1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çölleşme dünyayı tehdit ediyor

Jutta Schwengsbier 13 Temmuz 2008

Çölleşmenin vardığı boyutlar alarm veriyor. Uzmanlar, gereklen adımlar atılmaması halinde dünyanın hangi bölgelerinde, ne kadar insanın mağdur olacağını hesapladı.

https://p.dw.com/p/EbZ3
Çölleşme en başta Afrika kıtasını etkiliyor
Çölleşme en başta Afrika kıtasını etkiliyorFotoğraf: dpa

Sudan’ın başkenti Hartum’un güneyinde, Beyaz Nil ile Mavi Nehil’in sularının birbirine karıştığı bölgenin yakınlarında, Gezira’dayız.

Jeoloji uzmanı Meryem Ahtar Schuster, Sudan’da erezyon ve çölleşme bağlantısını sebep ve sonuçları açısından uzun yıllardır inceliyor. Uzmana göre iklim değişikliğinin yanı sıra kuraklık ve devlet tarafından bizzat organize edilen arazi yağması da bu süreçte etkili oluyor. Meryem Ahtar Schuster, Sudan’ın sömürge geçmişinin günümüze etkisine işaret ediyor ve İngiliz sömürge yönetiminin bölgedeki çiftçileri pamuk ekimine zorladığını hatırlatıyor: “İngilizler 1920’li yıllarda bölgede bir tür kadastro uygulaması başlattılar. O tarihe kadar özel arazi olarak kayıt altına alınmayan bütün topraklar İngiltere’nin kamu malı ilan edildi. Bu ince düşünülmüş diplomatik adımla, geniş araziler kamulaştırıldı.”

Fortschreitende Wüstenbildung Dürre in Indien
Fotoğraf: dpa


Rüzgar ve su erezyonuna karşı korunmasız

Sudan’da 1968 yılından itibaren çok geniş arazilerde makinalı tarıma yaygın şekilde geçiş başladı. Sadece büyük toprak sahiplerini zengin eden uygulama, çölleşmeye katkı sağladı. Bu araziler rüzgar ve su erezyonuna korunmasız şekilde teslim edildi.

Sudan’dan Kenya’ya uzanıyoruz. Sudan’daki olumsuz örneğe kıyasla Kenya’da bizi çölleşmeyle mücadelede olumlu bir tablo bekliyor. Tarım uzmanı Mark Winslow, şehirleşmenin çölleşmeye karşı mücadelede etkili olabileceğini söylüyor: “Kenya’nın başkenti Nairobi’nin güneydoğusunda Maçakos buna iyi bir örnek. Gübresiz tarım, erezyonla mücadele olmaması Maçakos’u kurak bir bölgeye dönüştürmüştü. Nairobi’nin gelişimi, bölge insanını da hareketlendirdi. Kentlilere meyve ve sebze satışından para kazanılabileceği fark edilince yatırımlara girişildi; erezyona karşı ağaçlar ekip teraslama uygulamasını başlattılar. Bütün bunların sonucunda Maçakos’un geliri arttı, toprağın kalitesi de belirgin şekilde düzeldi.”

Kamele
Fotoğraf: DW/Meike Scholz


Çare su değil gübrede

Kenya’dan son durağımız Nijer’e geçiyoruz. Batı Afrika ülkesi Nijer, Sahra Çölü'nün yarı çöl-yarı otlak Sahel bölgesine geçiş yaptığı topraklar üzerinde yer alıyor. Kıtanın en yoksul ülkelerinden Nijer'de kuraklık ve açlık önde gelen sorunlardan… Tarım uzmanı Mark Winslow, uygun tarım yöntemlerinin Nijer’in açlık sorununu çözebileceğini savunuyor: “Çölleşmiş bölgelerdeki bitki örtüsünün cılızlığının nedeni kuraklık değil. Asıl belirleyici olan, toprağın verimsizliği... Toprağın güçsüzlüğü bitkileri adeta açlıktan öldürüyor. Pahalı da olsa az miktar gübre bu durumun değişmesine yardımcı olacak. Gübrelenen toprakta yetişen bitkinin kökleri daha derinlerine uzanabilecek; toprağın zenginliğinden daha fazla yararlanabilecek. Çok az miktar gübreyle bu sistemi kurup hasadı yüzde 50 ve daha fazla oranda artırmamız mümkün.”

Çölleşme, yerkürenin yaklaşık yüzde 30’unu ve 1 milyardan fazla insanı ilgilendiriyor. Çölleşmeyle mücadelede kısa vadede sonuç alınamaması halinde 135 milyondan fazla kişinin doğup büyüdüğü yerleri terk etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor.