Türk-Ermeni ilişkilerine sanatçı katkısı
17 Şubat 2009Fazıl Say, siyasi düşüncelerini açıklamaktan çekinmeyen bir sanatçı. Say, geçtiğimiz yıl Süddeutsche Zeitung’a verdiği röportajda hükümetin Türkiye’yi geriye götürdüğünden bahsetmiş ve zaman zaman Türkiye’yi terk etmeyi düşündüğünü söylemişti. Bu açıklamalarından sonra Türkiye’de büyük tartışma yaratan Say, Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri tarafından da eleştirilmişti. Say, bu açıklamalarını sanatçı duyarlılığı ile yaptığını, endişelerinin ise hala sürdüğünü belirtti:
“Bir sanatçının sanatçı duyarlılığı ile duygusal olarak içinden geçenleri söyleme hakkı vardır. Türkiye'de endişe duyan insanların sayısı hiç de az değil. Milyonlarca, 20 - 30 milyon insanın endişe duyduğunu biliyoruz. Ben de onlardan birisiyim. Bir gerileşme söz konusu. Dolayısıyla, ben bu sözleri söylemiştim, hala da var tabii, yalnız belki de endişeye alıştık artık.”
Ankara’ya eleştiri
Türkiye’nin konuk ülke olduğu 2008 Frankfurt Kitap Fuarı açılış gecesinde, önce Fazıl Say’ın Nazım Hikmet Oratoryosu’nun sahneleneceği duyurulmuş, ancak daha sonra bunun yerine Yunus Emre Oratoryosu sahneye konmuştu. Say, yapılanın üzücü olduğunu söyledi:
“Maalesef üzücü oldu. Frankfurt'ta keşke çalınsaydı, ben o zaman da hep bunları söyledim. Nazım Oratoryosu, Nazım Hikmet'i savunan bir oratoryo olduğu için yakışırdı oraya. Olmaması kötü oldu. Bakanın takdiridir ama yani illegaldi de yaptığı şey. Dolayısıyla yazık oldu.”
Say, üzerinde çalıştığı Ahtamar (Akdamar) Balesi projesiyle Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin iyileştirilmesine katkı sağlamayı amaçladığını açıkladı:
“Bu bir bale müziği, bale eseri… Bu da sahne sanatı… Ahtamar biliyorsunuz bir efsanedir, Anadolu efsanesidir, Van Gölü'nde geçen... Aynı zamanda hem Ermenilerin hem de Türklerin anlattığı bir efsanedir, birbirlerine çok benzer tabii ki. Bir aşk hikâyesi, Ermeni kızıyla Türk genci arasındaki… Bunu 200 sanatçılık bir ekiple; bunun 100 sanatçısı Türkiye'den, 100 sanatçısı Ermenistan'dan olmak üzere sahnelemeyi düşünüyoruz. Böyle projelerin Türkiye ile Ermenistan arasındaki dostluğu pekiştireceğini, sanatla dostluğa yaklaşılacağını ve buzların biraz eriyeceğini hepimiz biliyoruz. Nitekim Türkiye ile Yunanistan arasındaki çekişmeli ilişkiler döneminde de sanatçıların faaliyetleri çok önemli rol oynadı. Buzların erimesiyle dostluklar başladıktan sonra sorunlara el atmaca, dost ortamında çok daha iyi ve kolay olacaktır diye düşünüyoruz. Siyasi sorunlara denge vermek açısından sanatçıların üzerine düşen görevler var.”
Almanya bağlantısı
“Alman seyircisi tabii klasik müzikten dünyanın en iyi anlayan seyircilerinden biridir” diyen Say, Mart ayında Bern Senfoni Orkestrasıyla Almanya’da gerçekleştireceği turneyi anlattı:
“Almanya'da hep konserim oluyor. Dortmund benim evim artık. Dortmund'da, Artist in Recidency'da yılda 4 projemi sunuyorum. Münih, keza yılda 2-3 kez çaldığım, orkestrayla solo yaptığım bir yer, Berlin de öyle. Gelecek seneden itibaren Berlin'de her ay konserimiz olacak. Bir de Almanya'nın diğer şehirlerinde de böyle bazen orkestrayla turneler geçilir. İşte bu turne de Mart'ta Aachen, Wiesbaden, Frankfurt, Stuttgart, Münih gibi birçok yer var, birçok şehirde konser var.”
2010’da Avrupa Kültür Başkentliği yapacak olan İstanbul için projelerinden de bahseden Say, “Başvurumuzu yaptık. Benim 4 konserlik bir projem var. İçinde bu yıl yazacağım yeni eserim İstanbul Senfonisi de var, Haremde Bin bir gece de var. Ben onun kabul edileceğini tahmin ediyorum” diye konuştu.