1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türban tartışmaları büyüyor

Ayşe Tekin / DW18 Ekim 2006

Avrupa’da ve İslam ülkelerinde türban tartışmaları sürüyor. Tunus’ta polisin 1981 yılında çıkarılan yasaya dayanarak, başörtülü kadınları durdurup, başlarını açtırması tartışmaları daha da alevlendirdi. DW Türkçe Servisi’nden Ayşe Tekin, DW’nin Ortadoğu uzmanı Peter Philipp’le gelişmeleri değerlendirdi...

https://p.dw.com/p/AZfC
Avrupa vi İslam ülkelerinde türban tartışmaları son günlerde alevlendi
Avrupa vi İslam ülkelerinde türban tartışmaları son günlerde alevlendiFotoğraf: dpa

- Bay Philipp başörtüsü batılı ülkelerde de politika konusu olmaya başladı. Hafta sonunda iki Türk kökenli Alman milletvekili,”Başörtüsü baskının sembolü diyerek, kadınlara başörtülerini çıkarmaları çağrısı yaptı. Bu tür çağrıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Phillip: “Bu tür talepler zaman zaman Almanya, İngiltere ya da Fransa’daki belli gruplardan gelir. Bunlar başörtüsüz daha iyi uyum sağlanacağına inanlar. Ama bu yanlış. Uyumun başörtüsü ile ilgisi yok. Eğer farklı olmanın, Müslüman olmanın sembolü olarak kullanılırsa, bu insanların zaten uyum sağlamak istemedikleri ortada. Bu tür kadınlar da var kuşkusuz, ama bunlar azınlıkta. Örneğin Almanya’da başörtüsü takanların büyük kısmının farklı nedenleri var. Bunlar genellikle ailevi, özel nedenler. Bu bireysel karar mı yoksa ailenin baskısı mı, devletin bunu saptaması ve karışması çok zor.”

- Ama Tunus’ta devlet başörtüsüne karışıyor. Polis sokakta kadınları durdurup, başörtülerini çıkarmalarını istiyor, çocuklarının okula girmesine izin verilmiyor. Bu Müslüman ülkeler için yeni bir uygulama, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Philipp: “Tunus’ta bu konuda 25 yıl önce Burgiba tarafından çıkarılmış bir yasa var. Ama son önlemler aslında modern Tunuslular’la İslamcılar arasındaki çatışmanın göstergesi. Özellikle kamu kurumlarında onyıllardır süren bir rekabet var. İslamcı gruplar güç kazanmaya çalışıyor, devlet de onları engellemeye. Şimdi devlet tüm başörtüsü taşıyanların İslamcılar’ın yandaşı olduğunu iddia ediyor ve tüm başörtüsü taşıyanlara müdahale ediyor.”

- Tunus’ta ne değişti de şimdi böyle bir önleme gerek duyuluyor?

Philipp: “Son yıllarda Tunus’ta da İslamcı gruplar güçleniyor. Daha önce Cezayir’de FIS güçlü iken ve iç savaş yaşanırken, bu dalganın Tunus’a sıçramasından endişe ediliyordu. Sonra hem Cezayir’de hem de Tunus’ta ortalık duruldu. 11 Eylül’den sonra yeniden tüm ülkelerde, İslamcı grupların yükselişi gözleniyor. Tunus bunu önlemek için çaba gösteriyor, ama yanlış yapıyor. Başörtüsü yasağının İslamcı gruplarla mücadele ile ilgisi yok. Ayrıca sakal taşıyanlara karşı da bu tür önlemler almayı düşünüyorlar, ki bu da yanlış. Bence İslamcı eğilimlerin güçlenmesini böyle değil, ancak demlokrasiyi güçlendirerek önleyebilirsiniz, ama Tunus’ta demokrasi yok zaten.”

- Son olarak Mısır’dan peçe ile üniversiteye girmenin yasaklandığı haberi geldi, bu kez güvenlik nedenleri ile. Bu tür önlemlerin haklılığı olabilir, ama sonuçta yasaklar İslamcılar’ın güçlenmesine neden olmuyor mu?

Philipp: “Peçe başörtüsünün bir adım ilerisi. Mısır’da zaman zaman saldırılar yaşandığı ve güvenlik sorunu olduğunu gözönünde bulundurduğumuzda peçenin yasaklanması anlaşılabilir. Üstelik peçe, Mısırlı kadınların fazla kullandığı bir şey değil, başörtüsü takıyorlar ama peçe değil. Bu arada İngiltere’de de benzeri bir olay yaşandı. Derse peçe ile girmek isteyen bir öğretmen yardımcısı görevden alındı. Bence bir Avrupa ülkesinde peçe ile derse girmek istemek biraz abartılı. Öğretmenler başörtüsü ile derse girebilmeliler ama peçe ile çocukların önüne çıkmak istemesi garip.”

- Başörtüsünü kadına yönelik baskının sembolü olarak görenler haklı mı?

Philipp: “Bu bazı durumlarda doğru olabilir, ama Avrupa’da kesinlikle değil. Avrupa’da yaşayan bir Müslüman kadın, toplumsal baskı ile karşı karşıya değil. Belki ailevi nedenler var, ama toplumsal baskı yok ve istemezlerse takmazlar. Belki takmadıkları zaman ailelerini terk etmek zorunda kalabilirler ve bu zor olabilir. Müslüman ülkelerde ise daha çok toplum baskısı var, evde baskıcı bir baba ya da koca olmasa da kadınlar bir gruba ait olmak için başörtüsü takmayı tercih edebiliyorlar. İslami değerlere bir geri dönüş söz konusu. Başörtüsü takan kadınların sayısı artıyor, bu da özellikle Arap ülkelerinde, yoksulların tepkisi. İçinde bulundukları durumdan hoşnut olmadıklarını iktidardan farklı düşünen bir gruba dahil olarak gösteriyorlar. Bunun radikal İslamcılar ya da İslam’ın militanlaşması ile ilgili olduğundan kuşku duyuyorum.”