1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Verheugen: Türkiye beklentileri aştı

25 Şubat 2004

AB Komisyonu‘nun genişlemeden sorumlu üyesi Verheugen, Türkiye'nin nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olmasının kıstas olmayacağını, Ankara'nın gerekli koşulları yerine getirmesi durumunda birliğe üye olabileceğini söyledi. Verheugen, Deutsche Welle'nin sorularını yanıtladı:

https://p.dw.com/p/AbO1
Verheugen'e göre "Müslüman ülkenin üyeliğini istemiyoruz" demek dayanaksız bir gerekçe
Verheugen'e göre "Müslüman ülkenin üyeliğini istemiyoruz" demek dayanaksız bir gerekçeFotoğraf: AP

- Schröder, Türkiye’nin, müzakere takvimi alma şansı olduğundan bahsetti. Siz de bu fikri paylaşıyor musunuz?

VERHEUGEN: Bu konuda öngörüde bulunamam. Çünkü bu yılın sonunda, Türkiye’ye ile müzakerelere başlanıp başlanmayacağı sorusuna ışık tutacak ilerleme raporunu hazırlayacak kişi benim. Sadece şunu söyleyebilirim, Türkiye, son yıllarda hızlı ilerleyen ve dinamikleşen reform süreci ile pek çok gözlemcinin beklentilerini aşmayı bildi.

- Bu,sizin Almanya Cumhurbaşkanı Rau gibi düşünenlerin aksine, olaya pek de şüpheci bakmadığınız anlamına mı geliyor?

VERHEUGEN: Ben AB’nin politikasını temsil ediyorum. Birliğin, Türkiye’nin üyeliğine ilişkin onyıllara dayanan çok aşamalı bir politikası var. Şu konuda soru işareti yok: Türkiye gerekli koşulları yerine getirdiği takdirde birliğe üye olabilir. Türkiye’nin nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan, büyük sosyal problemlerle boğuşan bir ülke olduğu gerçek. Ancak bunlar birer kıstas olamaz.

- Türkiye’de kişi başına düşen gelir AB ortalamasının üçte biri kadar bile değil. Die Welt gazetesi, Münih’teki Doğu Avrupa Enstitüsü’nün bir araştırmasına dayandırdığı haberinde Türkiye’nin üyeliğinin AB’ye büyük yük getireceğini yazıyor. Hatta bu yükün, Mayıs ayında 10 ülkenin birden üye olmasından kaynaklanacak masrafı aşacağı belirtiliyor. AB gerçekten mali anlamda Türkiye’nin üyeliğini kaldırabilir mi?

VERHEUGEN: Böyle araştırmaları gerçekten katlanılmaz buluyorum. Bu tür araştırmaları yapanlar, bizim müzakerelerimizi hangi temelde yürütmek ve hangi amaçları hayata geçirmek isteğimizden haberdar değiller. Genişleme yolunda AB içinde, özellikle masraflar konusunda, tarım ve kurumsal politika alanlarında reforma gidilmesi gerektiği açık. Öte yandan, insanların güvenini zedelemekten başka amaca hizmet etmeyen bu tür oyunlara aldanmaya hiç niyetim yok. „Biz bir Müslüman ülkenin üyeliğini istemiyoruz“ gibi, „Onlar çok fakir“ demek de son derece dayanaksız bir gerekçe.

- Türkiye AB'den müzakere tarihi alamazsa nereye doğru yönelir ve bunun birlik açısından sonuçları ne olur?

VERHEUGEN: Bu olasılığın sonuçlarını kestirmek şimdiden güç. Genel görüş, Avrupa’nın reddettiği bir Türkiye’nin er ya da geç kökten dinciliğin kurbanı olabileceği yönünde. Bu durumun ise Yakın ve Ortadoğu‘da toptan bir stratejik değişime yol açacağı ve Avrupa siyaset ve ekonomisini kökten etkileyeceği söyleniyor. Türkiye’ye, zaten yıllardır sahip olduğu „imtiyazlı ortaklık“ statüsü önerenler de bu olası sonuçları gözönünde bulundurmalılar.