1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yorum: Almanya'nın acil ihtiyacı

Steiner Felix
Felix Steiner
26 Ağustos 2015

Şu günlerde Almanya’da çelişkili manzaralarla karşılaşılıyor. Bir yanda mültecilere yardım gönüllülüğü, diğer yanda ise şiddet. DW editörü Felix Steiner, Başbakan Merkel’in tepki göstermesini olumlu buluyor.

https://p.dw.com/p/1GLev
Deutschland, Plakat zur Flüchtlingshilfe in Heidenau
Fotoğraf: DW/B. Knight

Bütün dünya Almanların kafa yapısını, nasıl düşünüp davrandıklarını öğrenmiş oldu. Dünyaca tanınmış bir kamuoyu araştırma şirketi 500 anketten oluşan bir katalog hazırlamış. Sonuçlardan bazılarına tebessüm etmemek elde değil. Alman kediyi köpekten daha fazla seviyor. Şarabı biraya tercih ediyor. Panayır yerine dört duvar arasında kutlama yapmak hoşuna gidiyor.

Saydıklarımız ve daha fazlası Almanlar hakkındaki klişelerin hiç de gerçeğe uymadığını gösteriyor.

Şu anket sorusuna verilen yanıtlar, oldukça kafa karıştırır cinsten: “Mevcut siyasi düzen gelmiş geçmiş sistemlerin en iyisidir. Katılıyor musunuz?” Sadece üç eyalette ankete katılanların yarıdan fazlası bu soruya ‘kayıtsız şartsız, evet' yanıtını vermiş. Almanya'nın doğusundaki üç eyalette ise bu oran üçte bire düşüyor. Almanya nüfusunun yarısını barındıran Kuzey Ren Vestfalya, Bavyera ve Baden Württemberg eyaletlerinde de mevcut siyasi sistemi onaylayanların oranı yüzde 40'ın biraz üserinde.

Çoğu temel değerleri özümseyemedi

Anketin zayıf noktası, memnun olmadığı anlaşılanların hangi sistemi tercih ettiklerinin kendilerine sorulmamış olması. Kaiser mi, Führer mi, yoksa Devlet Konseyi Başkanı ve Genel Sekreter yoldaş mı? diye sorulabilirdi. Anket, Almanların önemli bir bölümünün devletten uzaklaştığını, dolayısıyla da devletin değerlerini ya hiç, ya da kısmen paylaştığını göstermesi bakımdan ise önemli ipuçları veriyor.

Şu günlerde, aşırı sağcıların beldelerine gelen mültecilere taş, şişe ve havai fişekle saldırdığı ve normal belde sakininin, onayladığı için kenarda durup bu eylemleri seyrettiği Saksonya Heidenau'da buna tanık olduk. Savaş cehenneminden kaçan ve aralarında çocukların da bulunduğu savunmasız insanlara böyle davranıldı.

Şiddeti onaylayanların Almanya'nın temel değerleri ile kavgalı oldukları ortaya çıkıyor. Alman Anayasası'nın ‘İnsan onuru dokunulmazdır' diyen birinci maddesini özümseyemedikleri anlaşılıyor. Anayasa, Alman'ın değil insanın onurundan söz ediyor. Mülteciyi taş atarak karşılayanlarla onları seyredenlere kalsa herhalde birinci maddedeki ‘insanı' siler, yerine ‘Alman' yazarlardı. Ayrıca yedinci maddede de, ‘Almanların her türlü birlikte yaşamaya dokunulamaz insan haklarını temel aldığı' yazılıdır. Basit ve anlaşılır tarzda formüle edilmiş olan bu maddeleri tekrar tekrar okumakta fayda vardır.

Sadece Heidenau'da değil ama Almanya'nın başka yerlerinde de mülteciler için hazırlanan barınaklar kundaklanıyor. Almanya Başbakanı'nın, hafta sonundan bu yana aşırı sağın şiddet ve nefretiyle eşanlamlı hale gelen Heidenau'da boy göstermesi iyi olmuştur. Onun da bu çirkin olayın cereyan ettiği yere giderek bütün göstericileri layık oldukları şekilde vasıflandıran Başbakan Vekili gibi konuşması beklenir. ‘Güruha' bu şekilde seslenmek duygusal bakımdan anlaşılır bir davranış olsa da maksada uygun düşmeyebilir. Çünkü aşağılayan, muhatabını tecrit etmiş ve dışlamış olur. Oysa Almanya'yı zor görevler bekliyor. Üstesinden gelinebilmesi için halkın, en azından şimdiye kadar hiçbir şeye karışmayanların kazanılması gerekir.

Başbakanın halkı kazanması gerekir

Dolayısıyla Başbakan Angela Merkel'den mültecilerle, onlara yardım eden resmi ve gönüllü görevlilerle konuşması ve empati göstermesi beklenir. Ama aynı zamanda büyük çoğunluğu endişe içinde olan Heidenaulularla da.

Başbakanın ziyareti başarılı olursa belki kayıtsız kalanların düşünce tarzı da, tirajı milyonları bulan Bild gazetesinin üslubu gibi değişir. Bild, ‘mülteci dalgası' ya da ‘iltica seli' gibi kavramları kullanmamaya dikkat etmeye başladı. Onun yerine, ‘mültecilere yardım edelim' ya da ‘nasıl yardımcı olabilirsin?' gibi manşetleri tercih ediyor. İşte Almanya'nın böyle bir ruha ihtiyacı var.

© Deutsche Welle Türkçe

Felix Steiner