1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.12.2009 - Alman basınından özetler

1 Aralık 2009

Bügünkü Alman gazetelerinin yorum sütunlarında bugün yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması’yla, İsviçre’de düzenlenen referandumla minare inşa edilmesinin yasaklanması geniş biçimde ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/KmYY

Süddeutsche Zeitung gazetesi İsviçre’deki halkoylamasında kabul edilen minare yasağının şu sözlerde değerlendiriyor:

“İsviçre referandumundan polemik yaratacak şu sonuç çıkartılabilir: En iyi Müslüman göze batmayan Müslüman’dır. Ne yazık ki Almanya ya da Fransa’da benzer soruyla bir referandum düzenlense sonuç farklı olmazdı. İsviçre’nin özellikle kırsal bölgelerinde, yani en az Müslüman’ın yaşadığı yerlerde minare yasağına destek çıktı. Yani Müslümanlardan korkmak için Müslümanlara gerek yok aslında. Bu ne yazık ki Avrupa genelinde bir fenomen. Oysa İsviçre’de yaşayan Müslümanların çoğunluğu liberal ve Müslüman göçmenlerin çoğunluğu Kosova, Bosna-Hersek ve Makedonya’dan. Yani bu ülkeler bir gün AB üyesi olabilir ve böylelikle nüfus çoğunluğu Müslüman olan ülkeler birliğin bir parçası olacak. Ancak Avrupa İslam ile yeni bir ilişki kurmak için o günün gelmesini beklememeli.”

Sachsische Zeitung gazetesi ise İsviçre referandum gün ışığına çıkarttığı İslam korkusuna odaklanıyor:

“Muhafazakâr politikacılar korkuların ciddiye alınması gerektiğini söylüyor. Peki, ‘ciddiye almak’ ne demek? Bu akıl dışı korkular artık siyaseti mi belirleyecek. Yabancı olunan her şey yasaklanacak mı? İnsanlara nasıl giyinecekleri ve nasıl hareket edecekleri dikte mi ettirilecek? Minareler ve cami görüntüleri kentlerimizden silinecek mi? Yani İran’a hoş geldiniz mi diyeceğiz?”

Tageszeitung gazetesi de Almanya’da tıpkı İsviçre’deki gibi sorunlar yaşandığına dikkat çekiyor:

“Almanya’da da İslam’a kin besleniyor. Tek çözüm yolu sorumluluk sahibi siyasetçilerin, yayıncıların ve Avrupalı Müslümanların konuyu açıkça tartışmalarıdır.”

“Tebrikler İsviçre” başlığıyla Kölnische Rundschau gazetesinde yer alan yorumdaysa şunlar ifade ediliyor:

“İsviçre minare yasağı ile nihayet Türkiye’nin düzeyine ulaştı. Zira Türkiye’de kilise inşa etmek ancak bir dizi utanç verici koşullarla mümkün olabiliyor. İsviçre Anayasa’sına bu yasağın dâhil edilmesi inanılmaz bir durum. Kızılhaç ve BM gibi örgütlerin merkezlerine evsahipliği yapan ve dünya ticaretinden, turizmden ve ticaretten para kazanan ve yaşayan bir halkın bu yönde oy kullanması inanılacak bir durum değil.

Frankfurter Allgemeine gazetesindeyse Lizbon Antlaşması’nın, Avrupa Birliği’nde referandumlarda çıkan hayırlarla gölgelenen uzun soluklu reform çabalarında önemli bir dönüm noktası teşkil ettiği belirtiliyor ve şu yorum aktarılıyor:

“AB'de daha güçlü liderlik ve bununla birlikte Avrupa’nın dünyada gittikçe büyüyen siyasi önemi anayasalarla ya da darbelerle sağlanamaz. Avrupa’da güçlü liderlik ancak Avrupalı devletlerin hedeflerine birlikte ulaşılabileceği bilinci arttıkça güçlenebilir. Bu ise sürekli bir öğrenme süreci demek. Bu süreç bir antlaşma ya da anayasa ise kısaltılamaz.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Değer Akal

Editör: Ahmet Günaltay