1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Asyl EU

16 Aralık 2009

Avrupa Birliği’nde mültecilerin durumu, geçmişte olduğu gibi bugün de sorun olmayı sürdürüyor. Mültecilerle ilgili sorun yaşayan ülkelerin başında ise Yunanistan geliyor.

https://p.dw.com/p/L3Kz
Fotoğraf: dpa

Yunanistan, Asya’dan Avrupa’ya göç etmek isteyen pek çok mülteci için köprü konumunda. Ancak aynı zamanda hâlihazırda yürürlükte olan yasalar nedeniyle, Avrupa Birliği’ne Yunanistan’dan giriş yapan mültecilerin geri gönderildiği yer de yine Yunanistan. Yunanistan'daki sosyalist hükümet ülkedeki mültecilerin durumunu iyileştirecek önlemler alma sözü verirken, mülteciler ise içinde bulundukları zor koşullarda iltica başvurularının kabul edilmesini bekliyor. Bu arada Almanya'da Federal Anayasa Mahkemesi, geçen günlerde bir mültecinin Yunanistan'a gönderilmesini yasaklayan bir karar aldı. Mahkemenin kararında, Yunanistan'daki mültecilerin karşı karşıya olduğu kötü koşullar etkili oluyor. Deutsche Welle'den Ruth Reichstein, Avusturya'dan Atina'ya geri gönderilen Afgan bir mülteci ailenin sorunlarına kulak verdi:


Altı metre kare oda

Ahmedi ailesi üç ve dört yaşındaki iki kızları ile birlikte altı metrekarelik küçük odada yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Afganistan’dan göç eden Ahmedi ailesi yaklaşık altı haftadır bu odada ikamet ediyor. Anne Şimin Ahmedi içindeki bulundukları koşulları şöyle anlatıyor: “Bu odada dördümüz birden yatıyoruz. Dışarıdaki hortumla yıkanıyoruz. Evde su yok. Geceleri çok soğuk oluyor. Burayı ısıtacak hiç bir şeyimiz yok, burası aslında bir ev değil.”

Ahmedi ailesinin durumu, Yunanistan'daki pek çok mülteci ile benzerlik gösteriyor. Yunanistan üzerinden Avusturya'ya giden aile, orada iltica başvurusunda bulunmuş. Ancak bir buçuk yıl sonra resmi merciler tarafından apar topar Atina’ya geri gönderilmişler. Yetkililer ailenin Yunanistan’dan Avrupa Birliği’ne giriş yapmış olmasını bu karara gerekçe gösteriyor. Uygulamanın yasal dayanağı ise Avrupa Birliği’nin iltica politikasını düzenleyen Dublin II adındaki yönetmelik. Bu yönetmelik, mültecilerin Avrupa Birliği'ne giriş yaptıkları ülkeye geri gönderilebilmesine olanak tanıyor.

20 bin başvuru

Ne var ki Yunanistan'daki mülteci kampları ağzına kadar dolu. Mültecilere ücretsiz danışma hizmeti veren sivil toplum kuruluşu Mülteciler Konseyi'nden Avukat Alexia Vassilo, mültecilerin çoğunun sokaklarda yaşamak zorunda kaldığını belirtiyor: “Mültecileri kabul etme olanağımız yok. Yunanistan’da her yıl ortalama 800 kişilik yer için toplam 20 bin başvuru alıyoruz. Rakamlar da sorunun ne kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor. Dublin vakaları da buna tuz biber ekiyor. Onlara ayrıcalıklı davranılmıyor. Bu aile yaklaşık bir aydır bir yer için bekliyor. Kural bu, bu bir istisna değil.”


"Dublin sözleşmesi sorunları çözmeye yetmiyor"

Yunanistan’da kısa bir süredir iktidarda bulunan sosyalist hükümet, mülteci ailelerin durumunu iyileştirmeye yönelik önlemler alma sözü veriyor. Sivil Koruma Bakan Yardımcısı Spiros Vougias ise sorumluluğun yalnızca Yunanistan’da değil, bütün Avrupa Birliği ülkelerinde olduğunu belirtiyor: “Dublin Sözleşmesi günümüz koşullarına uygun değil. Bu sözleşme imzalandığında koşullar daha farklıydı, ancak yıllar içinde durum değişti. Aslında bize hep Yunanistan'da kalmak istemeyen mülteciler geliyor. Diğer AB ülkelerine gitmek istiyorlar. Biz bu sorumluluğu tek başımıza alamayız. Bu nedenle yükü bütün AB ülkelerine dağıtan yeni bir sözleşmeye ihtiyacımız var.”

Mülteciler ise siyasilerin harekete geçmesini beklemek istemiyor. Çoğunun acil yardıma ihtiyacı var. Atina'daki Ahmedi ailesi de sivil toplum kuruluşlarının yardımı sayesinde yaşamını sürdürebiliyor. Aile iltica başvurusuna olumlu bir yanıt almayı bekliyor, ancak umutlar az. Zira Yunanistan geçen yıl yalnızca tek bir Afgan ailenin iltica başvurusunu kabul etti. Anne Şimin Ahmedi duygularını şöyle dile getiriyor: “Hapishanede değiliz, ama kendimizi öyle hissediyoruz. Kelepçelerle bağlı değiliz belki, ama hiç bir yere gidemiyoruz, kapatılmış gibiyiz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Ruth Reichstein / Çeviri: Başak Özay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu