1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'de Meclis Anayasa reformunu görüşüyor

20 Nisan 2010

Köklü değişiklikler öngören Anayasa paketi kutuplaşmaya yol açtı. Deutsche Welle’den Değer Akal, iktidar ve muhalefet partilerinin temsilcileriyle konuştu, reform girişiminin hangi noktalarda tıkandığını araştırdı.

https://p.dw.com/p/N1E0
Fotoğraf: AP

Anayasa reformu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gergin tartışmaların gölgesinde görüşülüyor. Türkiye’de demokratik reform ve yargı sisteminde köklü değişiklikler öngören paket, toplumu ve siyasi partileri kutuplaştırdı.

Avrupa Birliği Anayasa reformunun önemine vurgu yapmakla birlikte bu süreçte siyasi ve toplumsal uzlaşının büyük önem taşıdığı yönünde çağrılar yapıyor. Ankara’da ise siyasi partiler, uzlaşı arayışından çok adeta kavgacı bir üslupta ısrar ediyor. Bir referandumun ise bu gerilimi daha da tırmandırmasından endişe ediliyor. Peki neden uzlaşı sağlanamıyor? Deutsche Welle’den Değer Akal mecliste, partilerin temsilcileri ile görüşerek bu soruya yanıt aradı:

TBMM Genel Kurulu gergin. Milletvekillerinin, çay kahve molası için çıktıkları kulisler hararetli tartışmalara ve karşılıklı laf atmalara sahne oluyor.

“Dayatmayla gelen bir paket değil”

Adalet ve Kalkınma Partisi MKYK üyesi ve Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu, Anayasa değişiklik teklifinin aslında 2007 yılında hazırlandığını, muhalefetin savunduğu gibi aniden dayatma yoluyla getirilen bir paket olmadığını ancak Adalet ve Kalkınma Partisi'ne yönelik kapatma davası nedeniyle bir türlü gündeme getirilemediğini savunuyor. Kınıklıoğlu eleştirileri şu sözlerle yanıtlıyor:

“Zaten eğer bu paket geçer ve biz önümüzdeki seçimi yine kazanırsak, yine bizim hedefimiz kapsamlı bir Anayasa değişikliğini seçimlerden hemen sonra yapıp bu şimdi geçireceğimiz paketi transfer edip yeni bir Anayasa çalışması zaten yapılacak.”

Adalet ve Kalkınma Partisi MKYK üyesi ve Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu
Adalet ve Kalkınma Partisi MKYK üyesi ve Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat KınıklıoğluFotoğraf: Hüseyin Hayatsever

Tüm partiler Anayasal reformların gerekliliği konusunda hemfikir olsalar da bir türlü uzlaşma sağlanamıyor. Kınıklıoğlu, daha yapıcı ve uzlaşmaya açık bir siyasi ortam istediklerini vurgulamakla birlikte gerilimden muhalefet partilerini sorumlu tutuyor. Kınıklıoğlu, “Şimdi bir taraf istekli ve niyetli olup diğer taraf kategorik olarak reddederse sizi o zaman sizin uzlaşmak adına yapabileceğiniz çok fazla bir şey yok” diye konuşuyor.

“Uzlaşmazlığın kaynağı Erdoğan”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise uzlaşmazlığın kaynağının Başbakan Recep Tayip Erdoğan olduğunu söylüyor:

“Başbakan kendi iç dünyasında barışık değildir, Sayın Başbakan devletle barışık değildir. Cumhuriyet değerleriyle barışık değildir. Kavgaya dayalı, çatışmaya dayalı bir kültür, bir şahsiyet anlayışı, böyle bir yapısı vardır. Böyle olunca başbakan liderliğindeki iktidar partisinin her kademesinde ne kadar da arzu etseler de uzlaşmayı Başbakan kavga edince altta uzlaşmanın bir anlamı olmuyor.”

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin samimiyetsiz olduğunu söyleyen Şandır, son genel seçimlerden iki ay sonra MHP’nin Anayasa değişiklikleri için bir uzlaşma komisyonu kurulmasını önerdiğini ancak Adalet ve Kalkınma Partisi'nin buna itibar etmediğini hatırlatıyor. Şandır Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “İstismar politikası” güttüğünü iddia ediyor:

Başbakan Erdoğan, muhalefet tarafından uzlaşmazlıkla suçlanıyor
Başbakan Erdoğan, muhalefet tarafından uzlaşmazlıkla suçlanıyorFotoğraf: AP

“Şimdi dönemin sonundayız seçimin önündeyiz. Adalet ve Kalkınma Partisi yine bir uzlaşmazlık tavrı ortaya koyarak bir gerginlik yaratarak çatışma ortamı geliştirerek seçim öncesinde istismar edecek. Yani millete gidip yine bir mağduriyet yine bir masumiyet rolleri oynayarak milletin oylarını yönlendirmeye çalışacak.”


“Bu paket reform değil”

CHP Milletvekili Ahmet Ersin ise Adalet ve Kalkınma Partisi'nin değişiklik paketini reform diye takdim etmenin doğru olmadığını vurguluyor. Ersin Cumhurbaşkanı, Başbakan, bazı bakanlar ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bazı milletvekilleri hakkında yürütülmekte olan soruşturmaları anımsatarak “Adalet ve Kalkınma Partisi yandaş yargı yaratmak istiyor” diyor:

“İktidardan düşmeleri durumunda Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacakları nedeniyle şimdi Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmeye çalışıyorlar. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını değiştirmeye çalışıyorlar. Kendilerine yarayacak bir yargı yaratmaya çalışıyorlar.”

Görünen o ki çetin mücadeleye sahne olacak meclis görüşmelerinden sonra Türkiye’yi belki de çok daha sert bir gerilime taşıyacak bir referandum süreci başlayacak.

Temel hak ve özgürlüklerin referanduma sunulmasının sakıncalı olduğunu savunan Şandır ise şu noktalara dikkat çekiyor: “Referandum yanlış bir yoldur ve maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi bunu toplumu ayrıştırma metodu olarak kullanmaktadır. Çok tehlikeli bir yoldur. Böylelikle Türk toplumu ortak paydada ortak değerler etrafında toplanamaz hale gelecek.”

“Referandum doğru değil”

İnsan hakları ve demokratikleşmeye yönelik değişikliklere oy vereceklerini söyleyen CHP’li Ersin bu değişikliklerin referanduma gitmesinin doğru olmayacağını, mecliste yeterli oyu alamayan değişikliklerin referanduma sunulması gerektiğini ifade ederek ve bu noktada dikkatlerin Cumhurbaşkanı Gül’e çevrileceğini vurguluyor. Ersin, “Bence burada Cumhurbaşkanı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin mi yoksa gerçekten72 milyonun mu cumhurbaşkanı olduğunu gösterecek” diyor.

Aslında Adalet ve Kalkınma Partisi mensubu Kınıklıoğlu da uzlaşma sağlanmaksızın yapılan reformların toplumda gerilime yol açtığı görüşünde: “Bir gerçek var ki Türkiye'de ciddi bir bölünme var. Ben bunun gereksiz yere Türkiye’ye zaman kaybettirdiğini ve Türkiye’nin enerjisini gereksiz olarak iç tartışmaya harcadığını düşünüyorum.”

Görünen o ki tüm partiler aslında yol açılan gerilimden şikayetçi. O zaman niye görüş ayrılıkların giderilmesi için çaba harcanmıyor? Bu soruya Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili şu yanıtı veriyor:

“Türkiye’deki yapısal problem hükümet partisi değil iyi bir muhalefet partisini eksikliği. İyi bir muhalefet daha iyi bir iktidar doğurur. Çünkü rekabetin sonucunda kalite artar. Parlamento içersinde biz öyle bir rekabet hissetmiyoruz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Değer Akal / Deutsche Welle – Ankara

Editör: Ahmet Günaltay