfediyor. Ancak son zamanlarda Avrupalılar da Tahran yönetiminin taktikleri karşısında daha dikkkatli davranmaya başladılar."