1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.06.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu8 Haziran 2004
https://p.dw.com/p/AbuT

BM Güvenlik Konseyi’nde Irak karar tasarısı konusunda dün varılan uzlaşma, ABD’nin "Genişletilmiş Ortadoğu Projesi" ve Almanya’da planlanan seçkin üniversiteler ile ilgili tartışmalar bugünün Alman basınında öne çıkıyor...

Frankfurt’ta yayınlanan Maerkische Zeitung, BM Güvenlik Konseyi’nden çıkacak bir kararın güvenlik durumunda önemli bir değişikliğe yol açmayacağı yorumunda bulunuyor:

"BM Güvenlik Konseyi’nde yeni bir Irak kararı çıkarılması şiddet sarmalının durmasını garantilemeye yetmeyecektir. Irak’ta güç devrinin öngörülen takvim içinde gerçekleşeceğini kimse önceden söyleyemez. 2005 yılı sonuna kadar kendi etkin güvenlik yapılarına kavuşacaklarına Iraklılar da inanmıyor. Ülkenin derin siyasi, etnik ve dini farklılıklar nedeniyle parçalanıp parçalanmayacağı sorusu da açıkta. Bu yüzden salı günü G-8 Zirvesi'nde savaş yanlıları ile karşıtlarının birbirlerinin sırtını sıvazlayıp barış çubuğu içmeleri için bir neden yok. Irak’ta yangın daha sönmedi."

Hannoversche Allgemeine Zeitung’un yorumunda ise Güvenlik Konseyi’nde yaşanan uzlaşmaya olumlu yaklaşıyor:

"Sonunda gecikmeli de olsa Atlantik’in iki yakası da düzeltmelere yanaştı. Amerikalılar söylene söylene de olsa uluslararası çizgiye geri döndü. Tek başına eylemlerle karanlık, tehlikeli bir dünyaya yelken açma dönemi umulur ki bitmiş olsun. Avrupalılar da homurdana homurdana da olsa yeni Irak’ın inşasına katılacak. Yeni bir dönemin şafağındayız. Tüm taraflar çaba gösterirse yeni Irak bir örnek haline gelebilir. Modernlik artı İslam artı refah artı adalet. Gerhard Schröder de bunu gördü ve politikasını buna göre yönlendirdi. Bu hem siyasi hem de ekonomik açıdan Almanya’nın yararına olacaktır."

ABD’nin "Genişletilmiş Ortadoğu Projesi" konusunda Weiden’da yayımlanan Der Neue Tag gazetesinde şu satırlar yer alıyor:

"Amerikan Başkanı Bush, Irak savaşı ile ve Ortadoğu sorununda İsrail’in tarafını tutması nedeniyle Arap dünyasında Amerika ve Batı karşıtı görüşleri artırdı. Mısır ve Suudi Arabistan bu eğilimden yararlanıyor. Bush’un Büyük Ortadoğu Projesi’ni, Arap dünyasını Batı değerlerine ve bakış açısına zorlamak olarak değerlendiriyor ve reddediyorlar. ABD de birbiriyle çelişen iki hedefin arasına sıkışmış durumda. Bir yandan bölgedeki otoriter rejimlerle petrol etrafında dönen çıkar ilişkilerini sürdürmek istiyor, diğer yandan ise Arap dünyasında köklü bir değişim gibi devrimci bir isteği gerçekleştirmek."

Essen şehrinde yayımlanan Neue Ruhr gazetesinde şu satırları okuyoruz:

‘’Devlet ve hükümet başkanları önümüzdeki haftalar için hep beraber bir ev tutup taşınsalar daha uygun olur. Normandiya Çıkarması anma töreni, Ronald Regan’ın cenaze töreni, Dublin’deki AB - ABD zirvesi, ardından ay sonunda İstanbul’daki NATO zirvesi. Hoşçakal, yarına görüşürüz! Anlaşmazlıkları aşmak için bol bol zaman var. Böyle olması da iyi. Barış ve özgürlüğü savunmak sözkonusu olduğunda birlik ve ortak değerlerin önemini anlamak için belki de Normandiya Çıkarması anma törenine ihtiyaç vardı. Görüş ayrılıkları ve uyumsuzluğu gidermek için daha uygun bir zaman hiç olmamıştı, çünkü bundan kaçmak şu an mümkün değil."

Almanya’da aylardır tartışılan seçkin üniversiteler konusunda Berliner Zeitung’da şu yorum yer alıyor:

"Almanya’da bir Harvard hiç olmayacak. Alman Eğitim Bakanı’nın açıkladığı, federal devlet ve eyaletlerin on elit üniversite ve onlarca eğitim merkezi için sağlayacağı 1 milyar 900 milyon euro, Harvard Üniversitesi’nin yıllık bütçesini bile bulmuyor. Kaldı ki Harvard 18 milyar dolarlık dernek sermayesine sahip. Yine de federal devlet ve eyaletlerin seçkin üniversiteler için sonunda ortak finansmana yanaşmaları iyi olur. Gelen işaretler doğru yönde. Buna rekabet denir. Ancak Sosyal Demokratlar’ın başlangıçta hayal ettiği gibi Almanya’da parmakla gösterilen bir üniversite olmayacak. Rekabetin kurulamaması tehlikesi büyük. Çünkü federal devlet bir eliyle para verirken diğer eli frende."

Alman Stern dergisinin Türkiye’nin AB üyeliği konusunda yaptırdığı anketin sonuçları da ilgi çekici. Forsa kamuoyu araştırmaları kuruluşunun 24-25 Mayıs tarihleri arasında 1005 kişinin katılımı ile yaptığı ankete göre Almanlar’ın yüzde 45’i Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istiyor. Karşı olan yüzde 34’lük kesim ise Hristiyan Birlik partilerinin önerdiği ayrıcalıklı ortaklıktan yana. Ankete katılanların yüzde 20’si ise Türkiye’nün AB üyeliğine tamamen karşı çıkıyor. Yüzde 58’lik kesim, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin AB’ye girmesinde sakınca görmüyor.