Presseschau

Roma’da yayımlanan sol liberal La Repubblica gazetesi, ABD’nin Teksas Eyaleti’ndeki Fort Hood Askeri Üssü’nde cinnet geçiren, yakında Irak’a gönderilmesi planlanan Müslüman kökenli asker psikiyatrın, 13 askeri öldürmesini, 30’unu ise yaralamasını yorum sütunlarına taşıyor:

“Terörizmin ve ABD’ne duyulan öfkenin gölgesinde dünkü saldırı hemen bir terör saldırısına benzetildi ancak saatler geçtikçe bu ihtimal azaldı. Ülkeyi bir dehşet sardı. Federal Soruşturma Dairesi FBI saldırının terörist nedenlerle işlenmediğini dile getirse de, Arap kökenli asker psikiyatr, soruşturmanın ve polemiklerin bu yöne kayması için gerekli malzemeyi sağladı. Saldırı önemli bir gerçeği gösteriyor: Irak Savaşı’nın başladığı tarihten bu yana yedinci kez bir Amerikan askeri, bir başka Amerikan askeri ya da askerlerini öldürüyor. Bu neredeyse gündelik hayatın bir parçası oldu.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin dinî özgürlükler konusunda aldığı son karar, Avrupa basınında konu olmaya devam ediyor. Mahkeme, okul dersliklerinde haç işaretleri bulunmasının "öğrencilerin din özgürlüğünü ihlal" niteliği taşıdığına hükmetti. İspanyol El Pais gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İtalya ve Almanya’daki Katolik bölgelerinde tepki çeken kararının çok büyük bir anlamı var. Bu karar Avrupa’daki hükümetlere, yasaları yapanlar olarak, insan haklarıyla ilgili konularda nasıl hareket etmeleri gerektiğini gösteriyor. Yasalar yapılırken, bunların politik ve ideolojik olarak farklı biçimde yorumlanması mümkün olamaz. İtalyan hükümeti, haçın dini anlamını önemsemeyerek, bunun hümanizm yönünü göstermeyi denedi. Bu onların işine yaramadı. Hakimler haçın dini bir sembol olduğuna dikkat çekerek, okullarda çoğulcu ve çok yönlü eğitimin önünde engel, devletin din ya da mezheplerle ilgili konularda tarafsız olmasını öngören prensibi de ihlal ettiğine hükmetti.”

İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung’sa Alman Ordusu’nun Afganistan misyonunu mercek altına alıyor. Gazetenin yorumu şöyle:

“Almanya’da Afganistan’la ilgili tartışmalarda hep, Afganistan’da bir savaşın içinde olup olmadığı sorusu tartışılıyor. Oysa Almanya Afganistan’da bir başka ülkenin ordusuna karşı savaşmıyor, tam tersine BM misyonu ile bağlantılı, Taliban ve El Kaide’ye karşı yürütülen uluslararası bir ittifakın içinde yeralıyor. Devletlerarası hukuka bakılırsa, bu ‘silahlı bir çatışma.’ Aslında her ikisi de anlaşılır. Bir tarafta bunun yasal olarak adının konulması, diğer yandansa bu misyonun insani yönünün altını çizen ülkelerin çabaları. Bu diyalog gerginlikten uzak, rahat bir ortamda yürütülse daha iyi olur.”

Amerikan otomotiv devi General Motors'un ekonomik kriz yüzünden zor duruma düşen bünyesindeki Alman Opel şirketini satmaktan vazgeçme kararıyla ilgili yorumlar ön planda. Gazeteler yorumlarında kararın yol açabileceği sonuçları mercek altına alıyor.

Bielefeld’de yayımlanan Neue Westfaelische Zeitung General Motors’un Opel’i Avusturya-Kanada ortaklığındaki Magna şirketine satmaktan sürpriz biçimde vazgeçmesini şöyle yorumluyor:

„Amerikan General Motors'un Opel’i satmaktan vazgeçme kararı, Alman politikacılara vurulmuş bir tokat. Ancak bu büyük yenilginin acısını en çok Opel çalışanları ve sendikalar çekecek. İşçi çıkarılması ve Almanya’daki tesislerin kapatılması söz konusu. Üstelik bu kararların tamamı Rüsselsheim’da değil, Washington ya da Detroit’te alınıyor. Bu koşullarda Opel çalışanları haklarını istemekte ısrar etmeliler.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ayhan Şimşek