1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yüzde 10’a AİHM onayı

Kayhan Karaca/Strasbourg30 Ocak 2007

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu yılı seçimlerle geçirecek Türkiye’de politik aritmetiği etkileyebilecek önemli bir karara imza attı.

https://p.dw.com/p/AZWR
AİHM yargıçları kararı 2'ye karşı 5 oyla aldılar
AİHM yargıçları kararı 2'ye karşı 5 oyla aldılarFotoğraf: AP

Strasbourg merkezli Mahkeme, eski DEHAP üyeleri Mehmet Yumak ve Resul Sadak tarafından açılan davada, Türkiye’de yürürlükte olan yüzde 10’luk seçim barajı uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmadığı sonucuna vardı.

Davaya bakan 7 yargıçlı daire tarafından, 2’ye karşı 5 oyla alınan karara göre, yüzde 10 barajının varlığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin serbest seçim hakkıyla ilgili maddesiyle uyuşmazlık içermiyor.

Karar aleyhindeki iki oy, yüzde 10 barajının aşırı olduğu görüşünü belirten Portekizli ve San Marinolu yargıçlardan geldi.

Geniş takdir hakkı

Mahkemenin gerekçeli kararında ise Avrupa genelinde seçimlerin düzenleniş biçimi konusunda değişik uygulamalar olduğu, bu konuda kuralların her devletin kendisine has tarihi ve politik faktörler çerçevesinde değiştiği ve bu nedenle devletlerin seçim kanunlarını belirlerken geniş bir takdir hakkına sahip olmaları gerektiği not ediliyor.

Kararda, Türkiye’deki barajın Avrupa genelindeki en yüksek baraj olduğuna da işaret ediliyor. Ancak bu konuda yapılacak olası değişiklikler için takdir hakkının yargı, yasama ve politika dünyasına ait olduğu belirtiyor.

Karar itiraz etmek mümkün

Yumak ve Sadak’ın karara 3 ay içinde AİHM’nin 17 yargıçlı Büyük Dairesi önünde itiraz hakları bulunuyor. AİHM’nin seçim barajı konusunda bugüne kadar alınmış net bir kararı bulunmuyordu. Mahkemenin 1994 yılında İngiltere hakkında alınmış ve seçimlerin hangi yöntemle düzenleneceği konusunda devletlerin geniş takdir hakkına sahip olduklarının vurgulandığı bir kararı mevcuttu. AİHM yetkilileri, kararın seçim barajı konusunda tüm Avrupa ülkeleri için en somut karar olduğunu söylüyorlar.

Davanın geçmişi

Yumak ve Sadak, 3 Kasım 2002 genel seçimlerine Şırnak’ta DEHAP adayı olarak katılmış ve kazanmışlar, ancak DEHAP yüzde 10’luk ülke barajını aşamadığı için meclise girememişlerdi. Bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin seçim hakkıyla ilgili maddesine aykırı olduğunu savunan davacılar, konuyu 2003 yılında Strasbourg Mahkemesi gündemine taşımışlardı.

Davacılar, AİHM’ye sundukları belgelerde, yüzde 10’luk barajı “Kürt vatandaşların desteklediği partilerin mecliste temsil edilmesini engellemek için yapılmış bir düzenleme” olarak tanımlamışlardı.

Yumak ve Sadak, mahkemeye ilettikleri belgelerde, seçim barajı nedeniyle seçmenin yüzde 50’ye yakın bir kısmının oyunun meclise yansımadığını, bu nedenle hükümetin meşruiyetinin tartışmalı olduğunu öne sürmüşlerdi.

Davacılar, Ankara’dan yaklaşık 900 bin euro maddi ve manevi tazminat ile milletvekili seçilememiş olmalarına rağmen 5 yıllık milletvekilliği aylığı ve sosyal haklarını da talep etmişlerdi.

Yumak ve Sadak’ın başvurusunu 9 Mayıs 2006 tarihinde kabul edilebilir ilan eden Strasbourg Mahkemesi, davacıların ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin ihlaline ve kendilerine Kürt kimlikleri nedeniyle ayrımcılık yapıldığına dair iddialarını geri çevirmiş, davayı sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin seçim hakkıyla ilgili maddesi çerçevesinde görme kararı almıştı.

Türk hükümeti ise AİHM önünde yüzde 10’luk seçim barajını savundu ve barajın politik istikrar için gerekli olduğunu belirtti. Ankara, 1999 seçimlerinde Meclis dışında kalıp, 2002’de Meclise giren CHP’yi örnek gösterip, hiçbir siyasi partiye ayrımcılığın söz konusu olmadığı yönünde savunma yapmıştı.