1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin - Alman dostluğu

4 Mayıs 2004

Yaklaşık bir yıl önce Çin’de başbakanlık görevine getirilen Wen Jiabao, Almanya’ya ilk resmi ziyaretini yapıyor. Çin Başbakanı‘nın ziyaretine, ekonomi damgasını vuruyor. Wen Jiabao, Almanya’nın ardından İrlanda, İngiltere ve İtalya’yı da ziyaret edecek. Doğrusu Çinliler, AB’yi, AB siyasetçileri de Çin’i çok seviyor. Deutsche Welle’den Zhang Danhong, bu sevginin nedenlerini ve Wen Jiabao ziyaretinin bilançosunu çıkarıyor...

https://p.dw.com/p/Aa40

"Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun ziyaret tarihi ince elenip sık dokunarak seçilmiş. Wen Jiabao, 25 devlete genişleyen Avrupa Birliği’ni ziyaret eden ilk siyasi lider. Çin Başbakanı, Avrupa Birliği turunun ilk durağında da ülkesinin Birlik içindeki en önemli ticari partneri Almanya’yı seçerek önemli bir mesaj daha verdi.

Wen‘in ziyareti sırasında tatsızlık yaratabilecek tek nokta, Hanau nükleer tesisinin satışıydı. Çin, geçtiğimiz hafta Hanau ile ilgili pazarlıkların sona erdiğini açıklayarak tartışmaya nokta koydu. Çin - Alman ilişkilerinin sorunsuz gibi görünmesinde, Berlin’in faydacı yaklaşımının payı büyük.

Almanya, daha Helmut Kohl döneminden başlayarak Çin pazarının rolünü, gelecekte daha da artacak önemini kavramıştı. İki ülke arasındaki farklı değer yargıları, dev Çin pazarının hatırına görmezden gelindi. Alman siyasetçiler zaman zaman ”Çin’de insan hakları” gibi konuları dile getirdiklerinde, bunu mümkün olduğunca sessiz sedasız yaptılar. Tutuklu bulunan Çinli muhaliflerle ilgili listeler, Pekin’deki yöneticilere dostlar alışverişte görsün misali iletildi.

Başbakan Gerhard Schröder, Çin Halk Cumhuriyeti’ne dönük ticari bakış açısını belki Kohl’den daha çok ön plana çıkarıyor. Berlin’in faydacılığının nedenlerini görmek için fazla araştırmaya gerek yok: Çin ekonomisi, tam 20 yıldır sürekli büyüyor. Çin, geçen yıl yüzde 9,1; 2004’ün ilk çeyreğinde de yüzde 9,7 büyüdü. Hatta Çin’de, ekonominin aşırı büyümeden dolayı fazla ısınacağı kaygıları var. Koşullar öylesine cazip ki, Çin’e dünyanın dört bir yanından yatırımcı akıyor. Yabancı yatırımcı, Çin’deki hukuksal altyapının yetersizliğini bile görmezden gelebiliyor.

Alman Başbakanı Schröder işte bu ekonomik tablodan etkilenerek Çin’e 15 yıl önce, 1989 yılında konulan silah ambargosunun kaldırılmasını savunabiliyor. Schröder’e göre artık Çin de değişti. Schröder, Çin’e bakışında yalnız değil: Fransa lideri Chirac ve AB Komisyonu’nun güvenlik ve dış politikadan sorumlu Solana da aynı doğrultuda beyanatlar verdiler. Pekin’in görüşünü ise geçtiğimiz günlerde ”Welt” gazetesine demeç veren Çin Başbakanı Wen ortaya koydu. Wen‘e göre, silah ambargosunun kaldırılması, AB‘ye dünyanın en büyük pazarını açacaktır.

AB, Çin nezdinde önemli ve stratejik bir partner görüyor. Çin Halk Cumhuriyeti de Avrupa Birliği’ni ABD’nin tek kutupluluğunu kıracak siyasi yapılanma olarak değerlendiriyor. Tarafların birbirine yönelik bakış açısı, bir yandan Çin’e yönelik silah ambargosunun kaldırılmasını an meselesi haline getiriyor. Diğer yandan, Hanau nükleer tesisinin Pekin’e satışı dosyasını er ya da geç yeniden gündeme gelmek üzere şimdilik rafa kaldırılmasını sağlıyor."