"Türkiye kararı beni korkutuyor"

Günter Verheugen için 1 Mayıs 2004 önemli bir dönüm noktası. ”Big Bang” olarak adlandırılan ve evrenin oluşumun temelini atan büyük patlamayla Birliğin genişlemesini aynı kefeye koyan Verheugen, 1 Mayıs’ta geleceğinin Avrupası’nın temelinin atılacağını söylüyor. Avrupa’deki Nasyonal Sosyalizm ve buna bağlı etkilerinin nihayet silindiğini ifade eden Verheugen, "Aynı zamanda Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki ülkelerde de uzun vadeli bir huzur ve barış süreci başlıyor. Bunun da artan refahı beraberinde getireceğini düşünüyorum" dedi.

"Brüksel genişlemeye hazır"

Brüksel’deki tüm kurumların bu genişlemeye hazır olduğunu belirten Günter Verheugen, buna karşın sokaktaki vatandaşın genişlemeye dair bazı önemli endişelerini henüz gideremediklerini kaydediyor. Verheugen, Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelere genişleme sonrası yeni üyelerden kitlesel bir işgücü göçünün yaşanacağı şeklinde yersiz bir endişe olduğunu da belirtierek şöyle diyor:

”Pazarlar zaten on yıldır açık. Bunu, örneğin Almanya’daki herkes bilmiyor ne yazık ki. Yani, 1 Mayıs’tan itibaren bir gecede tüm sınırlar açılmayacak. Sınırlar da zaten on yıldır açık. Piyasadaki rekabet de doğal olarak on yıldır mevcut ve bu rekabetin tüm taraflar açısından da avantajları olacağını düşünüyorum.”

"Türkiye’nin üyeliği çok hassas"

Türkiye’nin üyeliği konusunun çok hassas olduğunu ifade eden Verheugen, bu noktada bazı önemli endişeleri olduğunu saklamıyor. Verheugen, Türkiye’nin üyeliği konusunda şunları söyledi:

”Dürüst olmak gerekirse, bu konu beni biraz korkutuyor. Çünkü Türkiye’nin üyeliği ile ilgili karar, dünya politikası açısından da çok önemli. Türkiye’nin Avrupa ve batı dünyasında gelecekte edineceği yer sözkonusu. Bunun da Batı demokrasileri ve İslam dünyası arasıdaki ilişkilere doğrudan etkileri olacaktır."

"Alternatif politikalar"

Bazı Balkan ülkeleri ve Türkiye’nin de ilerde Birliğe katılması durumunda, genişlemenin büyük ölçüde tamamlayacağını da belirten Verheugen, sözlerini şöyle noktalıyor:

”Baltık ülkeleri hariç, eski Sovyetler Birliği’nin batı sınırı çok çok uzun bir süre için AB’nin doğu sınırı olarak kalacak. Bu sınırın arkasında yeralan diğer ülkeler içinse alternatif politikalar sunmamız gerekiyor. Bu amaçla ‘Avrupa Komşuluk Politikası adını verdiğimiz bir strateji geliştirdik. Bu politika, komşu ülkelerdeki refah ve istikrar seviyesin, bizim şu anda ulaştığımız noktaya çekilmesi esasına dayanıyor.”