1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin'in para politikası

Kerstin Lohse11 Ekim 2004

Çin Halk Cumhuriyeti dev nüfus potansiyeli ile bir yandan kalite farkını kapattığı ürünleriyle dünya pazarlarını bir bir ele geçirirken diğer yandan da hızlı ekonomik büyümeyi garanti altına almak için son derece muhafazakar ve egoist politikalar uyguluyor.

https://p.dw.com/p/Abf4
Pekin yönetimi faiz ve döviz politikalarını değiştirmesi yönünde gelen eleştirilere kulak asmıyor.
Pekin yönetimi faiz ve döviz politikalarını değiştirmesi yönünde gelen eleştirilere kulak asmıyor.Fotoğraf: AP

Şangay’daki Asya Pasifik Piyasa Araştırmaları Enstitüsü’nün Çin strateji uzmanı Andy Rothmann pekin yönetiminin prensipte esnek kur politikasına karşı olmadığını söylüyor:

”Çin yönetimi beş yıldır döviz kurlarını dalgalanmaya bırakacağını söylüyor. Problem, Çinliler’in bunun için en uygun zamanı beklemelerinden kaynaklanıyor. Önümüzdeki bir yıl içinde Çin yönetiminin en uygun geçiş tarihinin hiç gelmeyeceğini ancak ortamın para politikasını değiştirmek hiç şimdiki kadar elverişli olmadığını anlayacağını tahmin ediyorum. Çin önümüzdeki yıl içinde döviz politikasını değiştirecektir. Ancak Çin parası dış ticarete zarar vermeyecek şekilde, son derece dar bir koridorda dalgalanmaya bırakılacaktır. Ama bu adım da, esnek kur politikasına geçişin bir aşaması sayılmalıdır.”

Çin, para politikasını ne zaman değiştireceğine bizzat karar vermek istiyor. Yüan’ın düşük kuru halk cumhuriyetine ticari avantaj sağlıyor. Amerikalı politikacılar Çin ile ticarette 125 milyar dolar açık vermelerini düşük kur politikasına bağlıyorlar. Çin gazetelerindeki haberlerde, döviz rezervinin 450 milyar dolara yükselmiş olmasına rağmen Pekin yönetiminin rotasını değiştirmeyeceği belirtiliyor.

Siyasetin para politikasına etkisi

Çin’li yetkililer para politikasına siyasi öncelikleri gerekçe gösteriyorlar. Sosyal istikrarın korunup, milyarlarca dolarlık karşılıksız kredi yüzünden krize sürüklenen Çin bankacılığının kurtarılması gerektiğini savunuyorlar. Andy Rothmann iddiaların aksine faizlerin yükseleceğine de ihtimal vermediğini söylüyor:

”Çin herşeyden önce ekonominin yapısal sorunlarına eğilecek. Problemler konjonktürün aşırı ısınmasından değil, finans sektöründeki sıkıntılardan kaynaklanıyor. Bankacılık sistemi iflas etmiş durumda. Bankalar hükümete bağlı oldukları ve bütün önemli makamlara hükümete yakın kişiler getirildiği için kredi dağıtımında müşterinin ekonomik durumuna değil ne kadar torpilli olduğuna bakılıyor. Sırf faizlerin yükseltilmesiyle bu çarpıklık giderilemez.”

Çin parasının sabit kurla dolara endekslenmesi istikrar unsuru gibi görünse deaslında uluslararası para sistemini hızla uçuruma sürüklüyor. Çin’e olan borçları hızla artan ABD ekonomik bakımdan topun ağzında. Çin’deki yatırım faaliyetleri ve inşaatçılık branşı ani bir çöküşü kaldıracak durumda değil.

Çin dolar alıyor

Çin Merkez Bankası hem Amerikan parasının değerini korumak hem de sermaye piyasası faizlerinin düşük kalmasını sağlamak için yüklü tutarda dolar alıyor. Bu Amerikalılar’ın daha fazla para harcayıp ekonomik büyüme hızını ve ithalat artışını sürdürmelerine yardımcı oluyor. Böylece iki ayrı dolar bölgesi oluşuyor. Çin üretiyor, yatırım yapıyor, büyüyor ve dolayısıyla alacaklı durumuna geliyor. ABD ise tüketim artışıyla, üretim yapılan yerin satış hacminin korunmasına yardımcı oluyor. Bu da, Amerikan ödemeler dengesinin ancak Çin parasının revalüe edilmesiyle dengelenebileceği anlamına geliyor.