1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zorlu zirveden beklentiler

28 Haziran 2012

AB Zirvesi katılımcılarını zorlu bir karar süreci bekliyor. Avrupa Birliği, Euro Bölgesi'nin geleceği konusunda bölünmüş durumda.

https://p.dw.com/p/15MS5
Fotoğraf: Fotolia/montebelli

AB’nin zirve buluşmaları sıklaşıyor ama sorunların sonu gelmiyor. İspanya ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de birlikten malî yardım talebinde bulunmasından sonra şimdi kurtarma şemsiyesinin altına toplam 5 ülke girmiş bulunuyor. Piyasalar huzursuz. İspanya ve İtalya’nın aldıkları kredilere karşı ödedikleri faizler -uzun vadede- altından kalkılamayacak bir düzeyde bulunuyor. Yunanistan’da ise gerçi yeni hükümet kreditörlerin taleplerini prensipte kabul edeceğini açıkladı ama daha iyi şartlar beklediğini de duyurdu. Yunanistan’ın daha önceleri verdiği reform ve tasarruf taahhütlerinin çok gerisinde kaldığı da görülüyor. Perşembe günü başlayıp cuma günü de devam edecek olan AB Zirvesi öncesinde beklenti ve talepler farklı.

Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, malî krize ilişkin zirve öncesinde yaptığı açıklamada, Almanya’nın pozisyonunu bir kez daha vurguladı ve iyimser bir tablo çizdi: “Avrupa bir sınavdan geçmekte ve biz Avrupalılar bu sınavdan başarıyla çıkmak istiyoruz; çıkmak zorundayız. Bu borç krizini aşmak için tüm partnerlerin öz güveni şart. Bu, yardım ihtiyacı bulunan ve bu yardımı alacak olanların da taahhüt ettikleri şeyleri yerine getirmelerini zorunlu kılıyor. Burada taviz vermek, ya da yeniden tartışma açmak gibi bir şey olamaz. Önümüzde yine zor ve hassas günler var. Ancak ben bu sorunun da üstesinden geleceğimizden eminim.”

Deutschland Außenminister Guido Westerwelle im Bundestag
Almanya Dışişleri Bakanı Guido WesterwelleFotoğraf: dapd

Westerwelle'ye göre çözüm basit

Almanya Dışişleri Bakanı'na göre, Birlik ülkeleri bütçelerini disipline edip, rekabet güçlerini artırsalar, soruna çözüm bulunmuş olacak. Almanya’nın bu tavrına destek veren AB ülkeleri mevcut. Ama asıl karşı rüzgâr, Almanya’nın şimdiye kadar en yakın müttefiki Fransa’dan geliyor. Fransa’nın sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande, emeklilik ve istihdam piyasası politikalarında Berlin’in neredeyse tüm arzuladıklarının tersini yapmak istiyor. İtalya’da ise teknokratlar hükümetinin başbakanı Mario Monti’nin iktidara geldiği ilk günlerdeki reform heyecanından pek eser kalmamışa benziyor. Monti, Roma'dan Brüksel'e bağlandığı bir video konferansında açıklamalarda bulunurken, bu konuya da açıklık getirdi.

Monti, “Malî ve yapısal politikalarda uygulanmak istenen disipline er ya da geç direnme olacaktır. Ve AB içerisinde ilk kez istikrar kültürünün yerleşmesine büyük katkıları olan ülkelerin, ilk başta da Almanya’nın yakın bir zaman içinde konunun bu boyutu üzerine derinlemesine kafa yorması gerekecektir" dedi.

'Çok fazla tasarrufa gidiliyor'

Monti, Hollande ve diğerlerine göre AB’de çok fazla tasarrufa gidiliyor, ekonomik büyüme ise geri planda kalıyor. Bu nedenle bugün başlayacak olan zirveden yeni bir ekonomik büyüme paktının çıkması isteniyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise yeni borçlanmaya gidilmediği sürece bu taleplere karşı olmadığını söylüyor, ancak ekonomik büyüme için büyük gayret sarf etmek gerektiğini de vurguluyor. Federal hükümet, son dönemlerde ortaya atılan, bankalar birliği, borç silme fonu ya da ortak devlet tahvilleri önerilerinin tek bir kapıya, yani borçların ortaklaşa omuzlanmasına çıktığını, bunun faturasının büyük bölümünün ise Almanya’ya çıkartılacağını vurguluyor. Merkel, böylece disiplinin ortadan kalkacağını, güçlü konumdaki Almanya’nın da sınırını aşacağını öne sürüyor.

Almanya Başbakanı, şimdiye kadar mevcut olan bazı engelleme politikalarından vazgeçilip, özellikle Euro Bölgesi’nde tüm ülkelerin entegrasyonunu sağlayacak büyük bir adım atılacağına inanıyor. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB kurumlarının zirveye sunduğu raporun önemli bir ilkesini toplantı öncesinde dile getirdi: “Daha fazla dayanışma ve daha fazla sorumluluğun el ele, birlikte yürütülmesi prensibinin odak noktasında olması gerekiyor. Daha fazla dayanışma için atılacak her adım, daha fazla sorumluluk için atılacak adımı da beraberinde getirecektir.”

Angela Merkel Porträt 2011
Angela MerkelFotoğraf: picture-alliance/dpa

Bu mesajın Başbakan Merkel’i rahatlatmış olması gerekir, zira Merkel her fırsatta Avrupa’da daha fazla denetim olamadan ve tek tek ülkelerin ulusal bütçelerine müdahale hakkı getirilmeden Almanya’nın tek başına garantör devlet konumuna sokulmasına izin vermeyeceğini vurguluyor. Ancak şu nokta açık: Eğer her şey şimdiye kadar olduğu gibi devam ederse, para birliği er ya da geç dağılmaya mahkum olacaktır. Ama eğer para birliği kurtarılmak isteniyorsa, o takdirde birlik üyelerinin çok daha sıkı bir biçimde kenetlenmesi gerekiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Hasselbach / Çeviri: Çelik Akpınar

Editör: Ercan Coşkun