1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uyum konusunda hedeflerin gerisinde kalındı

Baha Güngör7 Kasım 2008

Almanya’da göçmenlerin topluma daha iyi uyum sağlayabilmesi için Başbakan Angela Merkel’ın girişimi ile Berlin’de Üçüncü Uyum Zirvesi dün yapıldı. DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Baha Güngör'ün konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/FpCi

Sinirleri had safhada geren bu kakafoniyi, yani her kafadan bir ses çıkmasının sorumluluğunu şimdiki federal hükümete yüklemek haksızlık olurdu. Bu konudaki hatalar, -neredeyse seri olarak- onlarca yıldan bu yana hem federal düzeyde, hem de eyalet hükümetlerince yapıldı. Aslında Başbakan Angela Merkel ile federal hükümetin Göç ve Uyum’dan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer’in yaptıkları iş gerçekten de takdire değer çünkü -en azından- göçmen temsilcileriyle doğrudan diyaloğa geçmeyi deniyorlar.

Ancak sadece olumlu bir sonuca varmak için içinde bulunulan durumu kavramadan, sadece iyi niyet belirtmek de yeterli olmuyor. Bundan bir yıl önce federal hükümetin ve göçmen kuruluşlarının 400 kadar taahhüt ve yükümlülüklerini içeren “Ulusal Uyum Planı” beklenilen sonucu vermedi ve uzun süre de vermeyeceği belli oldu. İşte bu önemli gerçeğin kavranması gerekiyordu. Uyum, yukarıdan genelgelerle gerçekleşemez. Bu uyum sürecine katılanlar, sürecin muhatapları, tüm dini ve kültürel farklılıklara rağmen, gerginlikten arındırılmış bir birlikte yaşam hedefinde buluşmalılar; bunu gerçekten istemeliler ve içselleştirmeliler.

Alman politikacıların ve göçmen kuruluşlarının talep ettiği, sürekli bir görüş alış-veriş merkezi ve taahhütlerin gerçekten yerine getirilip getirilmediğinin denetlendiği bir Uyum Danışma Kurulu önerisi Başbakan Merkel tarafından reddedildi. Bunun yerine ‘sağlam zemine dayalı bir diyalog” istiyor ancak kimin, kiminle, hangi diyaloğu, hangi sağlam zeminde başlatacağını başbakan da söylemiyor.

Vatandaşlığa geçiş işlemlerinde yaşanan bürokratik engeller korkutucu boyutta. Demokratik sürece katılım olanakları, örneğin yerel seçim hakkı gibi haklar da göçmenlere Almanya’da kendilerini vatanlarında gibi hissetme duygusunu vermiyor ve içinde yaşadıkları topluma karşı besledikleri endişeleri gidermiyor. Bu da sonuçta insanların kendini toplumdan dışlamasını ve dışarıya karşı sınırlar koymasını getiriyor ister istemez.

Almanya’da iş çevrelerinde ve toplum içinde başarılı olan, yani uyum sağlamış olan kişilerin sayısı, uyum sağlayamayacağı düşünülen ve sorunlu grup olarak görülenlerin sayısından çok daha fazla. Bu nedenle Sosyal Demokrat Parti’nin Türk kökenli federal milletvekili Lale Akgün, Almanya’nın yasalarına ve temel yapısına saygı gösteren, vergisini ödeyen tüm göçmenlerin uyum sağlamış kişiler olarak algılanması gerektiğini belirtiyor. Bu insanların evlerinde hangi tür müzik dinledikleri, hangi televizyon kanalını izledikleri ya da hangi gazeteleri okuduklarının denetlenmesi ise gerekmiyor.

Bir Uyum Bakanlığı oluşturulması düşünülebilir ve bu bakanlığın yönetimini, birçok kesimin değerli bir politikacı olarak gördüğü Armin Laschet üstlenebilir. Hristiyan Demokrat Parti’li politikacı, bu görevi zaten şu an Almanya’nın en büyük eyaleti olan Kuzey Ren Vestfalya’da sürdürüyor. Doğrudan yetkileri, bütçesi ve uzman personeli bulunmayan hükümetin Uyum Sorumlusu Maria Böhmer ile bulunan şimdiki çözüm ise somut sonuç getirmediği için zorlama bir çözüm oluyor. Ayrıca, Alman hükümeti şu soruya da yanıtlamak zorunda: Başbakanlık Dairesi’nde yapılan Uyum Zirvesi’nin ya da İçişleri Bakanlığı’nda gerçekleştirilen Alman-İslam Konferansı’nın hep aynı kişiler ve gruplarla düzenlenmesi hedefe yönelik bir strateji mi, yoksa, sadece iş yapıyor gibi gözükmek için mi yapılıyor?