1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zapatero'nun kararı cesurca

Heinrich Bergstresser20 Nisan 2004

Jose Luis Rodriguez Zapatero başkanlığındaki yeni İspanya hükümetinin, Irak’taki 1300 İspanyol askerini geri çekme planı, beklendiğinden daha çabuk gerçekleşiyor. Zapatero, yeni hükümet resmen göreve başladıktan birkaç saat sonra, Savunma Bakanı Jose Bono’yu, birliklerin bir an önce İspanya’ya geri dönmesini için gerekeni yapmakla görevlendirdi. Heinrich Bergstresser, bu kararın doğuracağı sonuçları değerlendiriyor:

https://p.dw.com/p/Aa4J

"Çıkmaza girip yolu bulamayanlar, o çıkmazdan biran önce kurtulmaya çalışmalıdır. Irak sorununun başaktörleri, ABD ve İngiltere’nin de bu ilkeyi benimseyip, orta vadede kendilerini Irak tuzağından kurtarmaları gerekir. İspanya’nın yeni hükümeti bu gerçeği benimseyerek, çıkmazdan kendi iradesiyle kurtulmaya karar verdi ve en azından şimdilik Jose Maria Aznar yönetiminin başlattığı Irak macerasına son verdi.

Irak’taki çaresizliğin ve BM Güvenlik Konseyi’nin durumu eleştirel analizi yapıldığında, Zapatero’nun verdiği karar cesurca ve dar görüşlülükten uzak. Çünkü Zapatero’nun ülkesindeki inandırıcılığının altını çiziyor ve Irak için uluslararası kapsamda arabilecek muhtemel çözümlere katılma fırsatını yaratıyor.

Zapatero’nun, önceki Başbakan Aznar’ın bozduğu ilişkileri yeniden düzene koyması da aynı ölçüde değer taşıyor. Sonuçta, İspanya, Avrupa’ya ABD’ye olduğundan çok daha yakın. İspanya politik, ekonomik, kültürel, coğrafi ve ideolojik bağlamda Avrupa’nın temel taşlarından biri.

İspanyol askerlerinin Irak’tan çekilmesi askeri strateji açısından büyük önem taşımıyor. Ama bu karar, ABD ve İngiltere yönetimleri için sembolik açıdan önemli bir yenilgi anlamına geliyor. Çünkü İspanya, çok geç olmadan kendi iradesiyle savaş koalisyonundan çekilen tek ülke olmakla kalmayacak. İspanya’yı Honduras ve ardından başka ülkeler de takip edecek.

Ancak, koalisyon güçlerinin yol ayrımına girmesine sevinmek yersiz olur. Uluslararası toplum, savaşın yol açtığı politik ve maddi zararı ortadan kaldırmak ve aynı zamanda savaşın başsorumlularını girdikleri çıkmazdan kurtarmak zorunda. Yükün ağırını ise Avrupa, dolayısıyla İspanya da taşımak zorunda kalacak.

O zaman sıra, Irak Savaşı‘nın meşru olmadığına işaret ederek, Irak ve Ortadoğu’daki sorumluluğundan sıyrılamayacak olan Fransa, Almanya ve tabii İspanya’ya gelecek. Bu ülkeler, Irak Savaşı ile çarpıtılan devletler hukuku ilkelerini yeniden düzene sokabilirler. Ama bunu karşılıksız yapmayacaklardır.

ABD’nin ödemek zorunda kalacağı bedel para değil, gelecekte uluslararası işbirliğine açılmakla ve yükümlülüklerini kabul etmek olacaktır. Yani, diğer önemli devletler ve bölgelerle ilişkilerinde büyük politik ödünler vermesi ve dünyayı daha güvenli kılmayan tek taraflı girişimlerden kaçınmak zorunda kalacaktır. Çünkü, ABD ve İngiltere’nin iddia ettiğinin aksine, bu tür tek taraflı müdahalaler şimdiye dek yarardan çok zarar ve karmaşaya yol açtı."