1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

03.02.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu3 Şubat 2004
https://p.dw.com/p/Abvq

Alman gazetelerinde bugün farklı konular göze çarpıyor. ABD’de bugün sunulacak 2005 yılı bütçe tasarısı, Avrupa’ya sıçradığı düşünülen kuş gribi, Pakistan’ın Kuzey Kore’ye nükleer teknoloji satması ve bunun yankıları önemli birkaç konu başlığı...

Alman gazetelerinin çoğu, dünyadaki ekonomik gelişmeleri etkileyecek olan ABD’deki bütçe açığına değiniyor. Süddeusche Zeitung gazetesi Marc Hujer imzasıyla yayınlanan yorumda, Georg Bush’un Bill Clinton’dan iyi durumda devraldığı hükümetin aşırı borçlanmasına Bush’un izlediği yanlış politikaların neden olduğu yazılıyor. Yorum şöyle devam ediyor:

”Bush, Clinton’dan hükümeti devraldığında kasalar doluydu. Daha sonra zenginlerden alınan vergileri indirmesi, yeni bakanlıklar kurması ve Irak Savaşı aşırı borçlanmayı beraberinde getirdi. Ancak Bush, babasının yaptığı hatayı yapmadı. Kurnaz davranarak dışarda savaşa giderken, ülkesindeki insanları da ödüllendirdi. Maddi durumu iyi olmayanlar için sağlık sisteminde değişikliklere gitti ve istihdam alanında hükümet desteğini arttırdı. Ancak bu arada bütçe açığı o kadar büyüdü ki, 521 milyar dolar gibi uluslararası para fonunu bile kaygılandıracak bir seviyeye ulaştı.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yayınlanan başka bir yoruma göre ise Washington’un bütçe açığını önümüzdeki beş yıl içinde yarıya indirme konusunda hedeflediği politika yanlış. Yorumda, Bush’un, vergileri yeniden düzenleme, askeri ve güvenlik harcamalarını kısıtlama yerine borçlanmaya gitmesi eleştiriliyor.

"520 milyar dolar, Amerika gibi süper bir gücü bile kaygılandıracak yüksek bir miktar. Aslında önemli olan bütçe açığının miktarı değil, nasıl meydana geldiği. Bush, önümüzdeki seçimlerde oy kaybına uğramamak için yasalarda değişikliğe gitmeyip, borçlanmayı tercih ediyor. Ancak bu politika tüm ekonomik gelişmeleri olumsuz etkiyeyecek.”

Alman basınında yer alan bir diğer konu da dün Tayland tatilinden dönen Alman bir turistin kuş gribi şüphesiyle hastaneye kaldırılması. Ostsee Zeitung adlı gazetede yer alan bir yoruma göre, kuş gribi şüphesinin Almanya’da görülene kadar çok ciddiye alınmadığı yönünde. Gazete, ”Uzak doğudan gelen haberlere, resimlere baktıkça bize çok uzak olduğunu sanıyorduk, ancak kesinleşmese de ortaya çıkan ilk vakayla tehlikenin ne kadar yakınımızda olduğunu bir kez daha anladık, dünya küçük” diye yazıyor. Ve şöyle devam ediyor:

”Hemen paniğe kapılmaya gerek yok, ancak Çin nüfusunun tüm Afrika nüfusundan bile fazla olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, durumun ciddiyetini bir kez daha anlayabiliriz. Şimdiye kadar hemen hemen bütün grip virüsleri zaten Çin’de ortaya çıktı ve oradan yayıldı. Çin’de bu sorun çözülmediği sürece tehlike her yerde olabilir.”

Potsdam’da yayınlanan Maerkische Zeitung gazetesi ise kuş gribi şüphesi yüzünden paniğe kapılmaya gerek olmadığını yazıyor:

”Evet şu an Uzakdoğu’da yaşananlar bize geçtiğimiz yılki SARS salgınını hatırlatıyor, onun için endişeleniyoruz. O zamanlar da uzak doğudaki devletler, tehlikeyi gizlemeye çalışmışlar, bu da salgının boyutunu arttırmıştı. Ama Almanya’da büyük bir kuş gribi tehlikesi yok. Hem Tayland’dan geri gelen Alman turistte de kuş gribi virüsüne rastlanmadı. Üstelik böyle bir tehlike söz konusu olduğunda da Almanya hastalıkla mücadele edebilecek güçte.”

Bugün Alman gazetelerinde yer alan ve Türkiye’yi de ilgilendiren konulardan biri de Konya’da çöken bina. Enkaza dönüşen binadan fotoğrafların yer aldığı haberlerde Türkiye’de inşaat sektörüne ait denetimlerin yetersizliğinden söz ediliyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung’a göre:

"Bina çökmesiyle ilgili haberler Türkiye’den sürekli geliyor. Çoğu kötü inşa edilmiş ve kontrol edilmeyen binalar. Daha geçtiğimiz Cumartesi İstanbul’da iki bina çökmüş ve altı kişi ölmüştü. Haziran ayında çöken bir yurtta da on çocuk yaşamını yitirmişti. Hepsinde de sebep aynı: Kötü inşa edilmiş binalar"

Alman basınında bugün geniş yer verilen konulardan bir diğeri de Pakistan nükleer programı kurucusu Abdülkadir Han’ın, Kuzey Kore, İran ve Libya’ya nükleer teknoloji sattığını itiraf etmesi. Münih’de yayınlanan Tageszeitung gazetesi, Amerika’nın Pakistan politikasını ve Müşerref’in Abdülkadir Han’ı gözden çıkarmasını eleştiriyor.

”Dünya, birçok Avrupalı politikacının iddia ettiği kadar karmaşık değil aslında. Örneğin Georg Bush, devletleri iyi ülkeler ve tehlikeli ülkeler diye ikiye ayırıyor. Şu sıralar Pakistan, ABD ile birlikte çalıştığı için iyi ülke, daha doğrusu iyi bir diktatörlük. Saddam’a saldırmak için sadece ”iddialar” yeterken, Pakistan’ın ABD’nin düşmanlarına silah satması sorun bile yaratmıyor. Bu arada, Müşerref’in Abdülkadir Han’ı, sanki Libya ve İran’a bilgileri tek başına satmış gibi yalnız bırakması da cabası. Ama karmaşık düşünmeye gerek yok. İyi ülkeler var, kötü ülkeler var.”

Financial Times gazetesinin Almanya baskısı da Pakistan’ın nükleer programının kurucusu Abdülkadir Han’ın istifasına değiniyor bir yorumunda. Pervez Müşerref’in ABD’nin gözüne girmek için Han’ı harcadığını yazan gazete, Müşerref’in kendi ülkesinde halkıyla ters düşttüğüne dikkat çekiyor.

"Pakistan’da Abdülkadir Han ulusal kahraman olarak kutlanırken, Pervez Müşerref, Han’ı harcadı. Bu, tarihe ABD’nin başarısı olarak geçecek. ABD, haydut ülkeler olarak adlandırılan İslami bir ülkeyi dize getirdiği izlenimi yaratarak başarısını kutluyor. Ama Amerika’nın politikası daha ne kadar tutar Allah bilir, çünkü ABD, Müşerref’i bu kadar kullanmakla ne ona ne de kendisine iyilik etmiyor. Müşerref’in iktidardan ayrılması en başta ABD’nin işine gelmez.”