1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Lifestyle

Türkiye'de sosyal medyadan meslek yaratanlar

16 Ocak 2018

Türkiye'de sosyal medya kanalları aracılığıyla kazanç sağlayanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Türkiye’deki sosyal medya fenomenleri, nasıl çalıştıklarını DW Türkçe’ye anlattı.

https://p.dw.com/p/2qqqJ
İdil Yazar ve Merve ÖzkaynakFotoğraf: privat

"Herkese merhaba. Ben İdil. Mutfağıma hoş geldiniz!”

Videolarını bu cümleyle başlatan İdil Yazar, Türkiye çapında tanınan "YouTuber”lardan biri. 33 yaşındaki Yazar, ABD'deki eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönmüş. Üç sene medya sektöründe çalıştıktan sonra 2009 yılında mutfağa girmeye karar vermiş. YouTube kanalını ise 2015 yılında kurmuş:

"YouTube, hiçbir zaman hobi olarak görmediğim, tam zamanlı bir iş. Uzmanlaştığınız alanda daha çok kişiye ulaşmanızı sağlayan değerli bir mecra.”

İdil Yazar'ın YouTube kanalında yaklaşık 708 bin, Instagram'da ise 217 bin takipçisi var. Yazar'a göre, sosyal medya alanındaki projelerde ekip çalışması çok önemli. Her sosyal medya kanalının kendi dokusu olduğunu ve buna göre bir strateji izlenmesi gerektiğini ifade eden Yazar'ın beraber çalıştığı bir ajans var. Böylece markalarla uzun soluklu işbirlikleri yapabildiğini ve daha profesyonel hareket ettiğini belirtiyor. "İzlediğim yol markalaşmak ve İdil Yazar'ı bir marka olarak konumlandırmak üzerine” diyor.

Markaların reklam bütçelerinin hatırı sayılır kısmını artık dijital alana ayırmaya başladığını belirten Yazar, "YouTuber”ların kazançlarının da bu durumla doğru orantılı olduğunu dile getiriyor. "Her kanalın, yapısına, kanal stratejisine ve sunduğu projelere göre kazançları farklılaşıyor” diyor. Yazar, her "influencer" ya da her sosyal medya mecrasının her markaya uygun olmayacağını da sözlerine ekliyor.

"Beş yaşımdan beri bilgisayar oynuyorum”

Burak Şahin, 22 yaşında. Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü'nde okuyor. "Burak Oyunda” adlı YouTube kanalının sahibi olan Şahin'in şu an 2 milyon 750 binden fazla üyesi var. Şahin, bilgisayar oyunlarını eğlenceli bir şekilde anlattığı videoları çekmeye altı sene önce başlamış. O zaman sadece birkaç oyun kanalı olduğunu ifade ediyor. İzleyici kitlesi ağırlıklı olarak ortaokul ve lise öğrencilerinden oluşuyor.

"Sosyal medya takipçileri eğlenceli ve komik içerikler seviyorlar” diyor. Takipçileriyle etkileşim hâlinde olduğunu, onların sorularını canlı yayında yanıtladığını ve kimi zaman onların istedikleri içeriklere dair videolar çektiğini dile getiriyor.

Çocukluğunun, babasının asker olması nedeniyle bir şehirden diğerine taşınarak geçtiğini ve yalnız büyümesinin bilgisayar oyunlarıyla arasını pekiştirdiğini söyleyerek, "Beş yaşımdan beri bilgisayar oyunu oynuyorum” diyor.

Genç yaşta şirket kurdu

Şahin, YouTube kanalından para kazanmaya başlayınca yaklaşık üç sene önce kendi adını taşıyan bir şirket kurmuş.

"İş hayatına” bir süredir profesyonel olarak devam ediyor. "Düzenli olarak vergimi ödüyorum, firma kurmam gerekiyordu” diyor. Firmaların reklam taleplerini değerlendirerek içine sinen teklifler için videolar çekiyor. Ancak başladığında işin bu noktaya gelebileceğini hiç düşünmemiş. Çünkü bir örneği de yokmuş zaten. Google'dan ilk kazandığı para, 24 liraymış:

"Zaten oyun oynuyordum, video da çekeyim, diye başlamıştım. Para kazanmaya başlayınca bir şeyler olacak diye düşündüm.”

Üniversite parasını kendisi ödedi

Beş sene önce ABD'den babasının iş yerine bir mektup gelmiş. "Başvurunuz kabul edildi” yazan mektup, Youtube'un kendisini iş ortağı olarak kabul ettiğinin müjdecisi olmuş. "Şaşırmıştım, başvuru yaparken hiçbir beklentim yoktu” diyor. YouTube kanalı aracılığıyla kazandığı para, öğrencisi olduğu üniversitenin yıllık ücretini ödemesine de vesile olmuş. Bir üniversite öğrencisine fazlasıyla yetecek para kazanabildiğini söylüyor.

Şahin, reklam teklifiyle gelen firmaların kurguya müdahale etmesine izin vermediğini söylüyor. Bunun nedeni, ortaya takipçileriyle kurduğu ilişkiyi bozacak bir işin çıkmasını istememesi. "Samimiyeti kaybeden bir video yaparsam sıkıntı olur” diye konuşuyor.

"Takipçilerle kurulan iletişim önemli”

Merve Özkaynak'ın uzmanlık alanı dijital pazarlama. Uzun yıllar moda sektöründe ve reklamcılık alanında çalışmış bir isim. Ancak hayali, kendi işinin sahibi olmakmış. Bu fikirle kendine dijital pazarlama konusunda bir blog açmış. Güzel gitmesine rağmen tatmin olmamış. Bunun üzerine işini hobisiyle birleştirmeye karar vermiş ve 2014 yılında henüz az sayıda video kanalı sahibinin bulunduğu bir dönemde, bir anda kendisini makyaj videoları yüklemeye başladığı YouTube'da bulmuş. Özkaynak'ın güzellik kanalının takipçi sayısı 1 milyona yaklaşmak üzere. Instagram hesabında ise 583 bin takipçisi var.

Özkaynak, YouTube kanalı açan bazı gençlerin onlara ilham verdiğini söylediklerinde çok mutlu olduğunu söylüyor.

"Bu iş bir tutku, ilham veren biri olmalısınız” diyor. Üniversitede reklam ve halka ilişkiler alanında eğitim alan Özkaynak'a göre, bir sosyal medya fenomeni için güvenilirlik, dürüstlük, samimiyet ve yaratıcılık önemli. Bir de etkileşimin önemine dikkati çekiyor:

"Örneğin, bir video yükledikten sonra takipçilerinizle iletişim kurmuyorsanız sürdürülebilirlik zor.”

"Tüketici itici bulabiliyor”

Hobisinin bir süre sonra işe dönüştüğünü söyleyen Merve Özkaynak da kendi şirketini kurmuş. Memnun kalmadığı hiçbir hizmet ya da ürünü takipçilerine önermediğini söylüyor. Gizli reklamların da işe yaramadığı kanaatinde. Ayrıca bir ürünün aynı anda çok sayıda "influencer" tarafından tanıtılmasının tüketici tarafından itici bulunduğunu savunuyor:

"Bir bakıyorsunuz aynı anda hem Ayşe hem de Fatma aynı ürünü severek kullanmış. 10 kişinin aynı içeceği içtiğini gören tüketici, o ürünü alacağı varsa da almıyor. Bu yanlış bir pazarlama şekli ve başarılı bir strateji değil.”

Ücretler 50 bine varabiliyor

T.I.P Effect Influencer Marketing Ajansı kurucusu Ozan Aydemir, "Influencer Marketing” tanımını şu şekilde yapıyor:

"Belirli bir topluluğu etkileme ve yönlendirme gücüne sahip kişi veya kişilerin, grupların, sahip oldukları sosyal medya ve dijital kanalları aracılığı ile herhangi bir ürün ya da servis hakkındaki deneyimlerini takipçileri ile paylaşmaları yoluyla yapılan tanıtım ve pazarlama aktivitelerinin tümü.”

Artık herkesin sosyal medyanın gücünü kullanarak kanaat önderi olma potansiyeline sahip olduğunu düşünen Aydemir, "Bugün hangi sektörde olursa olsun markalar senelik pazarlama planlarını yaparken ‘influencer marketing' yöntemini plana dahil ediyorlar” diyor.

Aydemir'e göre takipçi sayısından çok, etkileşim önemli. Ücretlerin ise "influencer” olan kişiye göre değiştiğini dile getiriyor. Rakamların, "mikro influencer” diye adlandırdıkları, az takipçili ama etkileşimi yüksek olan hesaplar için bin ila 2 bin 500 lira, "makro influencer” diye tanımladıkları çok takipçili hesaplar için ise 20 bin ile 50 bin lira arasında seyrettiğini söylüyor. "Başta fazla gibi gözükse de aslında geri dönüşleri çoğu zaman markalar için çok tatmin edici oluyor ve verilen paranın karşılığını alıyorlar” diye ekliyor.

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe