1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çocuk mülteciler: Korkuyla yaşamak

12 Temmuz 2017

İtalya’ya ayak basan her yedi mülteciden biri çocuk. Birçoğu tek başına ve ağır travmalar geçirmiş. Ruhlarındaki yaralar, vücutlarındakinden çok daha derin. DW'den Doris Pundy Sicilya'daki izlenimlerini aktarıyor:

https://p.dw.com/p/2gOO1
Italien, Sizilien, Amadou aus Gambia vor dem Wochenplan des Kinderheims für unbegleitete minderjährige Flüchtlinge in Scicli
Amadou (ismi değiştirildi)Fotoğraf: DW/Doris Pundy

Amadou  başardı, artık emniyette. Ama hala inanamıyor. Güney Sicilya’daki Scicli kentinde, yanlarında bir yetişkin olmadan Avrupa’ya gelen mülteci gençlerin ve çocukların yerleştirildiği çocuk yurdundaki Amadou, biraz tedirgin. Kolları bağlı, bir ayağını sinirli bir şekilde sallıyor, gözleriyle de odayı tarıyor.

"Libya’da değil de burada olabilmenin benim için ne ifade ettiğini tahmin bile edemezsiniz” şeklinde konuşan 17 yaşındaki genç, alçak sesle “İtalya benim için cennet gibi” diyor. “Cennet” kelimesini kullanırken de yüzünde hafif bir gülümseme beliriyor. “Burada olabildiğim için o kadar müteşekkirim ki” diyen Amadou, bir an susuyor ve bakışlarını yere çeviriyor: “Nasıl hayatta kaldığımı ben de bilmiyorum. Tanrı beni korumuş olmalı.”

Kaçırılmış ve tacize uğramış

Amadou üç haftadır turistik Scicli beldesindeki “Kültürler Evi”nde yaşıyor. Protestan kilisesinin çocuk yurdu, yaklaşık iki yıl önce devlet tesislerinde kapasite darlığı yaşandığında kapılarını genç mültecilere açmış. Yurt, Amadou'nun Haziran ayı ortasında İtalyan topraklarına ilk kez ayak bastığı Pozzallo limanına 20 kilometre uzaklıkta.

Öncelikle kız çocuklarının ve genç annelerin yerleştirildiği yurtta, korunmaya muhtaç genç erkekler için de istisnai uygulamalar yapılıyor. “İtalya’ya vardığımda tamamen stres altındaydım” diyen Amadou, henüz limandaki kamptayken doktorun dikkatini çekmiş ve psikoloğa gönderilmiş.

“Psikoloğun yanına gitmekten çok korkuyordum, tekrar dövüleceğim diye korkuyordum” diyen Amadou, kendisini neyin beklediğini bilmeden gittiğini söylüyor.

Libya’dayken defalarca kaçırılan ve tacize uğrayan Amadou, Avrupa’ya giden bir tekneyle ayrılana kadar, iki yıl boyunca ülkede sıkışıp kalmış. “Açık tenli bir insanla karşılaştığımda, her seferinde dövülmekten korkuyorum” diyen Amadou, başlangıçta çocuk yurdundaki bakıcılar ile bile yüz yüze gelmekte zorlanmış.

Gambiyalı Amadou, 2014 Ekim ayında memleketi Bakau’yu terk ettiğinde 14 yaşındaymış. Babasının da destek verdiği yolculuğu üç yıl sürmüş. Dört erkek kardeşin en büyüğü olan Amadou, babasının aslında Gambiya’da iyi bir iş sahibi olduğunu ancak bazen aylarca maaşını alamadığını söylüyor.

“Gambiya’da büyük ağabey olarak başarılı olman ve kardeşlerine yardım etmek zorundasın” diyen Amadou, bazı tanıdıklarının Avrupa’ya doğru yola çıktığını duyduğunu anlatıyor.

Her yedi sığınmacıdan biri 18 yaşın altında

Bu yıl Akdeniz üzerinden İtalya’ya gelen mültecilerin sayısı 85 bine yaklaşıyor, bunların 10 binden fazlası çocuk. Ülkeye gelen mültecilerin üçte ikisi ilk olarak İtalya’nın güneyindeki Sicilya Adası’na ayak basıyor.

Bunların çok az bir kısmı adada kalıyor. Deutsche Welle’ye konuşan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) çalışanı Marco Rotunno, İtalya’daki sistemin aslında iyi işlediğini, ancak gelen mülteci sayısının artması nedeniyle kapasitenin zorlandığını söylüyor.

Italien Sizilien Flüchtlingskrise
Marco RotunnoFotoğraf: DW/D. Pundy

Rotunno, özellikle mültecilerin açık denizde kurtarılmasından yurtlara gönderilmelerine kadar geçen kısa sürede, hangi kişilerin korunmaya muhtaç olduklarını saptamanın epey zor olduğunu vurguluyor.

Mültecilerin fiziksel ve ruhsal durumlarını daha hızlı tespit edebilmek için İtalyan yetkililer ve UNHCR, açık denizde insanları kurtaran örgütlerle sıkı işbirliği yapıyorlar. Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünden Craig Spencer, ‘hayatta kalma isteğinin çoğu zaman vücuttan daha güçlü olduğunu' söylüyor. Akdeniz'deki kurtarma gemilerinde görev yapan ABD'li doktor, kurtarılan sığınmacıların üzerindeki baskının gemiye ayak basınca azaldığını, buna paralel olarak travmaların ve fiziksel yaralanmaların hızla kötüleştiğini belirtiyor.

Birçok mültecide, Libyalı insan kaçakçılarının uyguladığı taciz ve işkencenin izlerine, açık ve iltihap kapmış yaralara, hatta bazen bıçak ve kurşun yaralarına rastlandığını anlatan Spencer, kadınların ve çocukların da bu kötü muamelelere maruz kaldığını belirtiyor.

Italien, Sizilien, der Arzt Craig Spencer untersucht gerettete Migranten auf dem Rettungsschiff "MS Aquarius"
Dr. SpencerFotoğraf: DW/Doris Pundy

Kurtarılan kadın ve kız çocukların yüzde 80'inin cinsel şiddet kurbanı olduğunu söyleyen Spencer, erkek çocuklarında da sık sık yara izlerine rastlandığını, tedavi ettiği ve yanında bir yetişkin olmadan Akdeniz'i geçen en genç mültecinin yedi yaşında olduğunu anlatıyor.

Gelecek korkusu

"Libya'da beni neyin beklediğini bilseydim, kesinlikle evimden ayrılmazdım” diyen Amadou, Avrupa'ya doğru yola çıktığı için birçok kez pişman olduğunu söylüyor. Akıllı telefonu üzerinden babasıyla düzenli olarak temas halinde olduğunu ve bunun, yaşadıklarına dayanmasına yardım ettiğini belirten Gambiyalı genç, İtalya'ya geldiğinden beri, her gün anne-babası ile telefonlaştığını anlatıyor. Amadou, "Annemle ve babamla konuşmamaya dayanamam, onlar beni hayatta tutuyor” diyor.

"Cennet” olarak nitelendirdiği İtalya'da yeniden hayata dönmeye çalışan Amadou, Scicli'de sabahları koşuya gidiyor, ardından da el işi ve İtalyanca kurslarına. Arada ise psikoloğu ile görüşüyor.

"Geleceğimi düşündüğümde, içimi bir korku sarıyor” şeklinde konuşan genç mülteci, Libya'da bir daha asla başına gelmesini istemediği şeyler yaşadığını anlatıyor . "Yine normal bir okula gitmeyi öğrenmek ve ardından da bilgisayar mühendisliği ve uluslararası ilişkiler alanında yüksek öğrenim görmek istiyorum” diyen Amadou, ama önce korkusunu kontrol altına alabilmeyi öğrenmek zorunda olduğunu söylüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Doris Pundy