1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çavuşoğlu'nun ziyaretinde polemik

10 Nisan 2014

Avrupa Birliği-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu toplantısında İngiliz parlamenter Andrew Duff ile AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında polemik yaşandı.

https://p.dw.com/p/1BfzG
Mevlut Cavusoglu, EU-Minister der Türkei
Fotoğraf: Adem Altan/AFP/Getty Images

AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nun Brüksel ziyareti kapsamında ilk gün yalnızca Belçika’da yerleşik Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Diyanet ile görüşmeler yapmasının ardından ikinci gün AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu toplantısına katıldı. Bu toplantıya İngiliz liberal parlamenter Andrew Duff ile Bakan Çavuşoğlu arasında yaşanan polemik damgasını vurdu.

Bakanın 3 Nisan’da Afyon’da yaptığı bir açıklamadan dolayı rahatsızlığını dile getiren Duff Komisyon’da söz alarak “Benim Gülen hareketi tarafından satın alındığımı ve bu yolla Türkiye aleyhinde sözler sarf ettiğimi belirttiniz. Ya bunu gerekçelendirin ya da sizden bir özür bekliyorum. Beni ve Avrupa Parlamentosu’nu ‘paralel yapı’ diye betimlediğiniz şeyin bir parçası olarak mı görüyorsunuz?” şeklinde soru sorması üzerine Bakan Çavuşoğlu kendisine atfedilen sözlerin yalan olduğunu ve yalancılara prim verilmemesi gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu:

Çavuşoğlu: Böyle bir söylemde bulunmadım

“Sevgili dostum sizinle uzun zamandır tanışıyoruz. Benim böyle bir söylem içerisinde bulunmayacağımı prensip olarak bilmeniz lazım. Ancak size bunu böyle ileten insanlar size yalan söylemişler. Ben kesinlikle böyle bir söylem içinde bulunmadım bulunmam da mümkün değil. Maalesef sadece İngilizce haberlerinde buna yer verenler Türkçe haberlerde buna yer vermediler. Bana sorulan soru şuydu: ‘Seçim bitti Türkiye’de gerginlik devam ediyor, özellikle iktidar ile paralel güçler arkasındaki yapı arasında, bu AB ile müzakere sürecini olumsuz etkiler mi, New York Times'ta da bu yönde bir yazı çıktı.’ Ben de dedim ki Andrew Duff veya bir liberal vekilin bu yöndeki düşüncesi tüm parlamentoyu ya da AB’yi bağlamaz Nitekim siz müzakerelerin askıya alınması için önerge verdiniz ve iki arkadaşınız daha imzaladı ama başka destek veren olmadı. Ben de dedim ki Sayın Duff’ın görüşü AP kararı değildir. Ben hiçbir zaman sizi itham etmedim ya da sizin satın alındığınızı söylemedim. Sizin paralel yapı ile bir bağınızın olduğunu da söylemedim. Burada sizin de bir suçunuz yok benim de yok. Burada size yalan söyleyenler bunu çarpıtıyorlar ve size de tavsiyem bu tür konulardaki kaynaklarınızı değiştirin ve yalancılara prim vermeyin.”

Füle: İlişkilerde ivme yenilendi

Bununla birlikte toplantıda ilk sözü alan AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle ilişkilerin 2013 yılında Geri Kabul Anlaşması, vize diyalogu ve 22'nci faslın açılmasıyla bir ivme yenilenmesi yaşadığını ve bu ivmeye Gümrük Birliği konusunun da dâhil edilme aşamasında olduğunu dile getirdi ve Kıbrıs görüşmelerinde Türkiye’nin oynadığı olumlu role atıf yaptı. Füle daha sonra yaşanan endişe verici gelişmelere ve hayal kırıklıklarına da değinerek şunları söyledi:

“Değiştirilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapısı ve yasası, kuvvetler ayrılığı prensibinin zayıflaması, görevi değiştirilen veya görevden alınan inanılmaz sayıdaki polis, savcı ve hâkim, internet ile ilgili yasalar ve ifade özgürlüğü kısıtlamaları ile AB’nin Türkiye konusundaki endişeleri katlanarak artmış ve son sosyal medya yasakları ile bu endişeler teyit olmuştur. Yeni yasalar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na keyfi hareket etme gücü vermektedir. Tüm bunlar bir sonraki ilerleme raporuna yansıyacaktır.”

EU-Kommissar Stefan Füle
Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan FüleFotoğraf: picture-alliance/dpa

'Komplo teorilerinden vazgeçin'

Füle müzakere sürecinin tıkanmış olmasında AB’nin de sorumluluğu olduğuna değinerek “Biz her şeye rağmen kendi eksiklik ve hatalarımız için komplo teorileri üretmiyoruz” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Altı noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının şeffaflık içinde yürütülmesi çok önemli. İkincisi komplo teorilerinden kaçınılmalı. Üçüncüsü Kürt meselesinde atılması gereken adımların geciktirilmemesi. Dördüncü nokta ifade özgürlüğünün AB için önemi. Çok sayıda televizyon kanalı veya gazete olması bir ifade özgürlüğü argümanı değildir. Beşinci nokta AB ile Türkiye arasındaki güven sorunu. Bunu aşmamız gerek. Son nokta da yine karşılıklı yaşanan yılgınlık durumu. Bu durumu değiştirmek için de pozitif gündemi daha verimli çalıştırmalıyız.”

Rujiten: Ciddi hayal kırıklığı yaşıyoruz

AP Türkiye Raportörü Ria Oomen Rujiten de söz alarak Türkiye ile ilgili ciddi hayal kırıklığı yaşadığını belirtti ve şunları söyledi:

“Yapılmış olan tüm yargı reformlarını biz de alkışladık ama gelinen noktaya baktığımda söylemek zorundayım ki kelimenin tam anlamıyla hayal kırıklığı. Sadece benim de değil çok sayıda meslektaşım Türkiye’de olan bitene anlam veremiyor. Hep destek olmaya çalıştık ama şimdi gördüğümüz şey reform yerine hukukun kısıtlanması, sosyal paylaşım sitelerinin yasaklanması, Anayasa Mahkemesi yasağı kaldırınca da bu sefer Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirme ve gücünü kısıtlama yönünde açıklamalar. Bu hukukun üstünlüğü olan bir durum değil. Bu işler böyle yürümez. Her istediğinizde hukukun işleyiş formatını değiştiremezsiniz. Politik sonuçları var diye hukuku yok etmemelisiniz. Böyle hareket edemezsiniz. Hukuk hukuktur ve hukukun üstünlüğünü hayata geçirmek için AB ile müzakere yürütmek veya fasıl açmak zorunda bile değilsiniz. Neyin ne olduğu ve nasıl olması gerektiği Kopenhag kriterlerinde belli. Biz Sayın Füle ile de konuştuk. Türkiye’nin dostları olarak hayal kırıklığı içindeyiz.”

Fleutre: Gerileme söz konusu

AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Helene Fleutre de eleştirilerde bulundu ve şunları söyledi: “Saçlarımızı diken diken eden şeyler olduğunu biliyoruz Türkiye’de. Başbakan her gün kendi siyasetini eleştiren gazetecilere karşı sert üslubunu daha da sertleştiriyor ve azarlıyor. Bir gerileme var. Aramızdaki diyalogun kalitesi konusunda geriye gidiyoruz. Gazetecilerin ve ifade özgürlüğü konusunda gerçek bir sorun var ve Türkiye’de gayet keyfi şekilde işten çıkarılan insanlar var makaleleri hoşa gitmediği için. İfade ve basın özgürlüğü yargının bağımsızlığı kadar bir hukuk devletinin temel sütunudur. Kalkıp her şey iyi gidiyor diyemeyiz.”

Symbolbild EU Türkei Beitritt
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Çavuşoğlu: Sizdekiler yetkisini kötüye kullanabilir anlayışını kabul etmeyiz

Çavuşoğlu ise oturumdaki konuşmasında Türkiye’ye bazı konularda haksızlık edildiğine değinerek şunları ifade etti: “Biz yapıcı eleştirileri her zaman dikkate aldık ve almaya da devam edeceğiz. Çünkü bu kurumlar bizim için doğal bir ortak. Arazide yer yer zorluklar olmuştur siyasi engeller olmuştur. Gerek Kıbrıs gerek başka konulardan dolayı müzakere süreci istediğimiz hızda devam etmemektedir. Buna rağmen Füle’nin de söylediği gibi ortaklık konseyi ve komitelerle kriterlerin yerine gelmesi için çalışmalarımızı devam etmektedir.

Artık müzakerelere hız vermeliyiz, süreci hızlandırmalıyız. Özellikle 23 ve 24'üncü fasıllar bir an evvel açılmalıdır ki bunun üzerinde bir konsensüs de var. Bunların açılmasını herkes istiyor ama nasıl açacağız? Güney Kıbrıs Rum Yönetimi siyasi sebeplerle blokaja devam ediyor. Kim kaldıracak bunu? Beklentimiz sadece AB’den olamaz biz de üzerimize düşeni yapmalıyız ödev olarak elbette.

AP raporunda olumlu şeylerin yer almamasından ötürü üzüntülerimizi belirtmiştik. Kıbrıs’ta çözüm için önemli bir süreç başladı bu sefer bu fırsatı kaçırmayalım. Yargının bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını aslında yaptığımız yargı reformları ile gösterdik. Çıkan HSYK kanunun AB ülkesi uygulamalar ile karşılaştırılmasını rica ettik. Bizdekinde bir geri adım varsa bunu düzeltmeye hazır olduğumuzu yetkililere söyledik. Bize denirse ‘Bizim kralımız cumhurbaşkanımız hükümetimiz iyidir yetkisini kötüye kullanmaz ama sizdekiler kullanabilir anlamında şüpheleri kabul etmemiz mümkün değildir.”

İnternet ve Twitter ile ilgili düşüncelerimiz şudur: Benim eski Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı olarak yasakları savunmam mümkün değil ama ülkelerin rehber alması gereken ifade özgürlüğü ve sosyal medya özgürlüğü arasında özel hayatın gizliliğinin korunması ne olacak? YouTube'a gelince birçok uluslararası medeni ve insan hakları sözleşmelerine baktığınız zaman yine oralarda bunun çok güzel şekilde düzenlendiğini görüyorsunuz. Dışişleri bakanlığından sızdırılan konuşma olayı ortada. Soru budur. Dengesi nasıl sağlanmalı? Alınan tedbirler aşırı mı değil mi biz bunu tartışmaya hazırız.”

Düşük katılım

Avrupalı Parlamenterlerin son derece düşük katılım gösterdiği KPK sonrası Bakan Çavuşoğlu Komiser Füle ile özel bir görüşme gerçekleştirdi ve ardından Türk basınının sorularını yanıtladı. Çavuşoğlu seçimlerden sonra AB’den herhangi bir tebrik gelmemesi ve sessiz kalınmasına yönelik soru üzerine şunları söyledi:

“Seçimlerle ilgili Türkiye’de gürültü koparılmaya çalışıldı ama Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tarafından her zaman gözlemlenmiştir bugüne kadar Türkiye seçimleri. Yüzde 10 seçim barajı konusundaki talep her zaman olmuştur onun dışında seçimlerin şeffaflığı ve iyi yönetilmesi bakımından örnek olan seçimler olmuştur. Son seçimleri izlemesi için de Avrupa Konseyi’nin yerel ve bölgesel kongresi izler. Türkiye de onlara davetiye de göndermiştir ama bu seçimi kendileri gözlemlememişlerdir. Türkiye’de maalesef bu seçimlere sanki çok büyük şaibe karışmıştır imasını oluşturmaya çalışanlar zaten daha önce de Türkiye’yi burada karalamaya çalışanlar, yalan ve yanlış bilgiler aktaranlar ve buradaki bilgileri Türkiye'ye yanış şekilde aktaranlardır.”

©Deutsche Welle Türkçe

Haber: Sertaç Aktan / Brüksel

Editör: Ercan Coşkun