1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Çözüm süreci sırat köprüsünde'

25 Temmuz 2015

Türkiye’de son iki yıldır Hükümet-HDP-İmralı-Kandil ekseninde yürütülen ve çatışmasızlık halini esas alan çözüm süreci, en ağır sınavını veriyor.

https://p.dw.com/p/1G4TT
Fotoğraf: Reuters/O. Orsal

Bugüne kadar Paris cinayetleri, Lice ve 6-8 Ekim olayları gibi zor eşikleri atlatan çözüm süreci, şimdi silahların yeniden ortaya çıkması tehlikesi ile karşı karşıya.

Hükümet tarafından 7 Haziran seçimlerine yaklaşılan süreçte adeta buzdolabına konan çözüm sürecinde, HDP'nin 80 milletvekili ile Meclis’e girmesinin ardından da beklenen gelişme yaşanmadı. AK Parti ile HDP arasındaki temaslara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dolmabahçe Mutabakatı ve Kürt sorununa dair yaptığı açıklamalar, tarafların ortak hareket etmesini engelledi. Bu arada çözüm sürecinin en önemli oyuncularından biri olan PKK’nin İmralı’daki lideri Abdullah Öcalan’ın da bu dönemde dışarı ile bağlantısının kesilmesi, HDP ve PKK cephesinde tepkiyle karşılandı.

Suruç katliamı ve polis cinayetleri

Tüm bu gelişmelere rağmen, bugüne kadar sürecin en önemli şartı olan silahların susması kuralına uyuldu. Hatta Başbakan Davutoğlu, koalisyon kurma görüşmelerinin birinci turunda HDP’yi de ziyaret etti ve taraflar karşılıklı sıcak mesajlarla çözüm sürecinin geleceğine dönük umutları beslemiş oldu. Ancak Suruç katliamı sonrasında HDP’nin hükümeti IŞİD ile ortak hareket etmekle suçlaması ve ardından PKK tarafından gerçekleştirilen polis cinayetleri, “Çözüm süreci bu kez tamamen bitti mi?” sorusunu akıllara getiriyor. Zira Şanlıurfa ve Diyarbakır’da güvenlik güçlerine yönelik saldırılarda 3 polisin hayatını kaybetmesi ve ardından PKK’ye yönelik başlatılan operasyonlar, devlet ile PKK arasındaki ateşkesin fiilen sona erdiğine işaret ediyor.

Türkei Parlamentswahl Selahattin Demirtas
Fotoğraf: Getty Images/AFP/O. Kose

“Sürecin devamı mümkün değil”

HDP'den yapılan açıklamalar da bu durumu doğrular nitelikte. HDP milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Öcalan ile yapılacak görüşmeleri takip etmek üzere kurulacak İzleme Heyeti kurma girişimlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla son verildiğini açıkladı. HDP Eşbaşkan Yardımcısı Ayhan Bilgen de ülkenin dört bir yanında yaşanan ölümlerin hükümet politikaların sonucu olduğunu savunuyor. Bilgen çözüm sürecinin bitip bitmediğine ilişkin olarak ise, şunları söylüyor: “Sorunun esasına dair hiçbir ciddi adım atmadan, hatta çözüm süreçlerinde asla kabul görmeyecek tutarsızlıkta davranışlar sergileyerek bu sürecin devam etmesi artık mümkün değil.”

Erdoğan: Süreç çığrından çıktı

Bu arada Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da çözüm sürecinin en kritik aşamaya geldiğini gözler önüne seriyor. Ceylanpınar ve Diyarbakır'da polislere yönelik silahlı saldırılara ilişkin olarak "Çözüm sürecinde bu son günlerde iş çığırından çıkmış durumda” ifadesini kullanan Erdoğan, “Bu gelişmeler Türkiye'nin çok daha farklı bir adım atması gerektirdiğini göstermektedir. Terör örgütünü arkasına alanlar bu saldırıların bedelini ödeyecektir" dedi. Erdoğan, "PKK silahı bırakmazsa neticesine katlanır" diyerek askeri operasyonların yeniden başlayabileceği sinyalini de vermiş oldu.

Kandil-HDP gerilimi artıyor

Öte yandan Kandil ile HDP arasında da gerilim tırmanıyor. 7 Haziran akşamı yüzde 13’lük oy oranı ile büyük bir başarı yakalayan HDP Eşbaşkanı Selahaddin Demirtaş’ın “Emanet oyların farkındayız” sözlerine karşı çıkan PKK yöneticisi Mustafa Karasu, “Emanet oy diye bir şey yok. HDP bunu yanlış değerlendiriyor” diyerek iki taraf arasındaki gerilimin ilk işaret fişeğini yakmıştı. Son olarak tıkanan çözüm sürecinin devamı için PKK’nin silah bırakmasını şart koşan hükümete “Silahları bırakma konusunda çağrı yapacak Öcalan’dır. Öcalan da İmralı’da hazır bekliyor” karşılığını veren Demirtaş, bir kez daha Kandil'in hedefi oldu. KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, Özgür Gündem gazetesindeki yazısında, Demirtaş’ı eleştirdi. HDP’den bazı kişilerin silah bıraktırma adresi olarak Öcalan’ı göstermelerinin büyük bir yanlış olduğunu öne süren Hozat, “Bu, AKP’ye, ‘Önder Apo’ya baskı uygula’ demekle eşdeğer bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım ne niyetle yapılırsa yapılsın son derece apolitik, yanlış bir yaklaşımdır ve asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

Yine silahlar mı konuşacak?

Türkei Parlamentswahl Recep Tayyip Erdogan
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, Türkiye’de 30 yıllık savaş döneminin ardından silahların susmasını sağlayan çözüm süreci, şu anda sırat köprüsünde. Tarafların sağduyulu yaklaşımlar göstermemesi halinde devlet ile PKK arasında yeniden çatışma çıkma olasılığı her geçen gün artıyor. Hükümetin çözüm sürecini topluma anlatmak için oluşturduğu Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan isimlerden biri olan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun’a göre, böyle bir ortamda sürecin devam etmesi mümkün görünmüyor. DW Türkçe Servisi’ne konuşan Coşkun, seçimden hemen sonra toplumsal barış açısından ortaya çıkan ümitli tablonun tersine döndüğü belirtiyor. Hükümetin çözüm süreci konusunda gerekli adımları atmadığını, PKK’nin de son haftalarda sürekli “ateşkes bitti” açıklamaları ile tehdit diline döndüğünü ifade eden Coşkun, “Son saldırılar ile bugüne kadar çözüm sürecinin devamını sağlayan kamuoyu desteğinin asıl nedeni olan çatışmasızlık hali bitmiş oldu. İnsanlar ölüm olmuyor, çatışma olmuyor diye sürece sahip çıkıyordu” diye konuşuyor. PKK’nin bu tutumunun Kürtlerin demokratik hak taleplerine zarar vereceğini dile getiren Coşkun, şunları söylüyor: “Meclis’e giren 80 milletvekiline rağmen Kandil, şu an çatışma ile daha fazla kazanacağını düşünüyor. Yine de sürecin tamamen bittiğini söylemek istemiyorum. Toplum ölüm ve çatışma olmadan yaşayabileceğini, tarafların masaya oturup konuşabileceğini gördü. Bundan geri dönmek tüm taraflara kaybettirir.”

Aram Ekin Duran / İstanbul