1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.10.2009 - Avrupa basınından özetler

1 Ekim 2009

Avrupa basını, 60’ıncı kuruluş yıldönümünü kutlayan Çin Halk Cumhuriyeti’ni mercek altına alıyor. Yorumlarda Çin’de yaşanan değişime dikkat çekiliyor.

https://p.dw.com/p/JvVQ
Fotoğraf: AP

İspanyol ekonomi gazetesi “Expansion”, Çin’deki komünist iktidarın en başlarda halka açlık, sefalet, ölüm ve vahşi bir totalitarizm sunduğunu, ancak özellikle son 30 yıl içerisinde rejimde olumlu bir değişim görüldüğünü yazıyor ve yorumuna devamla şu görüşleri savunuyor:

“ (…) Çin, ülkedeki etnik grupların siyasi birliğini ve kadın-erkek eşitliğini sağladı, ayrıca azımsanmayacak derecede satın alma gücü olan ve gittikçe daha da gelişen bir orta sınıf yarattı. Ekonomik krize karşı ise Çin adeta bağışıklık kazanmış bir ülke. Ama başarması gereken en önemli şey, kişisel özgürlükler. Pekin Yönetimi’nin verdiği teminatların tersine insan hakları konusunda sadece küçük ilerlemeler görülüyor. Çin, demokratik açılıma doğru kaplumbağa hızıyla ilerliyor.”

Paris’te yayımlanan muhafazakar eğilimli “Le Figaro” gazetesinin yorum sütunlarında, Çin’in kuruluşunun 60’ıncı yılına ilişkin şu değerlendirme yer alıyor:

“Tienanmen Meydanı’nda düzenlenen kuruluş kutlamalarında göze çarpan tanklar ve füzeler, yeni bir süper gücün yavaş yavaş yükselişini ve dünyadaki rolünü güçlendirişini gözler önüne seriyor. Güncel gelişmeler ise adeta bir katalizör görevi görüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin çöküşü, Avrupa’nın tutukluğu ve küresel ekonomik kriz, Çin Halk Cumhuriyeti’nin dönemin süper gücü olmasına zemin hazırlıyor. Diğerlerinin başarısızlığı, Çin’in başarısının önünü açıyor. Çinliler ülkelerinin uluslararası arenadaki değerinin farkında ve bunu kullanmak konusunda da oldukça kararlılar.”

Sol liberal eğilimli Danimarka gazetesi “Information”da ise Çin’in kuruluş yıldönümünün 60’ıncı yılına ilişkin şu satırlar göze çarpıyor:

“Komünist partinin iktidarını koruyabilmesini sağlayan ideoloji değil, bilakis parti yönetiminin aşırı dozda kontrolü, her tür muhalefetin bastırılması ile birleştirmesi neticesinde ortaya çıkan bir sonuç. Parti çok büyük zorluklarla karşı karşıya. Bunlar arasında, yolsuzluk, iktidarı kötüye kullanma, çevre sorunları, kırsal kesimlerdeki işsizlilik ve ülkede hala mevcut olan yoksulluk bulunuyor. Bizzat Komünist Parti tarafından yazılan anayasada, Halk Cumhuriyeti’nde iktidarın halka ait olduğu yazılı. 60 yıl sonra, artık partinin kendi verdiği sözleri tutma zamanı gelmiştir.”

İtalya’nın önde gelen günlük gazetelerinden “La Repubblica” ise, seçimler ertesinde Almanya’da siyasi partilerin lider kadrolarının birbiriyle ilişkilerinde daha rahat ve açık olacağını öngörüyor. Yorumun devamını okuyoruz:

“Sosyal Demokrat Parti, partide sol değişim için “Wowi”ye, yani Klaus Wowereit’a bakıyor. Partinin efsanevi lideri Willy Brandt, alkole ve kadınlara eğilimi nedeniyle “Brandy” diye anılıyor. “Guido”, yani Westerwelle, merkez sağın yükselen yıldızı ve Rolling Stones’un ünlü şarkısına atfen “Angie” ile de Başbakan Angela Merkel kastediliyor. Brandy, Wowi, Angie ve Guido. Almanya gittikçe önyargılardan arınmış bir ülke haline geliyor. Siyasi kabareciler, iki büyük siyasi kanadın, merkez sağ ile sosyal demokrat solun liderliğini yapma konumunda olan iki dinamik homoseksüel politikacının, Westerwelle ile Wowereit’ın geleceği yönlendireceğini öngörüyorlar. Bu ise azınlıklara karşı hoşgörüsüzlük, kin ve nefret duygularının yayıldığı bir Avrupa’da kötü bir gelişme olmaz."

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Beklan Kulaksızoğlu