1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Varlık içinde yokluk çeken ülke: Kongo

Ulrich Leidholdt / Nairobi19 Temmuz 2006

AB ve BM birliklerinin seçimler sırasında güvenliği sağlamak için konuşlandığı Kongo, yeraltı ve yerüstü kaynaklarına rağmen yıllardır yoksul. Kongo, bu seçimlerle yüzlerce yıllık yazgısına son verip yeni bir başlangıcın adımını atabilir. Alman Radyolar Birliği muhabirlerinden Ulrich Leidholdt’in haberi...

https://p.dw.com/p/AZo2
Kongo, doğal zenginliklerine rağmen yoksulluk içinde
Kongo, doğal zenginliklerine rağmen yoksulluk içindeFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Kongo, hammadde hırsızları için tarihin her döneminde kolay lokma oldu. Hatta Belçika Kralı İkinci Leopold, 1870 yılında Kongo’yu özel mülkü ilan etti. Batı Avrupa büyüklüğündeki Kongo’nun altın, pırlanta ve bakır madenleri, Kral Leopold adına yağmalandı, talan sırasında milyonlarca Kongolu can verdi. Kongo’nun yazgısı, bağımsızlığın kazanıldığı 1960’tan sonra da pek değişmedi.

Uluslararası Kriz Grubu’nun (ICG) Kongo uzmanı Jason Stearns, General Joseph Mobutu’nun çeyrek asırlık iktidarını ülke tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriyor: “Mobutu, rüşvet ve yolsuzluğu yasallaştırdı. Anayasanın 15’nci maddesine, ‘kamu çalışanları ve askerler kendi kaynaklarını kendileri yaratır’ diye yazdırdı. Devlet görevlileri, kendi halkını sömürmeye girişti. O yüzden vatandaşa hizmet fikri, Kongo’ya çok ters.”

Sömürü çarkı yıllarca işledi

Yıllar süren savaş ve iç savaş sonrası iktidara gelen Devlet Başkanı Laurent Kabila ve oğlu Joseph Kabila döneminde de sömürü ve talan çarkı işlemeye devam etti. 60 milyonu bulduğu tahmin edilen Kongo halkı, insanlık dışı koşullar altında ve açlık sınırındaki ücretler karşılığında bu çarkın işlemesini sağladı.

Kongo’nun sahip olduğu doğal varlıkların önemini hatırlatan Alman Açlıkla Mücadele Örgütü yöneticilerinden Gregor Dörken şunları söylüyor: “Kongo yalnızca yeraltı kaynakları açısından değil, kereste ve diğer yerüstü zenginlikleri açısından da Afrika’nın sayılı ülkeleri arasında. Bunlardan yararlanılabilse, Güney Afrika’dan sonra kıtanın en zengin ülkelerinden biri olur. Kaynaklardan alınacak vergi, halkın yararına, sağlık ve eğitim giderlerine ayrılmalı. İşte o zaman hem ülkeye hem de insanlara yardım edilmiş olur.”

Kongo’nun komşularından Uganda da askerlerini ya da milisleri kullanarak Kongo topraklarından altın çıkarıyor. Geçmiş yıllarda altın ihracatçısı ülkeler arasında bulunmayan Uganda’nın 2004 yılında 60 milyon dolarlık altın ihraç ettiğini söyleyen Dörken, aynı zaman diliminde Kongo’nun ihracatının ise 9 milyon dolarda kaldığına işaret ediyor.

BM’nin verileri

Birleşmiş Milletler tarafından 2003 yılında hazırlanan bir rapora göre ise merkezi dünyanın muhtelif ülkelerinde yer alan 43 holding, Kongo’dan haksız kazanç elde ediyor. Listenin başında Güney Afrikalı madencilik firmaları Ashanti ve Beers geliyor. Ardından ABD, Rusya ve Avustralya’dan madencilik firmaları Phelps Dodge, Alrosa ve Anvil geliyor. Çin, Kongo madenlerinde binlerce işçisini doğrudan çalıştırıyor. Birleşmiş Milletler raporunda adı geçen firmalar arasında Alman Bayer holdinge bağlı H.C. Starck da yer alıyor.

Uluslararası gözlemciler, seçimlerin yeni bir başlangıcı mümkün kılması halinde, iyi bir planlama ve organizasyonla, Kongo’nun Afrika’nın önde gelen ülkeleri arasında yer alabileceğine dikkat çekiyorlar.