1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Online

16 Haziran 2010

Washington merkezli Transatlantik Akademisi'nin Türkiye raporu Berlin'de tartışıldı. Rapora göre, Türkiye'nin dış politikasında yaşanan değişim süreci, ancak ülkede demokratikleşmenin devamı ile ileriye götürülebilir.

https://p.dw.com/p/NsQx
İran nükleer krizine çözüm bulmayı amaçlayan takas anlaşması geçtiğimiz ay Tahran'da böyle imzalanmıştı. Batı'nın izole ettiği İran yönetimiyle Türk hükümetinin görüntüsü ABD ve Avrupa medyasında "eksen kayması" tartışmalarına yol açmıştı.Fotoğraf: ISNA
Logo Transatlantic Academy

Türkiye’nin dış politikasında eksen kayması mı yaşanıyor? Türkiye yönünü Doğu’ya mı çeviriyor?

Transatlantik Akademisi’nin hazırladığı ”Sıfır Soruna Ulaşmak: Türkiye, Komşuları ve Batı” (Getting to Zero: Turkey, its Neighbors and the West) başlıklı raporun tanıtım konuşmasını yapan Dr. Nathalie Tocci, bunların yanlış sorular olduğunu savundu. Alman Dış Politika Derneği'nde düzenlenen toplantıda konuşan Tocci, "Türkiye’de nasıl bir değişim yaşanıyor ve bu değişim Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği açısından ne anlama geliyor?" sorusunun dile getirilmesi gerektiğini söyledi.

Roma merkezli Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden Tocci, Türkiye’nin dış politikasında bir değişim sürecine dikkati çekti ve şöyle konuştu:

"Türkiye’nin dış politikasında önemli bir değişim süreci yaşandığını kabul etmek gerekiyor. Yaşanan gelişmeler de çoğunlukla bu değişimin olumlu ve iyimser olduğunu gösteriyor. Ancak bu süreç Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi sürecinin devam etmesi ile ilerleyebilir."

Bunun Türkiye’ye yönelik en önemli mesajları olduğunu kaydeden Tocci, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nden bağımsız bir siyaset izleyen Türkiye’nin özellikle Ortadoğu’da güçlü bir aktör haline geldiğini belirtti.

"Türkiye Batı'dan uzaklaşmıyor"

Cover Report Getting to Zero der Transatlantic Academy

Raporu kaleme alanlar arasında bulunan Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Kirişçi de bu raporun Türkiye’nin dış politikasının Batı’dan uzaklaştığı anlamına gelmediğini gösterdiğini ifade etti:

"Burada önemli olan hedefin ne olduğu. Hedef Batı ile aynı, özellikle Ortadoğu’da istikrarlı, barışa kavuşabilmiş, ekonomileri gelişen, bir bölgeyi yaratabilmek. Ancak Türkiye bazı konularda, bazı alanlarda Batı’dan, Avrupa Birliği’nden, Amerika Birleşik Devletleri’nden daha değişik yöntemler kullanıyor. Mesela Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesi, İran'la daha yakın ilişkilere girme çabası.”

"Diplomatik ilişkilerin kopması hata olur"


Raporun tanıtımının ardından düzenlenen panelde de ağırlıklı olarak Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği politika ve Türkiye - İsrail ilişkileri ele alındı. İsrail’in eski Ankara Büyükelçisi Alon Liel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e yönelik üslubunun ülkede tepki topladığının altını çizdi. Liel, iki ülke arasındaki gerginliğe rağmen, Erdoğan’ın diplomatik ilişkileri tamamen kopartacağını düşünmediğini de sözlerine ekledi:

”Kanımca Erdoğan böyle hareket ederse büyük bir hata yapmış olur. Türkiye hiçbir zaman ilişkileri kesmedi. Bunun farklı nedenleri var. Türkiye’deki Yahudi toplumu ve Türkler ile Yahudiler arasındaki tarihî ilişkilerin yanı sıra, binlerce Türk-İsrail firması mevcut. Bu firmalar inanılmaz ölçüde zarar görür. Ve bu durum İsrail’i, Türkiye’den daha çok etkiler, çünkü Türkiye’nin ekonomisi daha büyük.”

"Türkiye bölge için önemli"

İngiliz gazeteci ve Ortadoğu uzmanı Patrick Seale ise Türkiye’nin bölgede gücünün artmasının İsrail’in bölgedeki askerî hâkimiyetini sarsacağına işaret etti. Seale, Türkiye’nin Arap ülkeleri ile ilişkileri güçlendirme çabasının Ankara’nın Batı’dan uzaklaştığı anlamına gelmediğini vurguladı:

"Türkiye, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin gözünde değerini artırmaya çalışıyor. Elbette Amerika’nın Irak nedeniyle zayıf düşmesi, Avrupa Birliği’nin bölgede varlığını gösterememesi, Türkiye’ye bu boşluğu doldurma fırsatı tanıdı. Ve Türkiye de bu fırsatı kullandı.”

Seale, Türkiye'deki bölgedeki gücünün artmasının Avrupa Birliği'nin de yararına olacağını kaydetti.

© Deutsche Welle

Jülide Danışman / Berlin

Editör: Hülya Köylü