Uzmanlardan "siyasi İslam" uyarısı
29 Kasım 2006Müslümanlık ve demokrasinin uyumu tartışması Berlin’de birçok uzmanı bir araya getirdi. Almanya Müslümanlar Konseyi Şeref Üyesi ve Konsey’in eski başkanı Dr. Nadeem Elyas, Müslümanlığın prensipleriyle demokrasinin uyum içerisinde olduğunu söyledi.
Elyas, “Prensipler insan haklarını korumayı amaçlıyorsa ve özgürlükleri koruyorsa, bu elbette Müslüman ülkelerce kabul edilebilir. İslam çoğulculuğu ve hükümetlerde çoğunluk prensibini tanıyor ve hukuk devletine inanıyor. Bunları içeren bir demokrasiyi, İslam ülkelerinin sistemi içinde görmek mümkün“ dedi.
Tek bir demokrasi formülü yok
Ancak gerek Müslüman dünyasında gerekse Arap dünyasında uygulanabilecek tek bir demokrasi formülü bulunmuyor. Bu noktaya dikkat çeken Kiel Üniversitesi’nden Prof. Joachim Krause ise İslam’ın demokrasiyle uyumu hakkında şunları söyledi:
“İlk olarak tek bir Batıdan ve tek bir demokrasi anlayışından bahsetmek mümkün değil. Müslüman dünyasında, özellikle de Arap dünyasıda, istikrarlı bir demokrasi anlayışı olması durumunda Batının bundan tatmin olacağını düşünüyorum. İslam bir din olarak algılandığında ve kişiye özel bir inanç ise, o zaman elbette İslam ile demokrasinin uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak İslam siyasi bir hareket halini almaya başladığı zaman, demokrasiyi İslamcı partilerle gerçekleştirmek bir o kadar zorlaşacaktır.“
Bununla birlikte Batılı uzmanlar, Müslüman ülkelerde Tanrı’nın tek egemen güç olduğu siyasi bir sistemin demokrasi tanımı ile örtüşemeyeceğini, demokrasilerde halkın egemenliğinin üstün olduğunu hatırlattılar.
Kültürlerarası diyalog
Berlin - Brandenburg Avrupa Entegrasyon Merkezi’nin Genel Sekreteri, Muhammed Badr ise Doğu ve Batı arasındaki fikir ayrılıklarının giderilmesi için gerekli olan kültürlerarası diyaloğa dikkat çekti. Kültürlerarası diyaloğun Türkiye için de önemli olduğnu belirten Badr, Türkiye’nin Müslüman dünyasındaki rolüne değindi:
“Kültürlerarası diyaloğun Avrupa Birliği’ne girmek isteyen Türkiye için de önemli olduğunu düşünüyorum. Fakat aslında Türkiye, Müslüman dünyası için bir örnek olamaz. Örneğin Tunus’a bakın, Arap dünyasında böyle birçok örnek var. Devlet, birçok sebepten ötürü, örneğin turizmi geliştirmek istediği için, modernleşmeye halkı zorlayabilir. Ancak eğer halkın kendisinde böyle bir arzu yoksa bunu yapmak çok yanlış. Örneğin Türkiye’de de belli bir baskı uygulandı ve sonuç ortada, yani halkın artık Avrupa’ya ilgisi kalmadı.“
Tartışmaların sonunda varılan genel kanı ise, esas uyumsuzluğun siyasi bir konu olan İslamcılıktan kaynaklandığı ve Batı’nın buna siyasi bir çözüm bulması gerektiği oldu. Türkiye’nin bölgede örnek olması ise Batılı uzmanlara göre muhtemel bir senaryo iken, Arap dünyasından bakıldığında, bunun çok da arzulanmadığı görülüyor.