1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Türkiye’de doğru dürüst muhalefet yok”

Hülya Köylü / İstanbul, Deutsche Welle30 Mart 2009

Yerel seçim sonuçları Türkiye’nin iç ve dış siyasetini nasıl etkileyecek? Alman gazeteci Günter Seufert, Türkiye’deki yerel seçim sonuçlarını Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/HMeF
Seufert, CHP'inin etkili bir muhalefet yapamadığı görüşünde.Fotoğraf: AP

- Seçim sonuçlarına bakarsak, AKP kazanmış gibi görünüyor ama oy kaybetti. Oy kaybetmesinin nedeni nedir sizce?

G. Seufert: Bence iki tane neden var. Birincisi işsizlik çok arttı ve genelde öyle bir hava var. Yani; AKP ve Erdoğan çok geç bir tedbir aldı. Öyle bir tahmin, öyle bir düşünce var. İkincisi, bence bu bir yerel seçim ve her ne kadar büyük konular önemli bir rol oynasa da bu parti 7 seneden beri, hatta belediyelerde 10-12 seneden beri iktidarda ve belli bir kireçlenme yani belli bir rüşvet olayları var. Daha fazla kapalı kapılar arkasında çok şeyler yapıldı, çok şeyler döndü. Bu, belli bir direnişle karşılaşıyor artık.

- Peki CHP'nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

G. Seufert: Aslında bir sol demokrat olarak CHP'ye üzülüyorum. Çünkü bence CHP başlı başına bir felaket… Yani; ne bir parti, ne bir sosyal demokrat hareket… Aslında CHP, biliyorsunuz, statükonun gereği devletinin bir uzantısı gibi hareket ediyor. Hiç bir siyasi fikri yok. Sırf korku üzerine siyaset yapıyor. Türkiye bölünüyor, memleket sarsılıyor, Kürtler güçleniyor, AKP İslam devleti getiriyor. Yani, aslında sırf menfi şeyler üzerine konuşuyor ve hiç olumlu değil, geleceğe yönelik hiç bir projesi yok. Bu bakımdan yine AKP'ye karşı, bu büyük memnuniyetsizliğe rağmen bir oy kazanmamaları aslında her şeyi anlatıyor.

- Yerel seçimlerin birden bire genel seçim havasına dönüşmesini hazırlayan nedenler neydi?


G. Seufert: Bence ana neden statükonun siyaseti. Biliyorsunuz, AKP geçen sene seçim kazandı ve ondan sonra bir kapatma davası açıldı. Demek ki sistem, aslında hala en büyük partinin meşrutiyetini tartışıyor, sorguluyor ve çeşitli girişimlerde bulunuyor. Bunu parlamento dışı bir takım manevralarla hükümetten atmak istiyor. Sistemin bu siyaseti her seçim öyle bir referanduma dönüştürüyor ve merkezin bu siyaseti, Türkiye'de aslında bu siyasetin yapılmamasının sebebi.

- Siyasi tabloyu şu anda değerlendirdiğiniz zaman, bir denge var mı?

G. Seufert: Siyasi bir denge hem var hem yok. Merkez yani elitlerin statükonun, derin devletin, sivil toplumun bir dengesi söz konusu. Çünkü CHP kazanmadı. CHP yerde sayılır. MHP kazandı, SP kazandı. Ama bu hareketler her ne kadar AKP'ye rahip ise de yine aynı anda tamamen devletin temsilcisi değil. SP hiç değil, MHP eskisi kadar değil ve bu bakımdan bir denge var. Ama tabi partiler arasında bakıyorsanız bir denge söz konusu yoktur. Çünkü doğru dürüst bir muhalefet yok.

- Türkiye Avrupa Birliği süreci bu aralar yavaşladı. Ama Türkiye'nin Ortadoğu'da önemli bir rolü var. Türkiye'nin dış politikadaki gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz, yani güçlü mü?

G. Seufert: Bugün Türkiye kendi bölgesinde, bir dış politikasında bir güce sahip ise ve bu güç Amerika'ya yaslanmasından kaynaklanmıyor ise, kendi siyasi fikirleri ve kendi istikameti olan bir güç ise, bu tamamen AKP'nin, Erdoğan'ın ve onun ekibinin eseri. Çünkü eskiden biliyorsunuz, bu soğuk savaş yıllarında Türkiye Amerika'nın müttefiki olarak dış siyaset yaptı. AKP, bence çok dengeli bir dış siyaset yürütüyor ve gerçekten şu anda barış için çabalayan bir hükümet ve bir Türkiye var. Aslında bu dış siyasetinden dolayı Türkiye, Avrupa Birliği için önemlidir.

- Avrupa Birliği süreci bundan sonra nasıl ilerler? Bu konuda bir öngörüde bulunabiliyor musunuz?

G. Seufert: Kısa vadeli bilmiyorum, ama uzun vadeli Türkiye’nin hala Avrupa Birliği'ne üye olacağını düşünüyorum. Çünkü bu bölge hem enerji bakımından hem güvenlik bakımından o kadar önemli ve Avrupa için o kadar hayati bir önem taşıyor. Türkiye, şimdi yeni politikası ile bu bölgede o kadar güçlü bir aktör ki, Türkiye'siz bir Avrupa Birliği'ne uyan, Avrupa değerleriyle paralellik içinde bir dış siyaset yapabilmek ancak Türkiye ile mümkün.