1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk-Rus ilişkilerinde bahar havası

11 Mayıs 2010

Tarihte birçok kez karşı karşıya gelen, Soğuk Savaş döneminde düşman kamplarda yer alan Türkiye ile Rusya arasında artık 'bahar havası' esiyor. Rus lider Medvedev’in Ankara ziyaretinde önemli anlaşmalar imzalanacak.

https://p.dw.com/p/NLK2
Fotoğraf: AP

Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in Çarşamba günü başlayacak resmi temasları sırasında Türkiye ile Rusya karşılıklı olarak vizeleri kaldırmayı, ayrıca ticaret hacmini 5 yıl içinde 100 milyar dolar düzeyine çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’nin ilk nükleer santralinin Rusya tarafından yapılmasını öngören anlaşma da, Medvedev’in Ankara ziyareti sırasında imzalanacak.

Türkiye ve Rusya, çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık temeli üzerine inşa edilen ilişkilerin, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in Türkiye ziyaretiyle daha da derinleştirilmesini hedefliyor. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ünal Çeviköz ilişkilere bu ziyaret ile kazandırılacak yeni niteliğe açıklık getirirken, Irak ve Suriye’den sonra Rusya ile atılacak kritik bir adıma dikkat çekti. Medvedev’in ziyareti sırasında üst düzey işbirliği konseyi kurulacağını belirten Çeviköz, konseyin Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile Başbakan Erdoğan eşbaşkanlığında faaliyetlerine başlayacağını kaydetti.

“Rusya olmadan kalıcı çözümler bulunamaz”

Çeviköz, Türk- Rus ortaklığının bölge, yakın havza ve uluslararası istikrar için önemli olduğuna vurgu yaparken, Rusya’nın küresel dengelerde kilit bir aktör olduğunu söyledi. Çeviköz, Türkiye’nin bunun bilincinde olarak ortaklığı geliştirmeye çalıştığını belirtti ve ekledi: Rusya’nın herhangi bir şekilde içinde olmadığı bir çözümün dünya dengelerinde ve küresel düzeydeki hiçbir soruna kalıcı bir çözüm getirmeyeceği düşüncesindeyiz.

Enerjide işbirliği gelişiyor
Enerjide işbirliği gelişiyorFotoğraf: AP

Avrupa, enerji ihtiyacının giderilmesinde adeta bağımlı olduğu Rusya’ya alternatif arayışını sürdürürken Ankara ile Moskova arasında enerji alanında işbirliği derinleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl enerji alanında imzalanan ve nükleer, doğalgaz ile petrol alanında işbirliğini öngören üç protokol iki ülke arasında enerji alanında işbirliğinin temelini oluşturuyor.

Rusya’nın petrol vermeyi taahhüt ettiği Samsun-Ceyhan petrol boru hattı konusunda Medvedev'in ziyareti sırasında önemli bir aşama sağlanabileceği belirtilirken Akkuyu'da nükleer santral yapımı için çerçeve anlaşmanın da imzalanması hedefleniyor. Rusya Enerji Bakanı Sergey Shmatko tüm ayrıntılar üzerinde uzlaşma sağlandığını açıkladı.

Bu arada Büyükelçi Ünal Çeviköz, Türkiye’nin doğu ile batı ve kuzey ile güney arasında enerji konusunda bir transit koridor olmak istediğine dikkat çekti ve bu amaç doğrultusunda Rusya ile ortaklığın kilit önem taşıdığını belirtti. Çeviköz, Türkiye'nin AB açısından kaynak çeşitliliğinin yaratılması açısından Nabucco projesine de önem verdiklerini vurguladı.

Güvenlik ve vizelerin kaldırılması

Rus liderin Türkiye ziyaretinin bir diğer gündem maddesi de güvenlik alanında işbirliği. Müsteşar Yardımcısı Çeviköz bu alandaki işbirliğini askeri ve teröre karşı mücadele olarak düşünülmesi gerektiğini kaydederken Türkiye ile Rusya arasında daha önce imzalanmış olan anlaşmaları işbirliğini mümkün kıldığını belirtti.

Medvedev'in ziyareti sırasında ayrıca iki ülke arasında çığır açması beklenen ve Türk ve Rus vatandaşlarının bir aya kadar olan turistik ziyaretlerinin vize zorunluluğu dışında bırakılmasını öngören anlaşmanın imzalanması öngörülüyor. Ünal Çeviköz bu anlaşmanın önemine vurgu yaptı:

Türkiye Ruslar'ın en gözde tatil mekanlarından biri.
Türkiye Ruslar'ın en gözde tatil mekanlarından biri.Fotoğraf: AP Photo

“Türkiye Avrupa’nın önde gelen turist alan ve misafir eden ülkelerinden biri haline geldi. Bu ülkeler arasında Rusya yılda ortalama 3 milyon turist ile ikinci sıradadır. Öte yandan son zamanlarda, işadamları arasında ilişkiler karşılıklı her iki ülkedeki yatırımlar çok ciddi bir şekilde artmıştır. Bütün bunların önünü açan ve karşılıklı gidiş gelişleri daha kolaylaştıran bir vize rejimi artık gerekli hale gelmiştir.”

Son dönemde Türkiye aralarında Suriye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerin de yer aldığı yaklaşık 15 ülkeyle vize muafiyet anlaşması imzalamış olması AB ve ABD’de güvenlik kaygıları gerekçesiyle endişe yaratıyor. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Çeviköz ise şu noktalara dikkat çekti:

“AB’nin vize rejimi ile bizim yakın komşularımız ve yakın havzamızdaki ülkelerle imzaladığımız vize muafiyeti anlaşmaları ilk bakışta birbirine tezat gibi gözüküyor.Türkiye açısından bakıldığındaysa yakın havzalarla bütünleşme politikasıyla tamamen uyumlu bir davranış biçimidir bu.”

Türk-Rus yakınlaşması Batı'da nasıl görülüyor?

Bu arada son yıllarda Türk Dış Politikası’ndaki değişim ve özellikle Ankara-Moskova hattındaki yakınlaşma süreci Türkiye’nin batılı müttefikleri tarafından da merakla gözleniyor. Bazı uzmanlar bu yakınlaşmayı Türkiye’nin batılı müttefiklerine alternatif arayışı olarak değerlendirirken AB’nin Dönem Başkanlığı’nı yürüten İspanya’nın Ankara Büyükelçisi Joan Clos şunları kaydetti:

İspanya'nın Ankara Büyükelçisi Clos
İspanya'nın Ankara Büyükelçisi ClosFotoğraf: DW

“Bu, biz Avrupalıların itiraz edebileceği bir şey değil. Çünkü bizler de Rusya ile yeni bir ortak zemin arayışındayız ve Baltık denizinde boru hatları inşa ediyoruz. Rusya’nın niye güneyde de iyi ilişkileri olmasın. Türkiye ile Rusya yakınlaşması sayesinde Kafkaslarda tansiyonun düşürülmesinin sağlanması halinde o zaman bunda olumsuzluk nerede?”

İspanya Büyükelçisi ayrıca pragmatizm tarafından belirlenen Türk-Rus ilişkilerindeki değişimi şöyle tanımladı:

“Yüzyıllarca kuzeydeki büyük düşman olduktan sonra şimdi tavır değişikliğine gidiyorlar yeni bir yol benimseniyor. Karşılıklı ekonomik ilişkileri keşfediyorlar. Onca yüzyıl savaşmakla geçirdikten sonra şimdilerde ekonomik işbirliğine yöneliyorlar. Türkiye’nin Akdeniz sahilleri adeta Moskova’nın sahillerine dönüştü. Bu Türk-Rus ilişkilerinde çok önemli ve çok büyük bir yön değişikliği.”

Eksen kayması yok

Bu arada Büyükelçi Çeviköz, Türk dış politikasında “eksen kayması” tanımlamalarının son derece haksız bir yorumlama olacağına vurgu yaptı. Müsteşar Yardımcısı Türkiye’nin birinci hedefini AB’ye tam üyelik, ikinci hedefi ise Afro-Avrasya coğrafyasında belirleyici pivot bir ülke haline gelmek olarak tanımlarken ikisinin birbirine alternatif değil birbirini bütünleyici olarak nitelendirdi. Çeviköz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hedef hiçbir zaman AB tam üyelik hedefinden vazgeçmeksizin ancak bu hedefe ulaşmak için çok daha etkin bir aktör haline gelme uğraşısıdır.”

Türkiye’nin Balkanlar, Karadeniz, Kafkasya, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika coğrafyalarında ciddi bir bütünleşme faaliyeti içersinde olduğuna dikkat çeken Büyükelçi, bu hamlelerin küresel dengelerde sözhakkına sahip olunmasında kilit önem taşıdığını vurguladı ve şunları kaydetti:

“Şu sırada odak olan Türkiye’nin komşuları ve yakın kara ve deniz havzalarıyla bir bütünleşme çabasıdır. Bir yerde Türkiye, tüm saydığımız coğrafyalarda AB’den ileri giden ve bir yerde yönlendiren politikalar izlemekte. Bunun da giderek Türkiye’nin AB’deki cazibesini artıracaktır diye düşünüyoruz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal/Ankara

Editör: Baha Güngör