1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Vize muafiyetinde zor süreç

31 Mayıs 2018

Vize muafiyeti konusunda Avrupa Birliği'nden teknik bir heyet bugün Ankara'da. Ancak süreç siyasi açıdan tıkanmış durumda.

https://p.dw.com/p/2ydwm
Symbolbild Flüchtlinge Visum Schengenraum
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/O. Spata

Avrupa Komisyonu'ndan bir heyet Türkiye-AB vize muafiyeti süreci hakkında teknik düzeyde temaslarda bulunmak üzere bugün ve yarın Ankara'da olacak. Avrupa Komisyonu heyetine Göç ve İçişleri Genel Müdür Yardımcısı Simon Mordue başkanlık edecek. Heyet vize muafiyeti konusunda Dışişleri, AB ve İçişleri Bakanlığı yetkilileriyle iki gün boyunca toplantılar yapacak. Bu toplantıların oda noktasını vize muafiyetine ilişkin toplam 72 kriterden henüz yerine getirilmeyen 7'si hakkında şubat ayında Ankara tarafından Avrupa Komisyonu'na sunulan belgenin oluşturması bekleniyor.

Yerine getirilmesi gerekli kriterler arasında terörle mücadele mevzuatının Avrupa standartlarına taşınması, verilerin korunması, AB polis teşkilatı Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması imzalanması, yolsuzlukla mücadele, suç bağlantılı konularda işbirliği ve Geri Kabul Anlaşması’na yönelik eksikler var.

Terörle mücadele mevzuatı

Türkischer Pass mit Visumsantrag
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Stache

Bunların en önemlisi olarak gösterilen terörle mücadele mevzuatının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı temelinde gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu alanda en büyük sorun, Türkiye'de terör ve terör faaliyeti tanımlarının geniş yorumlanması ve uygulamada "orantılılık" ilkesinin gözetilmemesinden kaynaklanıyor. Türkiye'de yasaların AİHM kararlarıyla uyumlu hale getirilmesi, İç Güvenlik Paketi'ni gözden geçirilmesi ve ifade ve toplantı özgürlüğüne dair uygulamaların AİHS standartlarına taşınması isteniyor. Vize muafiyeti konusunda son sözü söyleyecek olan Avrupa Parlamentosu da medya özgürlüğü alanındaki ihlallerin büyük ölçüde terörle mücadele yasalarından kaynaklandığını belirtip, bu konuda özellikle ısrar ediyor.

Yolsuzlukla mücadele

Vize muafiyeti konusundaki bir diğer sorunlu dosya yolsuzlukla mücedele. AB, bu alanda Strasbourg merkezli Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) Türkiye raporlarını temel alıyor. Türkiye bu raporlardaki tavsiyelerin çoğunu henüz yerine getirmiş değil. GRECO parlamenterler, yargıçlar ve savcılar açısından yolsuzluğun önlenmesiyle ilgili mart ayında yayımladığı son raporunda Türkiye'nin bu alandaki 22 tavsiyeden 20'sini yerine getirmediğini belirtip, Ankara'ya bu tavsiyeleri ne zaman yerine getireceğine dair rapor sunması için 31 Ekim 2018'e kadar süre tanımıştı.

Cezai meselelerle ilgili kriter ise bütün AB devletleri ile başta suçluların iadesi olmak üzere etkin işbirliğini kapsıyor. Ankara ile AB arasında karşılıklı güvensizlik nedeniyle suçluların iadesi alanında işbirliği sağlanamıyor. Buradaki en önemli sorunlardan biri de Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımıyor olması. Bu kriterin yerine getirilmesi için sovuşturma ve kovuşturma aşamalarına ilişkin verilerin Türkiye ile AB ülkeleri arasında net ve etkin şekilde paylaşılması, Türkiye'de veri güvenliği mevzuatının AB ile uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.

Europol ile işbirliği

AB'nin vize serbestisi karşılığında talep ettiği kriterlerden biri de Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması'nın uygulanması. AB'nin resmi kolluk birimi olarak tanımlanan Europol ile operasyonel işbirliği için kişisel verilerin karşılıklı paylaşımının sağlanması gerekiyor. AB bu alandaki Türk mevzuatını Avrupa standartlarıyla uyumlu bulmuyor. Europol kriterini tamamlayıcı olarak, her alanda AB standartlarında bir kişisel verilerin korunması mevzuatı talep ediliyor.

Türkiye vize kriterlerini yerine getirmek için, üyesi olduğu Avrupa Konseyi ile işbirliğini yoğunlaştırmış durumda. Ankara, bu amaçla, Avrupa Konseyi bünyesinde imzaya açılmış "Kişisel verilerin otomatik işleme tabi tutulması karşısında bireylerin korunması sözleşmesi", "Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi", "Terörizmin Finanasmanı ve Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanması, Aranması, Elkonması ve Müsaderesi Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi" ve "Hükümlülerin Nakline Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne Ek Protokol"ü 2016 yılında onaylamıştı.

Siyasi boyut

Vize muafiyeti konusunda asıl sorun bu teknik süreçte değil siyasi süreçte yatıyor. Türkiye'nin tüm kriterleri yerine getirmesi halinde son söz AB devletleri ve Avrupa Parlamentosu'nda olacak. Ancak birçok AB ülkesi siyasi nedenlerden ötürü Türk vatandaşlarına vize muafiyeti konusunun gündeme gelmesine sıcak bakmıyor. Türkiye'nin olası üyeliğine en çok karşı çıkan ülke konumundaki Avusturya’nın bu yıl 1 Temmuz'dan itibaren AB dönem başkanlığını devralacak olması da bu alanda gelecek aylarda ilerleme kaydedilmesinin zor olacağının işaretçisi.

Ankara için bir diğer talihsizlik ise Mayıs 2019’da Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin yapılacak olması. Son iki yılda iki kez Ankara ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması için karar alan AP'nin bu yıl da benzer bir karar alması gündemde. AP içindeki belli başlı siyasi gruplar konuyu Mayıs 2019'dan önce gündeme alma niyetinde değiller. Türkiye karşıtı aşırı sağcılar ve popülistler 2014 seçimlerinde kuvvetlenerek AP'ye giriş yapmışlardı, 2019'da daha da kuvvetlenecekleri öngörüsünde bulunuluyor. AB'nin tüm politikaları için tehdit olan bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, Türk vatandaşlarına Schengen alanı için vize muafiyeti de gelecek beş yıl içinde neredeyse imkansız hale gelmiş olacak.

Kayhan Karaca / Strasbourg

© Deutsche Welle Türkçe