1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Sanat

Şebnem Sönmez: Gezi güç kazandıran bir direnişti

7 Haziran 2017

Türkiye’de oyunculuğa ara vermek zorunda kalan Gezi’nin sembol isimlerinden Şebnem Sönmez, Berlin'de oyunculuk eğitimi vermeye başladı. Sönmez, Gezi'nin dördüncü yılında DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/2eGtV
Şebnem Sönmez - türkische Schauspielerin
Fotoğraf: Privat

Oyuncu Şebnem Sönmez, ocak ayında neden “Son oyunumu oynadım” diyerek Türkiye’de oyunculuk hayatına ara vermek zorunda kaldığını, Gezi’nin dördüncü yılında neler hissettiğini, “Gezi baştan sona FETÖ tezgâhı” iddiaları hakkında ne düşündüğünü DW Türkçe'ye açıkladı.

Yönetmen Mustafa Altıoklar ve oyuncu Vedat Erincin tarafından Berlin'de kurulan oyunculuk okulu B'ACT Academy’nin eğitmen kadrosuna katılan Şebnem Sönmez’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

DW Türkçe: Artık Berlin’de misiniz?

Şebnem Sönmez: Hem evet hem hayır. Kendi ülkem dışında, dünyanın hiç bir ülkesinde sürekli bir yaşam için bulunmuyorum. Mesleğimi icra edebilmek için Berlin'e gelip gideceğim.

DW Türkçe: Dünyanın kültür, sanat başkentlerinden Berlin’de sizi etkileyen, düşündüren ne oldu?

Şebnem Sönmez: Kültür Karnavalına denk geldim, olağanüstüydü, gerçekten bir kültür şehri burası, küçük bir çiçekçi, minicik bir marketin önündeki heykelden tarif etmek bir şehri ne güzel. ‘Müzenin arka sokağından sola dönerseniz benim eve gelirsiniz’ demek ne güzel bir şeydir. Sokakta insanların çalgı çalması, insanların karşısında oturup biralarını ya da sadece nefeslerini yudumlamaları ne güzel bir şeydir. İnsanlar dans ediyor ve ben görmemiş gibi aval aval bakıyorum. İstiklal Caddesi'nde bir müzisyen şu anda rahat bir şekilde müzik yapıyorsa ona da aval aval bakıyorum. Çünkü orada onu yapmak aşırı zor burada bunu yapmak aşırı kolay. İkisi arasında gidip geliyorum ben…

DW Türkçe: Ocak ayında, Türkiye’de son oyununuzu oynadığınızı duyurdunuz. Bu kararı almak ve duyurmak nasıl bir duygu?

Şebnem Sönmez: Acı. Üstünden biraz vakit geçtiği için, o büyük acıyla konuşmayacağım için memnunum şu anda. Ülkedeki bütün katmanlarda, eğitim seviyelerinde, sokaklarda, plazalarda büyük bir yozlaşma yaşıyoruz. Sendikada görevliyken uğraşmaya, sendikayı muhalif görüp iş vermemeye başlamışlardı. Gezi ile birlikte bir kara liste oluştu ve biz bazı arkadaşlarla listenin başındaydık, yapacak bir şey yok onlar öyle uygun görmüşler bizi ilk üçe yazmışlar. İş vermeyerek cezalandırdılar, bununla bizi terbiye etmeye çalıştılar. Biz bunlara rağmen yaşarız dedik, namuslu namuslu işimizi yapmaya çalıştık.

DW Türkçe: Mümkün olmadı mı?

Şebnem Sönmez: ‘Hiç bir şey' söyleyen metinler elbette benim gibi birine ‘hiç' ifade eder. ‘İstediğin oyunda oynamazsan asla oynama' ilkesiyle buralara gelen biri olduğum için beni herhangi bir oyun motive etmez. Bu benim için çok net şu anlama geliyor: seks yapmak için biriyle beraber olmak. Ben böyle biri değilim. Ben âşık olmadan sevişemem, âşık olmam lazım. Oyunlar ticari olmaya başladı. Var olan metinleri daha iyi bir hale getirmeye, oldurmaya çalıştık. Oldu, ama bu sefer de oyuncu, yapımcı, ‘şöyle oynarsak bize şöyle denir' kaygıları yaşandı. Sansüre girmeye başladı…

DW Türkçe: Sansürlü sanat ne kadar sanat?

Şebnem Sönmez: Olamaz ama oluyor. Zaten diziler güdümlü, devlet, hükümet hangi doğrultuda toplumu yetiştirmek, değiştirmek istiyorsa onlara evet diyor. Tiyatro ise eser üzerine davranılan aktif bir sanat. Shakespeare'in yazdığı bir şeyi tabii ki sekiz saat oynayamazsınız ama omurgasını almadan sekiz saati iki saate indirirsiniz. Ana tema ‘olmak ya da olmamak', hiçbir zaman çıkarılamaz. Belkemiğini çıkarırsanız metinden o zaman bir ‘hiç' söylemiş olursunuz. ‘Taşlanacağız, polis basacak, valilik durduracak' korkusuyla bu yapılır oldu. Kaygılar yersiz değil, hurafe değil ama sanat inat için yapılır zaten aksi takdirde yapılan sanat değildir, tiyatro hiç değildir. Kanatlarımız kesildi, dillerimize biberler sürüldü ama yapıyoruz işte buraya geliyoruz gidiyoruz, ülkemizde kendi öğrencilerimizle çalışıyoruz. Biz kendi küçük atölyelerimizde, onların görmeyeceği kadarını yapıyoruz ama biz de yaygınız, hiç yok da değiliz.

Şebnem Sönmez ile 3 Soru 3 Cevap

DW Türkçe: Gezi’nin sembol isimlerindensiniz. Geriye baktığınızda neler düşünüyorsunuz?

Şebnem Sönmez: Bütün ülke 21 gün gözü açık en istediğimiz rüyayı gördük. 21 gün tam bir kuluçka süresi, 21'inci gün bizi oradan kazıyarak çıkardılar. Çok genç çocuklar kaybettik, çok üzgündük, boynumuz büküktü. Ama ‘Her yer gezi her yer direniş’ her yere yayıldı. Gezi kendi haklarını savunma açısından insanlara bireysel güç kazandıran önemli bir direniş, hala devam ediyor. HES'ler için köylüler, herhangi bir yurtdışı parmağı olmaksızın, dereyi korumak için direniyor. Ama hemen özeleştiriye geçmek istiyorum. O vakitten sonra kendimize daha çok baktım. Dilin güzel değilse arzu ettiğin ne kadar güzel olursa olsun onu alamazsın. Güzele erişmek için senin de güzelleşmen gerekir. Dilimizi güzelleştirmemiz gerekirdi.

DW Türkçe: Kimi kastediyorsunuz?

Şebnem Sönmez: Barış isteyenlerin yüzlerinin çirkin olmamasını istiyorum. Gandi'nin dediği gibi sıkılmış yumruklarla tokalaşamazsın. Barış zaten kavga ettiğin kurum, mercii ile anlaşmaya gönülden evet deme hali değil midir? Kızgın, öfkeli, hakarethamiz söylemlerle istenmez barış. Bu demek değildir ki diğer tarafı meşrulaştırıyorum, asla, zalimin zulmünü kendine kesinlikle baki tutarak, zalimdir, zulmetmiştir, hala zulmetmeye devam ediyor ve sesim çıkacak ama ben mahalleli ağızıyla konuşmayacağım, ben horoz dövüşü yapmak istemiyorum.

DW Türkçe: Türkiye basınında 15 Temmuz darbe girişimi hakkındaki iddianame “Gezi’nin baştan sona FETÖ tezgâhı olduğu ortaya çıktı” başlıklarıyla yer aldı…

Şebnem Sönmez: Çok kolay bir suç atma hali. Özür dileyerek şu kelimeyi kullanmak istiyorum: Çok ahmakça. Buna kim inanır? ‘Yahu nasıl olur da asla aynı kefeye giremeyecek iki şeyi bir arada tutarlar' diye şaşırarak dinlediğim bazı açıklamalara bir bakıyorum ki bir kesimi hiç muhatap almayarak kendi kesimlerine söylüyorlar. “Şu tarihte şunu söyleyen siz değil miydiniz?' diye belgeler koysak cevap bile verilmiyor sadece içeri atılıyor insanları. Kendi tabanlarını genişletmek için yapılıyor ve ülkenin son derece aydınlık olmasını isteyen insanlarına karşı kutuplaşma yaratılıyor. Korkunç bir çıkmaz, kısırdöngü içerisindeyiz.

DW Türkçe: Endişeli misiniz?

Şebnem Sönmez: Endişeyle yaşanmaz, sırtında kenelerle, pirelerle yaşayan biri değilim. Bir gün öleceğiz ve son anımın, son cümlemin ‘Güzeldi ya’ olmasını istiyorum. Güzel yaşayabilmem için benim çirkin şeyler yapmamam, söylememem lazım. İyi, doğru ve güzelin peşindeyim, menzile doğru, daha temiz, daha güzel, daha doğru bir kadın olmaya çalışarak yürüyorum.

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal