1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yorum: Sancılı başlangıç

27 Nisan 2010

Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti’nde ilk Türk kökenli bakan olarak atanan Aygül Özkan’ın dinî sembollerin yasaklanması önerisi Almanya'da büyük yankı yarattı. DW Türkçe Servisi Şefi Baha Güngör'ün yorumu:

https://p.dw.com/p/N76R
DW Türkçe Servisi Şefi Baha GüngörFotoğraf: DW / Baha Güngör

“Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı Christian Wulff herhalde bu gelişmeyi hiç beklemiyordu. İsminde demokrasiden önce “Hrıstiyan“ gelen Hrıstiyan Demokrat Birlik partisi, rakiplerine bir sürpriz yaparak Aygül Özkan’ı Almanya’nın ilk Türk kökenli bakanı olarak Aşağı Saksonya Eyaleti'nin bakanlar kuruluna atadı.

Böylece muhafazakâr iktidar partisi bir taşla iki kuş vurmak istedi. Merkezin sağını oluşturan parti, bir yandan çağdaş imajını güçlendirmeyi hedeflerken, diğer yandan da hoşgörülü ve dünyaya açık olduğunu kanıtlamak istedi. Asıl hedef ise Almanya’da yaşayan yüz binlerce Türk kökenli Alman seçmenin oylarını, onların şimdiye dek tercih etmedikleri bir partiye yönlendirmekti.

Ancak gerek Aşağı Saksonya Eyaleti'nin başkenti Hannover’de, gerekse Federal başkent Berlin’de yapılan hesaplar çarşıya uymadı. Zira bugün için Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını zorlaştıran, aynı zamanda Türk halkının çoğunluğunun mensup olduğu İslam dini ve Türk kültürünün Hrıstiyan – Musevi köklerine dayanan Avrupa'ya uyumunun mümkün olmadığı görüşünü savunan bir parti, ne yaparsa yapsın görülebilir bir zaman içinde Almanya’daki Türklerin çoğunlukla tercih ettiği bir parti olamayacaktır.

Hamburg doğumlu Aygül Özkan çekirdekten yetişme bir siyasetçi değil ve partisi tarafından hazırlanan çerçeveye uyduğu için bakanlığa atanırken, onun uyum konusunda yaptığı çalışmalar dikkate alındı. Öte yandan Aygül Özkan'ın söylediklerini geri alması ve açıklamalar onun ağzından, onun yerine Wulff tarafından yapılması doğru değil. Böylece Aygül Özkan daha yemin ederek göreve başlamadan güven yitirmiş oldu. Özkan sancılı bir başlangıç yapmış oluyor. Çünkü bu aşamadan sonra söyleyecekleri çok daha ince elenip sık dokunacak. Verdiği mülakatta söylediklerini partisinin eyalet meclis grubundan özür dileyerek geri alması, Özkan'ın güven yitirmesinden öteye, partisinin de göçmenlere yaklaşımı konusunda düzeltmek istediği imajını eskisinden daha kötü hale getirdi.

Göçmen kökenli siyasetçiler konusunda Sosyal Demokratlar da şimdiye dek kötü bir tablo çizdi. Hrıstiyan Demokratlara kıyasla daha hoşgörülü olduğunu söyleyen Sosyal Demokrat Parti’de de göçmen isimli adaylar Almanlar'dan daha yüksek engelleri aşarak ve daha zor koşulları yerine getirerek ancak aday olabiliyor ve parlamentolara girebiliyorlar.

Bu konuda şimdiye dek örnek politikaları Yeşiller uyguladı. Yeşiller Partisi’nin iki eş başkanından biri Cem Özdemir. Cem Özdemir’in adı anıldığında artık kimse onun göçmen bir ailenin çocuğu olduğunu söylemiyor, çünkü o çoktan bir Alman politikacı. Ancak diğer büyük partilerin aksine Yeşiller'de birçok değerli ve genç yaşlarda partinin tabanında çalışarak devraldıkları görevleri hak eden siyasetçiler var.

Aygül Özkan'ın hatası ise daha yemin etmeden Alman okullarında başörtü ve haç gibi dinî sembollere karşı olduğunu açıklamasıydı. Böylece Özkan kendi partisinin planlarını bozdu ve şovunu engelledi.

Aygül Özkan vakası şunu da gözler önüne seriyor ki; federal düzeyde veya eyaletlerde onlarca yıldır uygulanan yanlış göç politikalarının sonuçlarının boyutları hayli büyük. Özellikle Almanya’nın bir göç ülkesi olduğu gerçeği çok geç kabul edildi. Alman toplumu uzun yıllardan beri çok kültürlü ve hem Alman Anayasası hem de çağdaş değerler üzerine bina edilmiş bir toplum.

Aygül Özkan, yazar Max Frisch’in 40 yıl önce söylediğinin doğruluğunun bir kanıtı olarak ısmarlanan iş gücü yerine gelenlerin insan olduğunu kanıtladı.“

© Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Baha Güngör/ DW

Editör: Hülya Köylü