1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye idam defterini tekrar açacak mı?

26 Nisan 2017

Cumhurbaşkanı Erdoğan referandum sonrası ilk iş olarak idam için harekete geçileceğini söyledi. Peki, AB için kırmızı çizgi niteliğindeki idam konusunda verilen bu vaat ne kadar gerçekçi?

https://p.dw.com/p/2bvQF
Türkei Türkisches Parlament
Fotoğraf: picture-alliance/Anadolu Agency/E. Aydin

"İlk iş, idam konusunu Başbakan Yıldırım ve Devlet Bahçeli ile görüşeceğim". Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan referandum gecesi yaptığı konuşmada destekçilerine bu sözü verdi. "Bir halk oylaması da idam için yaparız" diyen Erdoğan'ın sözleri, Türkiye'de 33 yıldır uygulanmayan idamla ilgili tartışmaları bir kez daha gündeme taşıdı.

16 yıl önce kaldırılan idam niye tekrar gündemde?

İdam konusu 2015 yılında Özgecan Aslan cinayeti sonrası gündeme gelmişti. Mersin'de minibüs şoförünün tecavüz girişimine direndiği için yakılarak öldürülen 20 yaşındaki Özgecan'ın katiline tepki gösterenlerin istediği ceza idamdı. Ancak idam konusunu hararetli bir tartışmaya dönüştüren esas gelişme 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Darbe girişiminde bulunan askerlere ve Fethullah Gülen'e verilecek en uygun ceza olarak idam gösterildi. Mitinglerdeki kalabalıklardan "İdam isteriz" sloganları yükseldi.

Hukuk Profesörü İbrahim Kaboğlu, idam cezasının yürürlüğe girmesi durumunda dahi darbeci askerlere ölüm cezası vermenin imkansız olacağına dikkat çekiyor. Kaboğlu, "15 Temmuz darbe girişimcilerine idam cezası uygulanması için büyük bir anayasa operasyonu, ikinci bir anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi gerekir" diyor. Zira Anayasa'nın 15’inci maddesi olağanüstü hal zamanında bile cezaların geriye dönük yürütülmesine izin vermiyor.

Kaboğlu, AKP'nin de desteğiyle 2001 ve 2004'teki değişikliklerle anayasadan tamamen çıkarılan idamı bugün hukuki açıdan gerekçelendirmenin zor olduğunu söylüyor. Bağlayıcı bir diğer unsur da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. İdamı geri getirmek Türkiye'nin tarafı olduğu sözleşmenin ek 6'ncı ve 12'nci protokolünün ihlali anlamına geliyor.

"Batılı ülkeler belirleyici olacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan referanduma giden süreçte sık sık idamı geri getirmek için atılacak adımlara destek vereceğini söyledi.

Gazeteci Levent Gültekin bu konuda Batılı ülkelerin Türkiye politikasının belirleyici olacağı görüşünde. Gültekin, "Batı'nın bundan sonraki tavrı, Erdoğan'ın içerideki tavrını ve tutumunu da netleştirecek. İdamı getirip getirmeyeceğini, buna benzer yasalar çıkarıp çıkarmayacağını dünyada gördüğü itibara göre değerlendirecek" diyor. Ancak gazeteci Gültekin idamın geri geleceğini düşünmüyor. Gültekin, "Erdoğan'ın böyle bir şeye kalkışacağına ihtimal vermeyenlerdenim. Bir duyguya kapılmışlığı var. Ancak Batı ile bütünüyle ilişkisini koparmayacağını, kendisine diktatör, Saddamlaştırma, Kaddafileştirme damgası vuracak bir eyleme yönelmeyeceğini düşünüyorum” diyor.

Kitle psikilojisi idamın geri getirilmesinin önünü açar mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi idam konusu sandığa taşınırsa Türk halkının destek verip vermeyeceği bir diğer merak konusu. Gazeteci Gültekin, halkın idama karşı çıkmayacağı görüşünde. Gültekin, "Kitle psikolojisinin etkin olduğu yerlerde insanlar akıllı hareket etmezler çünkü orada akıl yoktur; psikoloji vardır, şartlanmışlık vardır. Böyle bir psikolojide liderin idam çağrısına toplumun ‘Hayır' diyecek aklı göstermesi imkânsız” değerlendirmesinde bulunuyor.

Anketler de benzer bir tablo çiziyor. Darbe girişimi sonrası ORC şirketinin yaptığı ankete göre halkın yüzde 91'i terör ve vatana ihanet suçlarına idam cezası verilmesini destekliyor. Aynı dönemde bağımsız araştırma platformu StreetBees'in yaptığı anketse AKP seçmeninin yüzde 92'sinin idamı desteklediğini, toplumun genelinde desteğin yüzde 58 civarında olduğunu göstermişti.

AB ile ilişkilere darağacı

Konuyla ilgili Avrupalı ülkelerden gelen açıklamalar net. İdam cezasının geri getirilmesinin AB müzakerelerinde kopma anlamına geleceği Brüksel'den verilen mesajlarda sıkça dile getiriliyor. Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Emre Gönen de böyle bir adımın fiilen donmuş olan müzakere sürecinin resmen askıya alınması veya tümüyle kesilmesi anlamına geleceğinin altını çiziyor.

Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliği tehlikede

Avrupa Konseyi, Türkiye'nin siyasi denetime alınmasını öngören raporu salı günü yapılan oylamada kabul etti. Türkiye böylece 2004 yılında çıkarıldığı siyasi ve hukuki denetim mekanizmasına yeniden dahil edilmiş oldu. İdam cezasını geri getirmenin, kurucu üyesi olduğu Konsey nezdinde Türkiye'nin ciddi bir saygınlık kaybına neden olacağı uyarısı yapılıyor. AB uzmanı Gönen, "Avrupa Konseyi üyeliği hususunda ciddi sorunlarla karşılaşılacaktır. Türkiye, uluslararası düzeyde taraf olduğu anlaşmaları daima ileri götürmüş, götüremediğinde ise attığı imzadan vazgeçmemiş bir ülkedir. Bu konumundan geri düşmesi, dünyada yaşanan geçiş ve belirsizlik döneminde uluslararası piyasalarda ve ilişkilerde ciddi bir bedel olarak geri dönme riski taşımaktadır" değerlendirmesinde bulunuyor.

Türkiye'de idam cezası son alarak 1984 yılında uygulandı. 2004 yılından bu yana da Türk hukukunda yer almıyor. 33 yıldır kimsenin idam edilmediği Türkiye'de idama dönüş için 367 milletvekilinin onayı gerekiyor. Bu onay alınamazsa, 300 milletvekili ile 16 Nisan'da olduğu gibi bir referandum düzenlenebilecek.

İdam cezası şu anda dünyada 58 ülkenin yasalarında yer alıyor. 102 ülke ise ölüm cezasını yasalarından tamamen çıkarmış durumda. Altı ülkede savaş suçları ya da askeri yasaların ihlal edilmesi gibi istisnai durumlar dışında ölüm cezası öngörülmüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Özge Artunç