1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.03.2010 - Avrupa basınından özetler

1 Mart 2010

Şili'deki deprem, hafta sonunda orta Avrupa’yı etkisi altına alan kasırga, borç rekortmeni Yunanistan’ın Euro Bölgesinde yol açtığı kriz ve İngiltere’deki seçim kampanyası, Avrupa basınında öne çıkan başlıca konular.

https://p.dw.com/p/MEsQ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

İtalyan La Stampa gazetesi'nden Şili depremini konu alan bir yorumla başlıyoruz basın turumuza:

“İki ayda, iki afet. Önce, 150 bin kişinin öldüğü ve ülkeyi sosyal kaosa sürükleyen Haiti depremi. Şimdi de depreme daha iyi hazırlıklı olmasına rağmen merkez üssüne yakınlığı dolayısıyla çok ağır maddi hasar gören Şili. 2010 yılının trajik afetler takvimi uluslararası yardım kuruluşlarını zor durumda bıraktı. Dünya devletleri alışıldık yardım mekanizmasını derhal harekete geçirdi ama Şili ve Haiti'ye aynı anda yeterli yardımın ulaştırılıp ulaştırılamayacağı belli değil. Öncelikle afet sonrası ve yeniden imar açısından hayati önemdeki küçük yardım kuruluşları şimdiden çökmenin eşiğine geldi."


Paris'te yayımlanan Liberation adlı Fransız gazetesi yorumunda devletin tabii felaketlerdeki rolüne değiniyor:

“Kasırga, son yirmi yıldır neo liberalizm tarafından adı kötüye çıkarılan devletin işler vaziyette olduğunu gösterdi. Aynı dersi bir kez de dünyanın öbür ucundaki Şili'den aldık. Port–au-Prince'dekinden çok daha şiddetli, korkunç bir deprem. Depremin bilançosu küçümsenemez, ama Haiti'dekinin üçte biri kadar hasar verdi. Aradaki fark, hayat seviyesi kadar, mimari ucubeliklere izin vermeyen ve kurtarma çalışmalarını organize edebilen istikrarlı ve yetenekli devletten de kaynaklanıyor. Şilililer, Fransızlar gibi çok sayıda işinin ehli memurlarının olmasına ne kadar sevinseler azdır.”


Basın özetlerine komünist Fransız gazetesi Humanite'nin yorumuyla devam ediyoruz. Yorumun konusu, Yunanistan'ın rekor düzeyde borçlanması yüzünden Euro bölgesinin krize sürüklenmesi:

“Avrupalılar bir kez daha, Avrupa'nın, daha doğrusu neo liberalizmin tellallığını yapan sirenlerin tatlı melodisine kandılar. Ve fareli köyün kavalcısının peşinden giden çocukların akıbetine uğradılar. Almanya Başbakanı Angela Merkel euronun, on yıllık Avrupa Para Birliği tarihinin en ağır krizine sürüklendiğinden söz ediyor. Yunanlar vesayet altına alınıyor. Demokrasi kavramını icat eden ülke açısından hiç de hoş bir manzara değil.”


Budapeşte'de yayımlanan sol liberal Macar gazetesi Nepszabadsag. Yunanistan'daki mali krizin ışığında, orta ve doğu Avrupa ülkelerinin ortak para birimine kavuşma gayretlerini değerlendiriyor:

“Konu, Brüksel'in şu veya bu nedenlerle kimi ortak para biriminin uzağından tutmak istediği değil, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristan'ın Euro için acele edip etmedikleri, olmalı. Çek Cumhuriyeti hiç niyetli değil. Polonya oldukça temkinli. Macaristan da görünüşe göre, pek onlardan farklı düşünmüyor. Bu üç ülke arasında, euro olmadan da, para politikasında manevra kabiliyetini koruyarak sıhhatli ekonomi politikaları uygulanıp uygulanamayacağı hususunda konsensüs sağlanması gerekiyor. Özetle, işin aceleye getirilmesi için hiçbir neden olmadığı söylenebilir. Önce aradaki ekonomik fark kapatılır sonra euroya geçilir.”


Basın özetlerine İngiliz The Times gazetesinin, İngiltere'deki seçim kampanyasını konu alan yorumuyla son veriyoruz.

“İktidardaki İşçi Partisi ile aralarındaki oy farkının iki puana düşmüş olmasına rağmen İngiliz muhafazakarlarının paniğe kapılmasına lüzum yok. Muhafazakâr Parti Genel Başkanı David Cameron, ülkenin içinde bulunduğu durumun isabetli bir analizini çıkardı. Başbakan ve İşçi Partisi lideri Gordon Brown ise vizyonunu henüz kamuoyuna ayrıntılarıyla anlatmış değil. Brown şimdilik, muhafazakarların ülkeyi yönetme yeteneğinden kuşkulu olduğunu göstermekle yetiniyor. Cameron, başbakan olabileceğini bize gösterdi. Sırra şimdi, neden başbakan olmak istediğini göstermesine geldi.”


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay


Editör: Murat Çelikkafa